“Suriye Kartepe’de IŞİD tarafından katledilen 2’si çocuk 10 Türkmen can anısına..”
Türk Milleti birçok nedenden dolayı kendi varlığından ve yaşadığı coğrafyadan habersizdir.
Halbuki yeryüzünde çok geniş bir toprak parçasına dağılmış, 300 milyonun üzerinde Türk yaşamaktadır.
Bu Türklerin yerel olduğu kadar her birini ilgilendiren ve birbirine benzer veya ortak sorunları vardır.
Türkler hem ırk olarak hem de millet olarak önemli hususiyetlere sahip insanlardır. Farklı araştırmacılar; Türklerin bilinen tarihlerini 10.000 yıl öncesine kadar götürdüklerini iddia etmektedirler.
Türkçe için de, yeryüzünün en kadim dilidir diye rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bu derece farklı ve müspet özelliklere sahip bir millet olan Türkler; tarih boyunca dünya hakimiyeti kurmak ve insanlık alemini köleleştirmek isteyenlerin hedefi olmuştur.
O nedenle yaşadıkları coğrafyanın çok geniş olmasına ve teknolojinin yetersizliği nedeni ile aralarında pek iletişim bulunmamasına rağmen, karşı karşıya kaldıkları sorunlar ve tehlikeler, büyük benzerlikler içermiştir ve halende içermektedir.
Son yıllarda Türk Dünyasında ortak tarih, alfabe ve lehçe gibi konularda müşterek bir istem gelişmektedir.
Eğer Türk Dünyası bu manada; yani tarih, alfabe ve lehçe konularında bir ortaklık tesis edilebilirse, Türklerin başlarına geleni çabuk anlama ve kavrama da bir mesafe kaydedecekleri tartışmasızdır.
Bugüne bakınca, Türk Dünyasının her bir köşesinde zulüm, gözyaşı, göç, tecavüz ve ölüm vardır. Ve bir diğer coğrafya da yaşayan Türklerin bundan pek bir haberi olduğu söylenemez. Hatta Türklerin meseleyi anlamadaki zaafiyetinden dolayı, soydaşların arasında gereken yardımlaşmada yapılamamaktadır.
Bunun bir önemli nedeni de, birbirlerinin hayati meselelerinden habersiz oluşlarıdır.
Günümüzde ve hem de yanıbaşımızda, bizim Türkmen dediğimiz Irak Türkleri ve Suriye Türkleri çok büyük bir insani dramla karşı karşıyadır.
Türkmen kardeşlerimiz evlerinden barklarından atılmakta, yaşadıkları şehirlerden sürülmekte, mal varlıklarına el konulmakta, canlarına ve namuslarına kast edilmektedir.
Türkçe konuşmaları yasaklanmakta, eğitimleri engellenmekte, geçimlerini temin etmeleri önlenmektedir.
Adeta ya öl ya Türkmen olmaktan vazgeç denmektedir!
Bunlar bize hiç yabancı gelmemelidir. Türkler, Türkmenlerin bugün Irak ve Suriye’de yaşadıklarını daha önce Balkanlarda yaşamıştır. Türkler bu filmi yaklaşık 250 yıldır Balkanlarda görmektedir. Tarih boyunca Balkanlarda Türklere yönelmiş olan uygulamalar, şimdi Irak ve Suriye’de Türkmen kardeşlerimize yöneldi. O kadar! Yani yeni bir şeyle karşı karşıya değiliz.
Doğu Türkistan, Dağlık Karabağ, Ahıska, Kıbrıs, Ege’deki adalar, Almanya ve daha bir çok yerde Türk’e karşı yürütülen çalışmalar, hep büyük benzerlikler içindedir. Önemli olan biz Türklerin bunu görüp tespit etmesidir.
Anlattıklarımız nedeni ile Türk Dünyasının dört bir köşesinde yaşayan Türkleri, birbirinin başına gelenlerden haberdar etmek ve birbirlerinin yardımına koşmalarını sağlamak zorundayız.
Yunanistan, Bulgaristan, Makedonya, Romanya, Kosova, Bosna Hersek, Karadağ, Arnavutluk gibi Balkan ülkelerinde 13 – 14 milyon civarında Türk ve Akraba Topluluğu yaşamaktadır. Aralarında Türklerin iktidar ortağı olduğu ülkeler vardır. Bir çok Türk partileri, siyasetçileri, milletvekilleri, stk’lar kültür ve sanat adamları Balkanlarda faaliyet göstermektedir.
Bu insanlar, Irak ve Suriye’de Türkmenlerin başına gelenlerden haberdar olmalı, onların yerine ses çıkartarak kendi ülkelerini ve dünyayı ayaklandırmalı ve kardeşlerine yardım için Balkanlardan koşup gelmelidir.
Bana düşen, Balkanlar ile Türkmenelini birbirine yakın edecek ve bu birleşmeyi sağlayacak köprüyü kurmaktır. Yani Üsküp, Gümülcine, Kırcaali, Şumnu, Prizren, Saraybosna; Musul ve Kerkük başta olmak üzere diğer Türkmen illeri ile birbirine yakınlaşmalı ve adeta iç içe geçmelidir.
Böylece birleşmiş ve çelik gibi bir hale gelmiş olan Türklere, dünya üzerinde zulüm etmek kimsenin kolay kolay kalkışabileceği bir şey olmaktan çıkacaktır.
Gelin Irak ve Suriye Türkmenleri ile Türk Dünyası arasında bir köprü olalım ve taşıyacağımız su ile onları yakan bu ateşi söndürelim ve de bir daha Türklere yönelik bir ateş yaktırmayalım.