Başbuğ’umun Türkmen Ağası

 

Doç. Dr. Ruhi Ersoy Hocamın Türk Halk Bilimi dersinde Erol Güngör Hocamızın “Türk Kültürü ve Milliyetçilik” kitabı üzerine konuşurken bir betimlemenin üzerinde özellikle durmuştuk. Bir dostu, bir fikir adamını, bir kardeşi anlatmanın, gözü kapalı kelimelerle resim çizdirmenin en şayan örneğiydi bu cümleler. Erol Güngör bir lideri, gençliğin liderini anlatıyordu:

Orta boylu, kıvırcık kır saçlı, yüzü daima mütebessim, alnında kış ve yaz ter damlaları eksik olmayan, parlak ve canlı gözlerinde zekâ kıvılcımları tutuşan bir adam. Konuşurken gözleri yukarıya doğru çevriliyor, sanki orada kendisine fikirleri ve sözleri en güzel terkipler halinde veren gizli eller var. Bir âlimin dikkati ve titizliği ile bir sanatkârın zarafetini, bir velinin ıstırabını kendine saklayıp sevgi ve şefkati başkalarına sunan diğerkâmlığını, bir Türk köylüsünün karşısındakini küçülten tevazu ve mahcubiyetini, bir Osmanlı paşasının vakar ve azametini şahsında toplayabilmek için mutlaka yukarılarda bir kaynaktan ilham alıyor olmalı, çünkü bu vasıfları bir araya getirmek her fâniye nasip olacak gibi değil. Nadir olarak öfkelendiği zaman gözlerini yere eğiyor; belli ki sevginin yukarıdan, öfkenin aşağıdan geldiğini pekiyi anlıyor…”

Ders bittikten sonra Antep Lisesi’nin önünde bulmuştum kendimi. Etrafıma bakındım. Yıllar, yıllar öncesine gittim.

Velisi olmayan bir çocuk göze çarpar. Heyecan içindedir. Antep Lisesine kayıt olmak için bir o tarafa bir bu tarafa gider gelir. Sokakta gözüne kestirdiği bir Antepliye: “Ortaokula yazılacağım. Velim olur musun?” diye sorar. Bu hareket karşısında şaşıran adam: “Evet, olurum.” der.

Ardından Kuleli Askeri Lisesi, sonra Kara Harp Okulu.

3 Mayıs 1944 Olaylarına karıştığı gerekçesiyle hakkında soruşturma açılmasına rağmen Kurmay Binbaşılığa kadar yükselir.

27 Mayıs İhtilali dönüm noktasıdır. Alparslan Türkeş’le beraberdir, 14’lerin içinde yer alır. Fas’a diplomat olarak gönderilir. 1963 yılında Türkiye’ye döner, siyasete atılır.

1965 yılında Alparslan Türkeş, Muzaffer Özdağ, Ahmet Er, Numan Esin, Rıfat Baykal gibi darbede yer alan arkadaşlarıyla, CKMP’nde siyasi hayata girer. CKMP’nin 30-31 Temmuz 1965 tarihlerinde yapılan kurultayında, partinin GİK üyeliğine seçilir. 1967 Kurultayı’ndan sonra Genel Başkan Yardımcılığı görevine getirilir. Partide Başbuğ Türkeş’ten sonra gelen ikinci isimdir.

Başbuğ’um ona: “Türkmen Ağam” derdi.

Kimden bahsettiğimi anlamışsınızdır: DÜNDAR TAŞER.

Bugün 13 Haziran.

1972 yılında uçmağa varan Dündar Taşer, Ülkücü gençliğin ve Ülkücülüğün fikir babalarından birisidir.

Bugün onu duyabilmek, anımsayabilmek ve anlatabilmek için onun arzuladığı gençlikteki şu özellikleri asla unutmamak lazım:

  • İslam, ahlak ve fazileti,
  • Türklük ve tarih şuuru,
  • İla’y-ı Kelimetullah için Nizam-ı Âlem Davası.

Ülkücü bir nefer olarak bunları her daim kendime ülkü edindim Hocam.  Davamı siyasete girmek için asla kullanmadım. Sizin de dediğiniz gibi: “Siyaset hizmet aracıdır, gaye değildir!”  düsturuyla hareket ettim.

Ne mutlu Ülkücü Gençliğe ki sizler gibi bize yol gösteren Taşerler var.

Ne mutlu bizlere ki hedeflerimiz, ülkülerimiz var.

Ne mutlu bizlere ki Dokuz Tuğlu Sancağın sahipleri var.

Mekânın cennet olsun Türkmen Ağam…

Saygılar…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!