Bahçeli ve Gülen!..

Bugün  gazete manşetlerine düşen bir haber “Gülen, Bahçeli’ye cevap verdi” başlığını taşıyor. Fethullah Gülen kendi internet sitesi üzerinden “"İnsafsızca iftira ve saldırı" dedi.

Gülen, "insafsızca karalamalar, isnad, iftira ve saldırılar karşısında biz ancak meşru müdafaaya başvurabilir; tashih, tavzih ve tekziblerde bulunabilir; şayet kötülükte ısrar edenler olursa, haklarında tazminat davaları açarız. Bunlar meşru haklarımızdır; fakat, asla onların yaptıkları gibi saldırganlığa girmeyiz. Yumruk sallamalarına karşı yumruk sallamayız. Onlar ‘bir tokat da oradakine (okyanus ötesindekine) vuralım!’ deseler de biz onlara tokatla mukabelede bulunmayız" diyerek MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin İstanbul konuşmasını işaret ediyor ve sözde cevap veriyor.

Devlet Bahçeli o konuşmasına partisine yönelik ahlak dışı saldırılara temas ediyor ve isim de belirterek şunları söylüyordu:
“Buradan Başbakan Erdoğan’a sormak ve vereceği cevapları hemen beklediğimizi ifade etmek istiyorum:

İbrahim Faruk Bayındır kimdir?

Bu şahıs Küçükçekmece Belediyesi’nde AKP meclis üyeliği yapmış mıdır?

Arkasından istifa ederek, İstanbul üçüncü bölgeden milletvekilliği adaylığına müracaat etmiş midir?

Bu kişinin partimizi zan ve töhmet altına alan yayınlara ev sahipliği yapan kirli internet siteleriyle ne tür bir bağlantısı vardır?

Ülkücügazete isimli fitne yuvasının değişik ülkeler üzerinden yaptığı alçak yayınları bu şahıs ve yüzleri karanlıkta kalan ortakları mı gerçekleştirmektedir?

Sayın Başbakan bunları açıkla.

Şerefiniz ve siyasi namusunuz hala biraz varsa, bunlara karşılık ver.

Odalara kamera koydurup özel hayatı gözetleyen aşağılık röntgencileri sen de deşifre et ve bize yönelik oyunlar tezgahlayanları ortaya çıkar.

Aksi takdirde gök kubbeyi başına yıkmaya kararlıyız.

Pisliklerinizi, tuzaklarınızı, kumpaslarınızı yok etmek için sabırsızız.

Elbette her dava arkadaşımın da davranış ve yaşayışında son derece dikkatli ve özenli olması gerekmektedir.

Özel hayatın sınırları içinde yer alsa da, değerlerimizle, ilkelerimizle, inançlarımızla, ülkülülerimizle bağdaşmayan tavır ve hareketleri tasvip etmemiz imkansızdır.

Ahlaki zaafı bulunanlar, nefislerine teslim olanlar akıllarını başlarına almalıdırlar ve aramızda yer bulamayacaklarını kesinlikle bilmelidirler.

Ülkücülüğün değerleriyle ve kabulleriyle bağdaşmayan kim varsa yanımızda asla duramayacaktır.

Ahlaktan, erdemden, edepten, terbiyeden, doğru ve iyi insan olmaktan zerre kadar taviz vermeden yolumuza devam edeceğiz.

Aksi davranışları gösterenleri aramızdan mutlaka ayıklayacağız.

Bütün gözler üzerimizdedir.

Bütün dikkatler bize yöneliktir.

Şaibelere katlanmamız mümkün değildir.

Görmezden gelmemiz, hoş görmemiz ahlakçılık ilkemizle asla uyuşmayacaktır.

Çünkü Türk milliyetçileri hedeftir.

İtinalı, hamiyetli, ahlaklı, cesaretli, vatansever, inançlı, düzgün vasıflı ve hidayet sahibi camia olarak şirretin karşında dimdik duruyoruz.

Başta iktidar olmak üzere; malum odaklar, bölünmeye ve kardeş kavgasına karşı engel olarak gördükleri Milliyetçi Hareket’i çözmek ve içten çökertmek için ellerinden geleni yapacaklardır.

Okyanus ötesi fetva makamlarının ve içerideki uzantılarının da tahrik ve provakasyonlarının menzilinde emin olunki siz varsınız.

Evet, onlara göre tehdit olan milliyetçiliktir.”

Görüldüğü gibi Bahçeli; partisine yönelik ahlak dışı, insafsız saldırılara karşı hem partilileri uyarmış, hem de bu kirli tezgahı sergileyenleri ifşa etmiştir.

40 seneden fazla tanıdığımız Bahçeli; elinde kesin bilgi veya belge olmadan kimseyi ilzam edecek açıklama yapmaz. Bahçeli; Dokuz Işık Doktrini’ni sindirmiş ve onun emrettiği gibi bir hayat tarzını benimsemiş bir Türk Milliyetçisi olarak, “Ahlakçılık” ilkesine de bütün varlığıyla sadıktır. Bu sebeple durup dururken ne kimsenin kişilik haklarına saldırır, ne de kimseyi zan altına sokacak açıklamalar yapar. Söylediyse elinde belge ve kesin bilgi vardır.

İ. Faruk Bayındır, ismi açıkça zikredildiği için cevap verme veya savunma durumundadır. Ancak Fethullah Gülen’in böyle bir açıklamaya neden ihtiyaç duyduğu anlaşılır gibi değil.

Bahçeli sadece “Okyanus ötesi fetva makamları” tabirini kullanmış, açıkça kimseyi hedef almamıştır. Fethullah Hoca ayrıca “Fetva Makamı” da değildir.

Böyle bir açıklama ancak Türkçedeki bir deyimle izah edilebilir:
“Yarası olan gocunur”

Hoca açıklamasını "Yumruk sallayanlar, beyin insanı değil, ruh insanı değil, kalp insanı değiller; onlar insanî değerlerini baskı altına alıp mahkum etmişler. Böyleleri kendi karakterlerinin gereği olarak kine, nefrete, saldırganlığa ve yumruğa başvurabilirler. Fakat siz de kendi karakterinizin gereğini ortaya koymalı, olsa olsa onlara acımalısınız ama asla aynıyla mukabelede bulunmamalısınız." sözleriyle bitiriyor.

Bu da onun nasıl bir suçluluk kompleksi içinde olduğunun açık kanıtıdır. Bir din adamı(!)na yakışmayacak tarzda hakaret ve kışkırtma ihtiva eden bu sözleri, Hoca’nın Türkiye’de siyasete müdahale ederek, bir kaos ve kargaşa ortamı yaratmaya gayret ettiğini gösterir.
Eğer Türk Milliyetçileri “kine, nefrete, saldırganlığa ve yumruğa” başvurmaya tenezzül etselerdi, muhakkak ki, Hoca Efendi bu sözleri söyleyecek ortam ve zaman bulamazdı.

Vesselam.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!