Tam hatırlayamıyorum ama zannederim 1991 yılı idi. Ocaklara – O zamanki adı ile Bizim Ocak- kim tarafından gönderildiği belli olmayan bir mektup gelmişti. Mektubu açtığımızda “ Dikkat! Dikkat! Dikkat! Ajan Metin Tokdemir” başlıklı ipe sapa gelmez suçlamaların bulunduğu ve Cennet mekan Metin ağabeye karşı hazırlanmış bir komplonun olduğu ucubelik dolu hezeyanlarla karşılaşmıştık. Hemen Metin ağabeyi aradığımızda her zaman olduğu gibi kendine yakışan olgunlukta “Dikkate alınacak bir mevzuu olmadığını ve aynı şevk, inanç, ülkü şuuru ile çalışmalarına devam etmemizi” söylemişti. Ancak fitne devam edince yine takınılacak en nadide tavır ile Metin ağabey cevap vermişti.
Bu olayı neden hatırlattım? Geçen gün değerli gönül dostu Ruhi Ersoy ile son dönemlerde bir takım arkadaşlarımızın ölçüsüz ve biraz da sokak ağzını andırır nitelikte yazıları ve yaşananları teati ederken söylediği bir söz üzerine aklıma geldi . Ruhi Ersoy her zamanki akıcı anlatımının ardından “önemli olan ilkeli duruştur.” Dedi.
Hani yıllarca genç arkadaşlarımıza tavsiye ettiğimiz Erol Güngör Hoca’nın Türk Kültürü ve Milliyetçilik kitabındaki “Gençlerimiz vekar kelimesinin manasını bilmezler.” deyip Osmanlının son döneminde batılılaşma sürecindeki kültür emperyalizmini anlatır ya… İşte o kelimenin bizde “şahsiyetçilik” olarak bulduğu ve “ilkeli tutum” olarak günümüze taşıdığımız ahvale şu sıralar çok ihtiyacımız olduğu aşikardır.
Biz milliyetçiliği bir medeniyet davası temsilcilerini de bu medeniyet inşasındaki Gazi Dervişler, Yesevi Alperenleri ve ruh mimarları olarak görüyoruz.
Dündar Taşer’in Büyük Türkiyesi’ndeki ifade ile “her şeyi ile milli olan” ve “İ’lay-i Kelimetullah’ı milli iman haline getiren” bir hareketiz.
Ülkücüler Rahmetli Nurettin Topçu’nun dediği gibi “Yarınki Türkiye’nin” kurucuları, yaşama zevkini bırakıp yaşatma aşkına gönül verecek, sabırlı ve azimli, lakin gösterişsiz ve nümayişsiz çalışan, ruh cephesinin maden işçileri” olan insanlardır.
Her zaman söylediğim gibi Hucurat suresinin 10. Ayetindeki mukaddes ifade gibi ülküdaşlığın karındaşlıktan daha ileri seviyede bir akrabalık olduğu tanımı müthiş bir şuurun ifadesidir.
O zaman ölçülü olmak, ölçülü yazmak, ölçülü konuşmak velhasıl ilkeli yani şahsiyetli duruş sergilemek bizim şiarımız olmalıdır.
Bir de sonra pişman olacağımız ve birbirimizin yüzüne bakamayacağımız söylemlerden uzak durmalıyız. Çünkü 26 saatlik uçak yolculuğunun ardından bir saatliğine ziyaretime gelen yiğit kardeşimin dediği gibi:
Ben yok, biz yok sadece O var!
