Balık Baştan Kokar!

Tayip Erdoğan, yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu yapanların zihniyetini şu kavramlarla tasvir ediyor: Çeteler, haşhaşiler, komplocular, alim müsveddeleri, sahte veliler, içi boş, kalbi boş, zihni boş alim müsveddeleri.
 
Erdoğan’a göre bunlar ‘ilmi güç için, şantaj için’ kullananlardır. İşte bu zevat AKP’ye komplo yapmış!
 
Tayip Erdoğan’ın bir zamanlar yol arkadaşlığı yaptığı gurubu nitelendirirken kullandığı sıfatlar öfkesinin şiddetini göstermesi bakımından calibi dikkattir.
 
Tayip Erdoğan ve arkadaşlarına göre “ayakkabı kutuları içindeki dört buçuk milyon dolar”, “750 bin dolarlık kol saati”, hediye “umre seyahatleri”, yatak odalarında sıra sıra dizilmiş kasalar içindeki bir milyon iki yüz bin doların adı dahi edilemez. AKP’li yöneticilere göre kutular, dolarlar, seyahatler bir tür ganimettir (humus) ve AKP’li yetkililerin analarının ak sütü kadar da helaldir!
 
Erdoğan’a göre önemli olan AKP iktidarına rağmen yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu yapılmış olmasıdır. Bu operasyonu devletin derinliklerinde paralel haşhaşi örgütü yapmıştır.
 
Tayip Erdoğan da buna karşı gerekli tedbirleri alıyor. Buna kimsenin itirazı yoktur ve olamaz. İşin bir de öbür yanı vardır. Ayakkabı kutularının içine dört buçuk milyon dolar gibi. Bu dolarları kim, nereden temin ederek, oraya nasıl yerleştirmiş? Yatak odalarına altı kasayı kim, nasıl taşımış? Yatak odasında bir milyon iki yüz bin doların ne işi varmış? Başbakan Erdoğan bunlardan hiç söz etmiyor.
 
Halbuki sıradan yurttaş Tayip Erdoğan’ın Haşhaşiler için aldığı tedbirleri haramiler için niçin almadığını merak ediyor?
 
Diğer yandan halk arasında “kapını kilitli tut, komşunu hırsız tutma!” diye bir söz olduğunu AKP cenahı bütün bu işler olup biterken niçin hiç akıllarına getirmemiş!
 
İşin ilginç yanı da bu operasyonu yapan ‘haşhaşiler’ daha önce AKP’nin ‘her istediklerini verdik’ dedikleri kişilerdir.  
 
Tayip Erdoğan’a göre AKP’ye karşı yolsuzluk operasyonunu yapanlara ‘acımak, iktidarlarını acınacak’ hale düşürecektir. Onun için AKP iktidarı, paralel yapıya karşı bütün alanlarda harekete geçti.
 
AKP hükümeti işe adli kolluk yönetmeliğini değiştirmekle başladı. Ardından HSYK ile ilgili düzenlemeler devreye sokuldu. Bu arada yolsuzluk operasyonunu yapanlara, karşı operasyonlar gerçekleştirildi. Böylece emniyet, mahkeme ve yargı AKP’nin hiçbir tasarrufunu AKP’den izin almadan sorgulayamayacak hale getirildi.
 
Kayahan’ın “bir öfkeye mahkûm ettik her şeyi” şarkısında olduğu gibi Tayip Erdoğan da yolsuzluk operasyonu yapanlara karşı duyduğu öfkeye hukuk devletini, demokrasiyi ve ifade özgürlüğünü kurban edecek hale geldi.
 
Hadi diyelim ki, Tayip Erdoğan, ‘paralel devletle mücadele ediyorum’ sözleriyle birilerini ikna etmiş olsun. Bu bağlamda komplo ve çeteyle ilgili yasal düzenlemeleri de destekleyenler çıksın. Ancak Tayip Erdoğan’ın Fas’tan bir televizyon kanalının yetkililerine MHP liderinin sözlerini “geçmeyin o alt yazıyı” müdahalesini kim, nasıl açıklayabilir? Başbakan sıfatını da taşıyan Tayip Erdoğan sanki başbakan değil de bir televizyonun sansüründen sorumlu yetkilisi gibi nasıl davranabiliyor?
 
İş bununla da bitmiyor. Tayip Erdoğan, anket şirketlerinin yaptığı araştırmalara müdahale ederek manipülasyon yapıyor. Televizyon yetkilisine Tayip Erdoğan “Al MHP’den iki puan, koy BDP’ye” diyor.  Medyadaki anketlere bile müdahale eden bu totaliter tavrı kim, nasıl açıklayabilir ki?
 
Hele hele iş adamlarına “sen, sen, sen 100 milyon dolar, sen, sen 80 milyon dolar vereceksiniz, o medya grubu temiz insanların elinde kalacak” diyerek iş adamlarına çökmesini kim, hangi gerekçeyle savunulabilecek?
 
Başbakan’ın yasaları ve anayasayı çiğneyerek her şeye müdahale ederse elinde yetki olan diğer AKP’liler nelere müdahale etmezler ki?
 
Atalar boşuna “balık baştan kokar” dememişler!

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!