MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Gülen Cemaatine, bir anne-baba sevgisi ve şefkati ile hata yapan çocuğuna “seni seviyorum ama yaptığın güzel değil/yaptığın hareketi sevmiyorum” tarzında yaptığı uyarısını anlamak için evvela 14 yıl önce bugün aramızdan ayrılan Türk’ün 20. yüzyıldaki son kutup yıldızı rahmetli Başbuğ’u anlamak gerekir. Alparslan Türkeş, Türk Devlet yapılanmasının başında olmadan Türk Milleti’nin doğal liderliğini yapan bir yolbaşçı olmuştur. Türk Milliyetçiliğinin siyasal teşkilatını kurduğunda aslında sosyal hayatın ve öğelerinin ‘sivil payitahtını’ da kurmuş oluyordu. Bu sivil payitaht, birçok bölümü yöneten dekanlıkların sosyal alanda işlevini yerine getirmek veya farklı mühendislik disiplinlerini yöneten şantiye şefliğinin sosyal hayattaki izdüşümüdür. Bu durum, Türk Milliyetçiliği fikrinin doğası ve bu doğaya uygun cemiyet tarzı yapılanmanın doğal sonucu olduğu kadar Türkeş’in kişisel vasıflarının katkısı ile şekillenmiştir. O nedenle, Alparslan Türkeş Yahudilerin Osmanlı tarafından himaye edilmesinin 500.Yılında Türk Milleti’ne teşekkür plaketini aldı. O nedenle, Alparslan Türkeş Ermenistan’la görüşmeleri Türk Milleti adına yaptı. O nedenle, Alparslan Türkeş Fatih Üniversitesinin açılışında Fethullah Gülen’i canı gönülden kucaklamıştır. Alparslan Türkeş, Beylikler dönemindeki Osman Beyin, kurduğu Ülkücü Hareket Osmanlı Beyliğinin tarihi sorumluluğunun 20.yüzyıldaki sosyal karşılığı olmuştur. Bu nedenle de Türk Milleti ona Başbuğ demiştir.
Ruhu şad, mekânı cennet olsun…
Toplumda cemaat yapılanması
Türkiye’de bazı alanlarda yoğunlaşmış, hatta o alanlarda uzmanlaşmış birçok cemaat yapılanması vardır. Bunlara bireysel yaşamdaki mesleklerin sosyal alandaki karşılıkları olarak ta bakılabilir. Nasıl ki toplum hayatının devamı için farklı mesleklerde faaliyet gösteren insanlara ihtiyaç varsa, aynı şekilde toplum hayatında bu tür alanlarda hizmet eden insan gruplarına ihtiyaç olacağı açıktır. Bu öngörü ile devlet yasalarda dernek, vakıf gibi birlikteliklere meşru alan açmıştır. Ancak her bireyin kendi mesleğini doğru ifa etmesinin yanında iyi bir vatandaş olma görevi de vardır. Aynı zamanda doktorun matematik dersi vermesi, öğretmenin statik proje yapması, mühendisin katarakt ameliyatı yapması ne kadar sakıncalı ise, bu sosyal organizasyonlarında alanları dışına çıkması benzer sakıncaları doğurur. Bununla birlikte parası olan her doktor veya öğretmenin kulağına müteahhitlik yaparsan ne çok kazanırsın telkinleri fısıldayan taşeron ustalar mutlaka olacaktır, onlara aldanan doktor ve eğitimciler de olacağı gibi…
“O yolu sizler açtınız…”
Özellikle eğitim alnında faaliyetleri ile tanınan Gülen Cemaati’nin kurduğu Fatih Üniversitesi’nin açılışında Başbuğ, bu hususu vurgulamış ve Fethullah Gülen’e eğitim alanında yaptığı hizmetleri takdirle izlediğini ifade etmişti. Fethullah Gülen ise Başbuğ Alparslan Türkeş’e “Sizlerden öğrendik, o yolu sizler açtınız…”* diyordu ve haklıydı. Başbuğ, Türk Milletinin bekası için farklı sosyal grupların ortaya çıkardığı artı değerleri ortak paydaya toplayabilen bir liderdi. Türk Milliyetçiliği, bu mirası iyi anlamış Osmanlı Beyliğinin hareket tarzını günümüze taşımıştır. Ülkücü Hareket, Türk Milletinin faydasına birçok yol açmış ve o yolların güvenliğini de sağlamıştır. Ancak bu yollarda yürüyen kimileri bazen bunu unutmuş, bazen farklı etkilerle düşük bariyerlere düşmüştür. Bu durumun Gülen Grubundaki çok dikkat çekici bir örneği Zaman Gazetesinin attığı bir başlıkta; “Önce komünisttim, sonra ülkücü oldum; sükûneti inançta buldum”** diyordu Orhan Kılıç. Ülkücü Hareket’in açtığı yolda yürürken ülkücülüğü inançsızlık iması yapan bir ifadeyi başlık yapabiliyordu. Benzeri yüzlerce örnek bulmak mümkün ancak amacımız suçlamalar sıralamak yerine dostane bir uyarının doğru anlaşılmasını istemektir. Ülkücü Hareket’in açtığı yolda yürüdüğünü ifade eden Hocaefendiyi sevenlerden Ülkücü Hareket’e en azından saygı göstermelerini beklemek en doğal hakkımızdır.
Uzanan dost elini kırmayın
Başbuğ’un siyasi mirası MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Türk Milliyetçiliği’nin tarihi sorumluluğu ve fikri çizgisi doğrultusunda oldukça yerinde ve Ülkücüye yaraşır bir nezaketle yazılmış metni çarpıtma girişimleri aslında Gülen Cemaatine yapılmış bir haksızlıktır. Gerçeği gizleme girişimleri cemaati yönlendirmeyi hedefleyen güçlerin bir operasyonu olsa gerek. Bir dost uyarısına bu kadar feveran etmek, uzanan o dost elini kırmaya çalışmak elin sahibini üzse de, asıl acıyı dostunu inciten çeker. Öğretmenin kulağına müteahhitlik çok karlı diyen, müteahhidini terk etmiş taşeronların telkinlerine kulak asmayınız. Ülkücü Hareket size şerit takip asistanlığı yapıyor, uyarıları paniğe kapılmadan sükûnetle düşününüz. Hatadan münezzeh son insan Hz. Allah’ın Habibi Muhammed (s.a.v) olduğuna göre hepimiz hata yapabiliriz. Erdem, hatadan dönmektir.
İnşallah olmaz ama olurda yoldan çıkıp kaza yaparsanız emin olun ki bugün kırmaya çalıştığınız o dost eli yinede yanı başınızda bulacaksınız. Onun için açtığı yolda yürüdüğünüz Alparslan Türkeş’in evlatlarını üzmeyin çünkü bu kendinizi ve lideriniz inkâr olur. Türk Milletine hizmet yolunda güvenle yürümek dileğiyle…
* http://www.samanyoluhaber.com/h_440454_fethullah-gulen-hocaefendi-ile-alparslan-turkes-boyle-kucaklasmislardi.html
** Zaman Cumartesi, 23 Haziran 2010 sayfa 8