Yüreği insan yüreği yapan en büyük duygu; hoşgörü, adalet, tolerans, sabır ve sevgidir.
İktidar sahipleri hükmettikleri imkânları özelde kendi, genelde kendisini güç yapan odaklar lehine kullanırlar.
İktidarı kaybetme korkusu, intikam ve kin duygusu insanı insan olmaktan çıkarır.
Zulmü ve mazlumu doğuran iklim bu iklimdir.
Zulmün tarihi okunmaya değerdir!
Tarih önce zalim sonra mazlum olan onlarca iktidar sahibinin hazin ve dramatik hayat hikâyesi ile doludur.
“Sakın gevşeklik göstererek affetmeye kalkmayınız, genç, ihtiyar onların hepsini öldürünüz.
Onları kesmek ustura ile traş etmek gibidir.
Onların yastık ve sandalyelere yakın bulunmaları, beni ve arkadaşlarımı kızdırdı.
Onları Allah’ın indirdiği aşağılık ve helak mertebelerine indiriniz”
Çevresindekiler zamanın ünlü İslam komutanına hitaben yukarıdaki sözleri söyleyerek kin ve nefreti kışkırtan konuşmalar yapar.
Bu komutan da emir vererek orada bulunan ne kadar kin duyduğu adam varsa hepsini öldürtür.
Daha sonra öldürttüğü insanların üzerine örtü koydurarak cesetlerin üstünde yemek yer.
Bu bugünün güç sahiplerine tarihin sunduğu ibret belgesidir.
Tarih bunun için okunmaya değerdir.
Kinini siyasetin öznesi yapan zalimler!
İktidar öyle bir canavardır ki, zincirini gevşeteni parçalar.
Öyle ki iktidarı ele geçiren için rakip Yassı Ada’da elleri kelepçeli bir mahkûm olsa da tehlikelidir.
Sen onu ortadan kaldırmazsan o seni bir gün ortadan kaldırır; sen onu affedersen o seni affetmez!
Bir otorite korkuyu hissetmiş, kendine güvenini kaybetmiş ise canavarların dahi başvurmayacağı yöntemlere rahatlıkla başvurabilir.
Yaşlı dünyamız kinini siyasetinin odağı yapan onlarca zalimi konuk etmiştir.
“Mervan b. Muhammed öldürüldükten sonra başı kesilerek Saffah’ın önüne konmuştu.
Bunu gören Saffah secdeye vararak, “Beni sana üstün kılan Allah’a şükürler olsun. Ham dolsun ki, Allah sen ve akrabalarındaki intikamımızı bırakmadı.” Daha sonra da şu beyiti okudu:
“Onlar benim kanımı içselerdi, kanmazlardı.
Gerçek şu ki onların kanı da benim kinimi dindirmedi.”
Liderler kendilerini iktidara yükseltenleri çiğneyerek yükselirler
Tarih, iktidarı ele geçirmek, tahta oturmak, koltuğa geçmek için mücadele verenlerin çoğu kez dini ya da ahlaki bir kaygılarının olmadığına yüzlerce defa şahitlik etmiştir.
Gücü ele geçirmek için savunduğu ahlaki ve insani fikirleri amacına ulaştıktan sonra paspas gibi çiğneyen krallar, tiranlar ve liderlerle arşivler ağzına kadar doludur.
Allah rızası için mücadele ettiğini iddia edenlerin esasta imtiyaz için meydan savaşı verdikleri anlaşılmıştır.
Çoğu zaman iktidar mücadelesi gerçekte imtiyaz mücadelesidir.
Liderler kendilerini yükselten merdivenleri hep çiğneyerek yükselirler.
Ancak liderlerinin yükselmesi için merdiven olanlar olduğu gibi o merdivenleri çiğneyen ancak basamakları ezmeden yükselen liderler de yok değildir.
Bu olgu doğal hayatta da böyledir. Örneğin en önde giden karıncalar önlerine bir çukur çıkınca, oraya kendilerini bırakarak çukuru doldururlar.
Bundan amaç kendilerinden sonra gelen karıncalara uygun bir geçiş ortamı sağlamaktır.
Son gelen karıncalar çukurları dolduran ölü karıncalar üzerine basarak geçerler.
İktidarın kanunu!
Siyasi intikam başka hiçbir intikama, yine iktidar kini başka hiçbir kine benzemez.
Çoğu zaman zulüm istendiği için değil iktidarda kalmanın gereği olduğu için yapılır.
O bakımdan birçok zalim öldürttüğü mazlumların manevi huzurlarının önünde saygıyla eğilirken birçokları da öldürdükleri cenazelerin önünde ağlamışlardır.
Suç onlarda değil iktidarın kanunundadır.
Zira bir kın iki kılıcı, bir omuz iki başı taşıyamaz.
Bu durum iktidardakilerin kaybetme korkusuna kapılmalarının kendilerini ne denli zalim ve saldırgan yaptığını gösterir.
Son zamanlarda Türkiye’de yaşananlar da bunun kanıtıdır.