Bilimsel Zihniyet Nedir ve Neden Önemlidir?

Bilimsel zihniyet, toplumumuzca pek bilinmeyen, maalesef toplumumuzun çok büyük kesiminin sahip olmadığı, buna karşılık son derece hayati önem taşıyan bir kavramdır. Bilimsel zihniyet kavramını bilmememiz, sahip olmamamızla bilim, teknik ve uygarlıkta geri kalmamız arasında doğru orantılı bir ilişki vardır. Daha ileri giderek şunu da söyleyebiliriz ki; ülke yönetiminde, ekonomide, dış politikada velhasıl bizi ilgilendiren her konuda yaşadığımız sıkıntıların temelinde yatan sebeplerin başında bilimsel zihniyetten yoksun olmamız gelmektedir.
 
Önce bilimsel zihniyetin tanımını vermek, şartlarını belirtmek, arkasından toplum hayatımızda ne denli önemli olduğunu somut örneklerle açıklamak istiyorum. Bunu yaptıktan sonra niçin bilimsel zihniyete sahip olamadığımız konusundaki fikirlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
 
Bilimsel zihniyet için genel bir tanım vermek gerekirse özet olarak şunu söyleyebiliriz: Önyargıları kabul etmeyen, karşılaşılan bir problemi, olayı, durumu çözmek konusunda sorgulama, tanımlama, araştırma, inceleme, deney vb. yöntemleri kullanarak çıkan sonuca göre karar vermeyi esas alan düşünce tarzına bilimsel zihniyet denir.
 
Tanımdan da anlaşılacağı üzere bilimsel zihniyete sahip bir kişi önyargılı değildir. Karşılaştığı yeni bir olay, durum, problemi analiz etmek için sorgulama, tanımlama, araştırma, inceleme, deney vb. yöntemleri kullanarak çıkan sonuca göre karar verir. Tabii ki, vahiy ile öğrendiğimiz bilgiler bunun dışındadır. Vahiy ile öğrendiğimiz hususlara inanırız, ya da inanmayız. Bu bilgileri yukarıda belirttiğimiz yöntemlerle test etme imkanımız yoktur.
 
Bilimsel zihniyete sahip olabilmek için olmazsa olmaz şartları şöyle sıralayabiliriz:
 
1-  Bilimsel zihniyete sahip olabilmek için öncelikle metodolojik düşünme yeteneğini kazanmak gerekir.
 
2-  Bilimsel zihniyete sahip olmak isteyen kişi gerçeğe ulaşmak için tavizsiz olmak zorundadır.
 
3-  Bilimsel zihniyete sahip olabilmek için her türlü önyargıdan uzak, objektif davranma yeteneğini kazanmak gerekir.
 
4-  Bilimsel zihniyete sahip olabilmek için karşılaştığımız yeni durumlardan, olaylardan şüphe etmeyi, doğru bilgiye ulaşmak için meraklı olmayı, doğru bilgiye ulaşabilmek için çalışmayı öğrenmek gerekir.
 
5-  Bilimsel zihniyete sahip olabilmek için karşılaştığımız problemleri çözme konusunda önyargılara, ezber bilgilere değil; sorgulama, tanımlama, araştırma, inceleme, deney vb. yöntemleri kullanarak çıkacak sonuca göre karar vermeyi ilke olarak kabul etmek ve bu ilkeden hiçbir şekilde ayrılmamak gerekir.
 
6-  Bilimsel zihniyete sahip olabilmek için taklitçilikten vazgeçerek özgün düşünme yeteneğini kazanmak gerekir.
 
7-  Bilimsel zihniyetin var olabilmesi için düşünce ve ifade özgürlüğü mutlaka gerekli, hiçbir şekilde  vazgeçilemeyecek bir husustur.
 
8-  Bilimsel zihniyete sahip olabilmek için yeniliklere açık olmak, daima en iyi, en doğru, en güzel bilgiye ulaşmak isteğini ve becerisini kazanmak gerekir.
 
9-  Bilimsel zihniyete sahip olabilmek için yapıcı her türlü eleştiriye açık olmak, yapıcı eleştirilerden azami şekilde yararlanmasını öğrenmek gerekir.
 
10-  Bilimsel zihniyete sahip olabilmek için karşı ve aykırı düşünceye saygılı olmayı, bu düşüncelerden yararlanmayı öğrenmek gerekir.
 
Bilimsel zihniyet son derece önemli, hayati bir konudur. Avrupa, Ortaçağ’da skolastik düşüncenin pençesinde kıvranırken Reform ve Rönesans hareketleriyle başlayıp Aydınlanma ile devam eden sürecin sonunda kazandığı bilimsel zihniyet sayesinde skolastik düşünceden kurtulmayı ve uygarlık alanında ilerleme imkanını elde etmiştir. Avrupa, bilimsel zihniyet ile sadece uygarlık alanında değil: bilim, teknik, ekonomi, askerlik vb. her alanda üstün konuma geçmiş, yüzyıllar boyu dünyayı idare etme becerisini göstermiştir. 
 
