Bir Kez Olsun Bizden, Ülkücülerden Dinleyin!

Yıllardır düşünüyordum, bu diziler bu filmler neden sadece solcuları anlatıyor, diye. Onlara hem kızıyordum hem de onların en iyi takipçilerinden biriydim. Her izlediğim filmden ve dizi bölümlerinden sonra muhakkak çevremde kim varsa tartışıyordum. Bu tartıştığım kişi genellikle babam oluyordu. Çünkü benim bildiğim medya sektöründe yer alan ülkücü diye bilinen artistler, aktörler, oyuncular, yönetmenler o kadar azdı ki bundan dolayı bizi anlatan filmlerin, dizilerin yer almadığını düşünüyordum.

Sinema deyince aklıma bizden, Ülkücü diye bilinen Serdar Gökhan, Tamer Yiğit, Tanju Korel gibi isimler aklıma gelirdi sadece. Şöyle kafamı kurcalardım, başka var mı diye… Vardır elbet, fakat sinema, tiyatro öyle bir yer ki o zamanlarda ülkücülerin bu sahne tozlarından nasiplenmesi gerçekten çok zordu…

Yıllardır Ülkücüler; hep kötü, cahil, kaba, elinde tespih, sırtında takım elbise, ayağında beyaz çoraplı kişiler olarak tanıtıldı. Ya kardeşim, gözünüzü seveyim. Azıcık düşünün. Bu Ülkücüler kim? Neden bu ismi aldılar? Neden “Rehber Kur’an, Hedef Turan” dediler?

Birgün okuduğum üniversiteme iyi takip ettiğim dizilerden “Hatırla Sevgili”nin oyuncuları “Denizleri” ve senaryo danışmanı “Mustafa Yalçıner” gelmişti. Salon şüphesiz ki hıncahınç doluydu. Her eline mikrofonu alan ben şuralıyım, ben Kürdüm diye sözlerine başlıyor ve neden Deniz Gezmiş‘in asılma sahnesinde söylediklerini yansıtmadıklarına kızıyorlardı. Ben de en sonunda dayanamadım ve mikrofonu elime aldım. Sözlerime ben de aynen onların girizgâhı ile: “Ben Karamanlıyım, Karamanoğlu Mehmet Bey’in torunu sayılırım, özbeöz Türk’üm.” dedim. Tabi salon yuhalamalar ve ıslık sesleriyle yıkıldı. Beni alkışlayanlarsa sadece yanımda gelen üç arkadaşımdı. Daha sonra Mustafa Yalçıner, konuşmaları arasında Atatürk’e emparyalist demişti. Bunun üzerine ben de Atatürk’ün hiçbir zaman emperyalist olmadığını, onun büyük bir Türk Milliyetçisi olduğunu dile getirdim. Daha sonra yıllardır içimde biriktirdiğim soruları, kızgınlıkları dile getirmek istedim. Neden bu filmlerin, dizilerin tek taraflı yansıtıldığını sordum. Neden okuyan kesimin sadece solcular olarak yansıtıldığını, Hatırla Sevgili senaryosunda neden sadece okuyan olarak Yaşar karakterinin yer aldığını sordum. Buna Yalçıner‘in cevabı: “Kızım dua et böyle bir karakteri yarattığımıza, o zamanlarda böyle birini bulamazdın bile.” Bunun üzerine ben de: “Yazıklar olsun size! O günleri yaşamış biri olarak bunu söylüyorsunuz ya, utanın kendinizden” dedim. “Ben şu yaşımda size okuduğum kitaplardan binlerce okuyan Ülkücü ve binlerce bu dava uğruna şehit olan Şehit Ülkücüleri sayabilirim, yazıklar olsun,” dedim…

Ve aylardır duyuyordum, Ülkücüler filmi gösterime girecek diye. İlk başta inanmadım, inanamadım. Çünkü ben bu beklentiyi yıllardır hasretle çekiyordum. Ben ne yakışıklı bir manken ünlü oyuncu bekledim, ne de dekolteli bir bayan oyuncu bekledim. Ben sadece bizi anlatan bir eser bekledim. Bu eserin sadece tarafsız bir şekilde bizi anlatmasını istedim.

