Komşumuz Bulgaristan’da, 23 adayın yarışacağı Cumhurbaşkanlığı seçimleri, 6 Kasım 2016 Pazar günü yapılacak. Bulgaristan’da 1.5 milyon civarında Türk’ün vatandaş olduğu tahmin ediliyor. Bunların büyük bir bölümü çifte vatandaşlık hakkına sahip olarak Türkiye’de yaşıyor.
Bunlara birde Türk Milletinden olarak gördüğümüz Pomak ve Çingene kardeşlerimizi ekleyince, Bulgaristan ister istemez, dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın, her bir Türk’ün ilgi alanına zorunlu olarak girmesi gereken bir ülke oluyor.
Kendi kendime karar vermiştim, kolay kolay Balkanlar ve Balkan Türkleri ile ilgili bir şey yazmayacaktım. Ancak gelişmeler ve davetli olarak katıldığım iki toplantı, bana bunları bir Türk olarak yazmayı zorunlu kıldı. Birde Bulgaristan çıkardığı seçim yasası ile, Türkiye’deki vatandaşlarının seçime katılmasını zorlaştırarak, sadece 35 sandık açılmasına izin verdi. Bu aynı zamanda demokrasi ve özgürlükler birliği olan AB’nin, üyesi bulunan Bulgaristan’ın yaptığı bir insan hakları ihlali idi ve mutlaka dile getirilmeliydi.
İlki Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH/DPS)nin daveti idi. Burada Bulgaristan’dan gelen iki milletvekili Mustafa Ahmet ve Ceyhan İbrahim ile Antonov Belediye Başkanı Taner Ali’yi dinledik. Bize niye Plamen Oreşarski’yi desteklediklerini anlattılar.
Onlara göre Oreşarski; demokrat kişiliği, Türklere yakınlığı, etnik unsurlara karşı objektifliği ve kamuya çalışan almada yaptıkları sebebiyle desteklenmesi gereken adaymış..
Kararlarına saygı gösteriyorum ama bence HÖH/DPS’nin onursal başkanı Ahmet Doğan bir Türk olarak en azından ilk turda Bulgaristan vatandaşları karşısında bir kantara çıkmalıydı diye düşünüyorum. Bunun için her türlü şart uygundu kanaatindeyim.
İkinci davet ise Özgürlük ve Hoşgörü İçin Demokratlar (DOST) Partisinin idi. Ona da kalkıp icabet ettik. Dost Partisinin Genel Başkan Yardımcıları Kırcaali Milletvekili Şaban Ali Ahmet’i ve Şumnu Milletvekili Aydoğan Ali’yi dinledik…
Ben Bulgaristan’daki Türklerin yoğun olarak siyaset yaptığı partilere ve stk’lara hep aynı mesafede duruyorum. Hepsine saygı duyuyor, Türklüğe hizmet yolunda yaptıkları çalışmaları destekliyor ve kısa adı Dost olan partiye de bu çerçevede bakıyorum.
Onlarda bize, niçin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde iktidardaki Bulgaristan’ın Avrupalı Geleceği İçin Vatandaşlar (GERB) partisinin adayı Tsetska Tsaçeva’yı destekleme kararı aldıklarını açıkladı.
Ancak, Avrupalı Gelişimi İçin Vatandaşlar (GERB) Partisi Genel Başkanı ve aynı zamanda Bulgaristan Başbakanı Borisov, 6 Kasım’da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde partisinin aday gösterdiği Tsetska Tsaçeva için üyelerinin çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Özgürlük ve Hoşgörü İçin Demokratlar (DOST) ve Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) partilerinin desteğine ihtiyacı bulunmadığını ifade etti. Yani DOST Partisi adeta siyasal manada refüze oldu. Buna gerek varmıydı?
Boyko Borisov, Türkleri Bulgaristan yaşatmak istemeyen bir Bulgar siyasetçi. Bunu da her fırsatta ifade ediyor. Yanlış anlamasınlar ama her fırsatta HÖH’ün Türklük için yaptıklarını yeterli görmedikleri için Dost Partisini kurduklarını ifade edenler, nasıl olurda Türk düşmanı bir siyasetçi ve siyasi partinin adayını desteklerler? Sakın bir yerden talimat almış olmasınlar! Bu yanlış bir tercih değil mi?
Bugün Dost Partisinin toplantısında, ona en çok destek veren adam “AKP ile hepimiz Türk olmaktan kurtulduk” diyen Akp İstanbul Milletvekili Rizeli Aziz Babuşçu’ydu. Kendisinin diğer önemli bir görevi de, her halde Balkanlı bir milletvekili bulamamış olacaklar ki; “Türkiye-Bulgaristan Parlamentolar Arası Dostluk Grubu”nun başkanı olmasıydı. Bulgaristan Türklüğü için kurulmuş olduğunu iddia eden Dost Partisi’nin toplantısı Akp’li Eyüp Belediyesince organize ediliyor, gelen AKP’li belediye başkanının dördü Karadenizli, biri Balkanlı ve milletvekilide Aziz Babuşçu… Bu Balkan Türkleri açısından çok ironik bir durumdur…
Dostçu arkadaşlar kızmasınlar ama çoktan “AKDOST” olmuşlar! Unutmasınlar, AKP demek Türkiye demek değildir…
Balkan Türkleri, Türk siyasetinde “etkisiz eleman” oldukları sürece bir zillet haline dönüşen bu üzücü durum devam edecektir.
HÖH/DPS’ye yapılan eleştirilerin tamamına katılırım. Ancak hangi nedenle olursa olsun Bulgaristan Türklerinin veya dünyanın her hangi bir köşesindeki Türklerin siyasi, dini, mezhep, kültürel vs. nedenlerle bölünmesine rıza göstermem.
Görüyorum ki; bazı odaklar Bulgaristan’daki güçlü Türk varlığından rahatsızlar. Onu bölmek, parçalamak ve ellerinden geldiğince un ufak etmek istiyorlar.. Buna hep birlikte izin vermemeliyiz.
Bizim görevimiz zülfiyare dokunsa da, doğruları göstermekten ibarettir. Biz AB’den talimat almayız, Bulgaristan istedi diye ölüme razı olmayız, Ankara yanlış yapıyorsa “evet” demeyiz. Ta ki, doğrunun bu olduğu konusunda ikna edilene dek!
Onun için Bulgaristan Türklerine son sözüm; her bir Türk’ün devlet olduğu inancı ile Bulgaristan’da Türklüğün birlik ve beraberliğini koruyarak 6 Kasım’da sandığa gidin ve demokratik hakkınızı kullanın. Unutmayın gündüz tarladan çalışmayanın akşam sofrada yeri olmaz…