Değerlerimizi kaybetmeye devam ediyoruz!
Bizi ayakta tutan, insanlığımızı yüzümüze haykıran, gönlümüzün derinliklerinde nice cevherler arayan, değerlerimize değer katan…
Duygusunu aklın aydınlığında birleştirip onlarla arkadaşlık eden, canı cananına dost insanlarımızı kaybetmeye devam ediyoruz…
Duygularıyla coşan coşturan, esen yelin eşliğinde soluk alıp veren, kabına sığmayan, inceliğin en güzelini sergileyen, arı duru bir su gibi gönlü tertemiz insanlarımızı kaybetmeye devam ediyoruz.
Nitelikli bir cumhuriyet aydını olan Bekir Coşkun Hakk’ın rahmetine kavuştu…
***
Onun için “Usta bir gazeteciydi,” demek yetmez. Başkaydı o!.. Bambaşka…
Bu ülkenin yetiştirdiği yüreği inanç dolu, yiğit bir gazeteciydi.
Şakıyan bir bülbül sanırdınız. Mozart’ın parmaklarının can verdiği nağmeler gibiydi dizeleri! Aşık Veysel’in inleyen sazının tellerinden haykıran deyişleri gibiydi her cümlesi!..
Söyledikleri bestelenmemişti ama onu okudukça gizli bir güç; aklınızdan, kulaklarınızdan ruhunuza yayılan bir sevdayı seslendirirdi adeta!..
***
Yenilmez inancıyla kabına sığmaz bir memleket özleminin ardına düşmüştü.
“Er-geç biz kazanacağız…” derken hep umut doluydu yüreği. O yüreğinden umutsuzlara umut pompalayıp dururdu ha bire!
Yüklenirdi haksızlıktan, nefretten ve karanlıktan yana olanlara. Yüklenirdi ha bire!
Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür neslin örneklerindendi.
***
Yobazların, karanlık düşkünlerinin ve hainlerin ardına düştüğü zaman dörtnala koştururdu adeta…
Sözcüklerle dostluk kurardı, kimsenin kuramadığı biçimde!.. Kimsesizlerin kimsesi olurdu sessiz sessiz. Onların dertleriyle dertlenir. Onlarla birlikte gülerdi.
Evet! Dudaklarından hiç eksik olmayan bir gülümsemesi vardı.
Ve insandı!..
***
Yalnız olmadığının bilincinde…
Toplumun dertlerini yansıtan bir ayna yahut sevgili bir eş, biricik bir baba.
Doğa ona hediye edilmişti sanırsınız. Değerini bilir, incitmekten çekinir. İnsanlar, hayvanlar, deniz ve dağlar dostu olurdu onun.
Yaptıklarını hiçbir zaman yeterli görmeyen büyük yazar: “…benim üzüldüğüm şey şu oldu çok bir işe yaramadık.” derken içten gelen bir yakınmayı seslendiriyordu. Tanıdığım yakın çevrem ve kendi adıma derim ki:
“Hayır! Bekir Coşkun sen çok şeyler yaptın! Sana kucak dolusu teşekkürler…”
Erdemlilerin kıt olduğu ülkemizde yaptıkların yanında yapacakların vardı, onun beklentisi içindeydik ama kısmet…
***
Bekir Coşkun’un bir de Pako’su vardı. “Coşkun onsuz yapamazdı,” diyorlar. Gözümüzde tüm hayvanların simgesi olmuştu.
***
Bir çift sözümüz de Andree’ye…
Bekir Coşkun’un dilinden düşüremediği, gözünü ve gönlünü kaplayan ışığı, belleğine açıklık getiren güzelliğin pırıl pırıl yansıması…
Sana teşekkür borçluyuz. Bekir Coşkun’la bir olduğun, bütünleştiğin, gönülden sevda neymiş bize öğrettiğin için…
Bekir Coşkun elbet yine Bekir Coşkun olacaktı, ancak senin ona verdiğin değer, kazandırdığın dostluk ve sanırım benzeri az görülen sevgin onun bizim tanıdığımız Bekir Coşkun olmasında önemli katkı sağladı.
Teşekkürler Andree… Başın sağ olsun…
Güle güle git Bekir Coşkun! Allah’ın rahmeti seninle olsun…