Bugün benim için tarihi bir gündü.

Tarih: 7 Nisan 2012, Saat: 21.10, Yer: Kahramanmaraş-Arsan Sineması

Sinemaya girene kadar ve elime biletleri alana kadar hala inanamıyordum. Bu gerçekten yapılmış mıydı? Bu film, belgesel gerçekten bizi, Ülkücüleri mi anlatıyordu? İnanamıyordum ya, anlayın işte beni… Saat artık gelmişti. Ve film başlamak üzereydi, ben ve kardeşim yerlerimizi bulduk ve koltuğumuza oturduk. Her sinema başlangıcında olduğu gibi başka bir filmin önce reklamı verildi. Daha sonra Ülkücüler başlıyordu. Ellerim, ayaklarım tir tir titriyordu. Ve başladı. Hem de benim için çok önemli olan isimlerden biriyle: Süleyman Özmen… Ben artık gözyaşlarıma hakim olamıyordum… Bu gerçekti. Bu bizi anlatıyordu. Şehit Özmenem ordaydı. Ülkücüler Filmi artık benim için gerçekti ama ben artık orada değildim. Yıllar gözümün önünden bir film şeridi gibi geçiyordu. Yıllar yıllar sonra mı biz görecektik bunları diye… Ben bunları düşünürken bir baktım ki benim Baloncu Amcam da orada. Baloncu Amcam bizim evin diğer bir babasıydı. Biz küçükken sık sık bize gelir, bizde kalırdı. Bize topitoplar, balonlar getirirdi. Bizim Bıyıklı Ali Babamızdan başka bir de Bıyıklı Baloncu Amcamcamız vardı. Bu kişi bizim oralarda ve Ülkücü camiada Koca Osman olarak bilinen Osman Sevimli‘ydi. Daha kimler yoktu ki: Ahmet Çakar, Oktay Vural, Özcan Yeniçeri, Ozan Arif, Mahir Damatlar, Yılma Durak, Yunus Meral, Yusuf Ziya Arpacık, Atilla Kaya, Kaya Kuzucu, Samet Karakuş, Sami Bal, Şahin Gür, Ercüment Gedikli, Rıdvan Uz, Cafer Yayla, Rüstem Fırat, Muharrem Şemşek, Bozkurt İlham Gencer

Ülkücüler anlatıyordu, Ülkücüler anlatılıyordu, Ülkücüler anlatılmaya başlanmıştı artık. Biz hiçbir zaman susmamıştık fakat bizi susturanlar, bizi duymazdan gelenler, bizi görmek istemeyenler hep vardı. Bu bizim için bir başlangıç oldu ve devamının geleceğinin bir işareti oldu. Ülkücüler bu davanın bir ilki. Onun için kalemime sığınarak herkesten bir istirhamım olacak. Bu istirhamım hem Ülkücülerden, hem solculardan hem de kendisini TÜRK hisseden herkesten olacak.

Bu film bir tarihtir.

Bu film bir gerçektir.

Bu film canlı tanıklarla dolu bir hayattır.

Bu film bir Ülkü uğruna verilmiş canlardır.

Onun için bu filmin sağcısı, solcusu; lazı, kürdü, çerkezi; alevisi, sünnisi demeden herkesin izlemesini istiyorum. Özellikle yıllardır bize sol camiayı anlatan Tomris Giritlioğlu‘nun, Mustafa Yalçıner‘in bu filmi izlemelerini istiyorum. Çünkü ben yıllarca sizleri izledim ve dinledim. Bir kez olsun siz de bizi bizden, Ülkücülerden dinleyin…

Saygılar

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!