Ertuğrul Özkök, Amerika’da ocak ayında yapılan bir idamı ele almış.
İdam, damara özel bir ilaç kokteyli şırınga edilerek gerçekleştirilirken, kişinin 26 dakika boyunca acı içinde kıvranıp çırpınışı o günlerde dünya gündeminde epeyce yer almıştı.
Uzun süreli acı çekip, çırpınmanın sebebi açıklanmış;
Eyalet idam cezalarında kullandığı zehirli kokteylin içine konulan ağrı kesici maddenin üretiminin durduruluşu üzerine, test edilmemiş yeni bir ağrı kesici kullanmak zorunda kalmış, o ilacında etkisiz kalışı sonucu, idam büyük ızdırap içinde çırpınmalara sahne olmuş.
***
Zehir kokteyli! İçinde ağrı kesicilerle birlikte damardan enjekte ediliyor. Kusursuz bir ölüm; ancak ağrının dindirilip, hissiyatın iptal edilişi ile gerçekleşebiliyor.
Bir millet de bu yolla infaz ediliyor olabilir mi?
*
Türkiye Cumhuriyeti devleti ve milleti ile hedef ülke. Jeopolitik konumu, tarihi derinliği ile hedef ülke. Tarih boyunca karşıdan yapılan tüm saldırıları püskürtmüş, imparatorluk kurmuş, çağ açıp çağ kapatan değerleri ile hedef!..
*
Yedi düvelin tüm kirli emellerine ulaşabilmek için, önce millet olma vasfımız infaz edilmeliydi. Zehirli kokteyller en kapsamlı şekilde hazırlanmalı ve kahpece enjekte edilmeliydi.
Devlet-Millet-Din-Toprak mefkûresi çökertilmeliydi, öncelikle…
Devlet; insanın karşısına acımasız güç ilan edilecek,
Millet; 36 parçaya indirgenecek,
Din; ahlak ile arası açılıp bütünleştirici olmaktan çıkarılacak,
Toprak; önemsiz, değersiz kılınacaktı.
Son yüzyılın her döneminde bu kahpe ve sinsi oyunlar sistemli bir şekilde bu milletin bağrına, damarlarına enjekte edildi.
İçinde bolca ağrı kesici kombinasyonlar taşıması önemliydi, hissiyatımızı kaybetmemiz için!
Özellikle din kullanıldı. Bu milletin bayraktarlığını yaptığı o yüce din, guruplaşmalara, bölünmüşlüklere malzeme kılınmak istendi ısrarla. Israrla, Yüce dinimiz İslamın, çağlara hitap eden, insanı – insanlığı yükselten ruhunun hayata geçirilişi engellendi. Şekil ve satıhta kalan bir anlayışın egemenliği farklı amaçları sonuç alır hale getirebildi. Kimi savrulmaları, kimi ihanetleri dikkatlerden kaçırmak için kullanım alanları türetildi.
Tüketim toplumu oluşturuldu. Bolca borçlandırıldı toplumun her ferdi. Bir kesim dilendiriciliğe özendirildi insafsızca.
Aile yapımız hunharca çökertildi. Gençlik her türlü kayboluşun cenderesine sokuldu.
Gündemin belirlenişinde etkin olan tüm iletişim alanları zapt edildi. Zehir kokteyllerini “değerler” üzerinden pompalayan türedi aydınlar en etkin ağrı kesicilerimiz olarak boy gösterdi.
***
Adaletin ayaklar altına alındığı, terörün meşrulaştığı, şahadet ile ihanetin denk tutulduğu, gelir dengesinde uçurumların oluştuğu, hırsızlık ve yolsuzluğun kanıksandığı, kayırmacılığın kutsandığı, kutuplaşmanın iliklerimize kadar işlediği bir çöküş hali yaşanılır oldu.
Kadın cinayetlerinin sıradanlaştığı, oğlun ana-babasını para için doğradığı, iki günlük yavrusunu bakamayız diye öldürüp yakan “cani ana babanın” ortaya çıktığı, çocuk tacizlerinin ve cinayetlerinin insanın kanını dondurduğu bir çürüme hali….
Terör örgütü elebaşı caniyi takdir eden devlet yöneticileri, kaçırılan çocukların kurtarılmasını, kaçıranların ağababalarından bekleyen yöneticiler, sekiz günde ulaşıma açılamayıp bölücülere teslim edilen ana yollar, ülkenin büyük şehirlerinde bebek katilini kahraman gibi sunan stantların varlığı bu çöküş ve çürümenin öne çıkan hususları.
***
Millet olma vasfımızı süratle kaybediyoruz. Millet olma halimiz, idam sehpasına taşınmış, infaz ediliyoruz.
Bol ağrı kesicili zehirli kokteyller, bir-bir damarımızdan enjekte edilip, “mutlu” bir şekilde korkunç sona yaklaştırılıyoruz.
Çırpınamıyoruz bile!..