Avrupa, bilimsel zihniyet sayesinde bilim, teknik ve uygarlık alanında dev adımlar atarken doğu toplumları, bu çerçevede İslam Dünyası ve tabi ki bunun içinde Osmanlı Devleti, gittikçe artan bir dozda skolastik düşüncenin, bağnazlığın girdabına kapılmışlardır. Sonuç olarak doğu toplumları, bu çerçevede İslam Dünyası ve tabi ki bunun içinde Osmanlı Devleti, Avrupalıların sömürgesi durumuna düşmüşlerdir.
 
Türkiye, Atatürk’ün başlattığı Aydınlanma Hareketi sayesinde bilimsel zihniyete sahip olma konusunda önemli kazanımlar elde etmiş iken, maalesef son yıllarda Siyasal İslamcılık adı altında yürütülen faaliyetler sonucunda bilimsel zihniyetten uzaklaşmış durumdadır. Siyasal İslam adı altında yürütülen faaliyetlerin aslında İslam ile uzaktan yakından  bir ilgisi yoktur. Çünkü, İslam Dini’nin kutsal kitabı Kur’an-ı Kerim’de akıl yürütmek ve düşünmek tavsiye edilmektedir. Siyasal İslam adı altında yürütülen faaliyetler sonucunda insanımız şüphe etmekten, düşünmekten, sorgulamaktan uzaklaşmış; kendisine önerilen hususları peşinen kabul etme durumuna gelmiştir. Üzülerek söylemeliyim ki; toplumumuzun neredeyse yarısı bir siyasi liderin her söylediğini hiç düşünmeden, sorgulamadan, sanki ilahi bir mesajmış gibi kabul etmeye hazır durumdadır. Bu kitle, şimdiye kadar inandıkları siyasi liderin  söylediği her hususu hiç düşünmeden, sorgulamadan, sanki ilahi bir mesajmış gibi kabul etmişlerdir.
 
Günümüzde İslam Dünyası’nın yaşadığı sorunların temelinde bilimsel zihniyetten yoksun olması yatmaktadır. İslam Dünyası, bilimsel zihniyetten yoksun olduğu için bilimde, teknikte, uygarlıkta ilerleyememekte, sonuç olarak gelişmiş ülkelerin sömürgesi ve şamaroğlanı olmaktan kurtulamamaktadır.
 
Türkiye, yukarıda açıkladığımız üzere Siyasal İslam adı altında yürütülen faaliyetler sonucunda gittikçe bilimsel zihniyetten uzaklaşmıştır. Bu süreç ne acıdır ki, halen hızla devam etmektedir. Türkiye’nin bilimsel zihniyetten uzaklaşması sebebi ile İslam adı altında aslında İslam ile hiçbir ilgisi olmayan IŞİD, EL KAİDE vb. terör örgütleri taban kazanmışlardır. Bu terör örgütlerine ülkemiz gençlerinden birçok kişi katılmıştır. Bu katılım halen son hızla devam etmektedir. Bilimsel zihniyetten uzaklaşması sebebi ile Türkiye, en az 30 yıldır içinde olduğu Gelişmekte Olan Ülkeler Grubu’ndan çıkamamıştır. Bu gidişle de çıkması  mümkün değildir. Türkiye, uzun yıllardır boğuşmak durumunda kaldığı terör, geri kalmışlık, hayat pahalılığı, enflasyon, milli gelirinin artmaması, cari açık, bilimsel-teknik ve ekonomik yönden dışa bağımlılık vb. sorunlardan kurtulmak istiyorsa mutlaka ve mutlaka bilimsel zihniyete sahip olmak durumundadır. Ülkemizin bilimsel zihniyete sahip olmaktan başka bir çıkış yolu yoktur.
 
Ülke ve toplum olarak bilimsel zihniyete sahip olamayışımızın sebeplerini açıklayarak yazımı sonlandırmak istiyorum. Kanaatimce, bilimsel zihniyete sahip olamayışımızın sebepleri şunlardır:
 
1-  Ezberci, hazır bilgiye önem veren, araştırmayı, sorgulamayı, deney vb. bilimsel yöntemleri dışlayan eğitim sistemi,
 
2-  Siyasi elitlerin düşünen, sorgulayan, araştıran seçmen yerine düşünmeyen, sorgulamayan, biat etmeye yatkın seçmen tipini tercih etmeleri,
 
3-  Özgür ve özerk üniversite olmaması,
 
4-  Siyasal İslam adı altında faaliyet gösteren cemaat ve tarikatların mensuplarına özgür düşünme, sorgulama, araştırma, inceleme yerine biat etmeyi şart koşmaları; düşünen, araştıran, sorgulayan, araştıran kişilerin küfüre bulaşma, dinden çıkma vb. suçlanması, 
 
5-  Yönetme gücünü elinde bulunduranların  düşünen, araştıran, sorgulayan, araştıran vatandaşları dışlamaları, cezalandırmaları, buna karşılık düşünmeden biat eden kişileri Devlet imkanlarını kullanarak ödüllendirmeleri,
 
6-  Aydınların büyük çoğunluğunun  menfaat sağlamak amacı ile haksızlıklara, yanlışlıklara sessiz kalarak topluma rehberlik etmek görevinden kaçınmaları,

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!