Olay, geçen yıl 16 Ekim’de, Gebze ilçesi Köşklüçeşme Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, çarşı ve mahalle bekçisi K.M. ile Y.B., şüpheli 2 kişiyi yakaladı. Bekçiler, şüphelilere müdahale ederken yanlarına, bölgede iş yeri olan T.O. yaklaştı. T.O., bekçilerin müdahale ettiği kişinin, dükkanının üst katında başka bir yerde çalışan tanıdığı olduğunu görüp olayı sordu. Bekçilerle T.O. arasında tartışma çıktı. Bekçi K.M., T.O.’ya biber gazı sıktı. Bu sırada otomobilde oturan T.O.’nun avukatı A.K. de araçtan inip, müvekkilinin yanına gitti. Avukat, bekçilere kimliğini gösterip hukuka aykırı hareket ettiklerini söyledi. Bekçiler, telsizden takviye ekip talep etti, olay yerine polis memurları M.A. ve A.G. de geldi. Tartışmayı cep telefonuyla görüntüleyen T.O., ters kelepçe takılıp gözaltına alındı. Olaya itiraz eden avukat A.K.’ye de ters kelepçe takılıp polis merkezine götürüldü. Avukat A.K. ve T.O. ifadelerinin ardından serbest bırakıldı.
OLAYDAN 2 SAAT SONRA NÖBETÇİ CUMHURİYET SAVCISI ARANDI
Avukat A.K. ve T.O.’nun polis memurları ve bekçilerden şikayetçi olmasıyla soruşturma başlatıldı. Cumhuriyet
İddianamede, şüphelilerin fikir ve eylem birliği içerisinde hakaret ettiklerini belirterek, kişilerin ortada soruşturma başlatılması için cumhuriyet savcısının bir kararı olmadan ters kelepçe yapılarak ekip otosuna konulduğu, akabinde hastaneye sevk edildikleri, raporları alındıktan sonra polis merkezine intikal ettirildikleri, bu şekilde birden fazla kişi tarafından birlikte, kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle müştekilerin hürriyetinden yoksun bırakıldığı belirtildi. Y.B.’nin herhangi bir arama kararı olmamasına rağmen T.O.’nun üzerini haksız aradığı, M.A.’nın da A.K.’ye alenen hakarette bulunduğu, şüphelilerin ‘Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’, ‘Haksız arama’ ve ‘Alenen hakaret’ suçlarının bu şekilde olduğu iddianamede yer aldı. Y.B., K.M. hakkında hakaret, haksız arama ve tehdit suçlarından kovuşturmaya yer olmadığı kararı veren cumhuriyet savcısı, A.G., K.M., M.A., Y.B. hakkında ‘Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’ suçunun kapsamında, kamu görevinin sağladığı nüfusu kötüye kullanılmak suretiyle işlediğini belirterek 2’şer kez 14 yıla kadar hapis cezası, M.A. hakkında ayrıca ‘Hakaret’ suçu kapsamında 2 yıl 4 aya kadar hapis cezası veya adli para cezası talep etti.
Olaya ilişkin açılan davanın ilk duruşması Gebze 1’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya, tutuksuz yargılanan sanıklar, taraf avukatları, Türkiye Barolar Birliği ve Kocaeli Barosu üyesi avukatlar katıldı. Bekçi K.M., “Olay günü yakalama yaptık. Bu sırada kalabalık oldu, uyarılarımıza rağmen uzaklaşmadılar. Sonra tartışma oldu, tartışma olunca biz de müdahalede bulunduk. Müştekilerden biri uyarıları dikkate almayınca kendisine biber gazı da sıkıldı” dedi.
Polis memuru A.G. mahkemedeki savunmasında, “Takviye istenildiği zaman olay yerine gittik. Daha sonra araçtan indikten sonra T.O. isimli şahsın bekçilerle münakaşa halinde olduğunu, bağırıp çağırdığını gördük. T.O.’ya sakin olmasını söyledik, ancak bağırmaları devam etti. Uyarılarımıza rağmen sakinleşmedi, sonra kelepçeledik. Ben T.O.’nun başında bekledim. Diğer A.K. adlı şahsın avukat olduğunu duymadım. A.K.’yi kimin kelepçelediğini görmedim. Daha sonra şahısları hastaneye ve karakola götürdük” dedi.
Olay gününü anlatan bekçi Y.B. ise “Ben, müştekinin ‘Ben avukatım’ dediğini duymadım. Ben çimenliğin arasındaki şahısla uğraşıyordum. Daha sonra polis M.A., telefon ve kimlik kartının düşmüş olduğunu, aramamız gerektiğini söyledi. Ben kimlik kartını bulunca şahsın avukat olduğunu öğrendim. Müşteki avukat bize avukat olduğunu söylemedi, ben duymadım. Ben şahsın avukat olduğunu daha sonra öğrendim, bu nedenle savcılıktaki ifademde avukat olarak söyledim. Ben 2 müştekinin de üzerini aramadım. Kelepçeyi ben taktım, kelepçelememi söyleyen kişi polis memuru M.A.’dır. Kelepçeyi takarken A. K.’yi de yere yatırdık. Yere yatırırken de ‘Siz kimsiniz’ diyerek bağırıp çağırıyordu” ifadelerini kullandı.
Polis memuru M.A., “Olay günü telsizle takviye ekip istenilmesi üzerine arkadaşım A.G. ile birlikte olay yerine intikal ettik. Olay yerine geçtik. Daha sonra avukat olduğunu öğrendiğimiz A.K. telefonla görüşüyordu. Ben ortamdaki kişilere durumu sordum, cevap veren olmadı. Ben bekçi arkadaşa durumun ne olduğunu sorduğumda T.O.’yu işaret ederek ‘Bize mukavemette bulundu, darbetti’ diye söyledi. T.O. adlı şahıs kendisine yöneldiğimde beni omzumdan tutup itmeye çalıştı, ben kendisini ikaz ettim. İkazımı dikkate almayınca kendisini “Yere yatırıp kelepçeleyelim” dedim, amacım da saldırısını sonlandırmaktı. Bunu gören A.K. celallendi, üzerime yürüdü, tekrardan fiziki temasla beni iteklemeye çalışarak T.O.’ya ulaşmaya çalıştı. Beni elimden tutunca arkadaşlar da kendisini yere yatırarak kelepçelediler. Ben müşteki A.K.’nin avukat olduğunu net olarak karakolda öğrendim. Ben kendisinin avukat olduğunu söylediğini olay yerinde duymadım. Müşteki avukat olduğunu araçla hastaneye giderken söyledi. Bize herhangi bir şekilde kimlik ibraz edemedi. Biz olay yerinden savcılığa ulaşılması için bilgi verdik. Biz, müştekileri karakola rapor için hastaneye götürdüğümüz aşamada savcılıktan izin almadık. Savcılığa ulaşılması için talepte bulunmuştuk” dedi.
Olay gününü anlatan avukat A.K. ise şunları söyledi: