Türk Halkı’nın büyük çoğunluğu “Azerbaycan” denilince 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılması sonucu bağımsızlığını kazanan Azerbaycan Cumhuriyeti’ni anlar. Oysa, Azerbaycan,1991 yılında bağımsız olan Azerbaycan Cumhuriyeti’nden ibaret değildir. Azerbaycan Cumhuriyeti, Büyük Azerbaycan’ın kuzey kısmını oluşturur. Azerbaycan Cumhuriyeti’ne “Kuzey Azerbaycan” denilmesi de mümkündür. Güney Azerbaycan, İran toprakları içinde yer almaktadır. İran’ın kuzeybatı kısmını Güney Azerbaycan oluşturmaktadır. Güney Azerbaycan, Azerbaycan Cumhuriyeti sınırlarından başlayarak güneyde Tahran yakınlarına kadar uzanmaktadır.
1828 yılında Rusya ile İran arasında yapılan Türkmençay Antlaşması ile Azerbaycan,Rusya ve İran arasında paylaşılarak Kuzey ve Güney olmak üzere ikiye bölündü. Kuzey Azerbaycan’da Rus yönetimi 1918 yılına kadar devam etmiştir. 1918 de Gence merkez olmak üzere Azerbaycan Cumhuriyeti kurulmuş fakat 1920 yılında Sovyet ordusunun işgali ile sona ermiştir. 1991 yılına kadar işgal altında kalan Azerbaycan Cumhuriyeti, 30 Ağustos 1991 de bağımsızlığını ilan etmiştir. Güney Azerbaycan ise 1828 yılından beri İran yönetimi altındadır.
Azerbaycan Cumhuriyeti’nin yani Kuzey Azerbaycan’ın yüzölçümü 86.600 km2, nüfusu 9 milyon civarındadır. Güney Azerbaycan, hem yüzölçümü hem de nüfus bakımından daha büyüktür. Güney Azerbaycan’ın yüzölçümü 200.000 km2’dir. Nüfusu ise bağımsız kaynaklara göre 20-25 milyon civarındadır.
İran yönetimi 1934 yılından beri Güney Azerbaycan’da baskı ve asimilasyon politikası uygulamaktadır. Okullarda Azerbaycan Türkçesi ile eğitime izin verilmediği gibi, Azerbaycan Türkçesi ile yayın yapan ne bir gazete ,dergi ne de radyo ve televizyon kanalı mevcut değildir. İran yönetiminin bu baskı ve asimilasyon politikaları ters teperek milliyetçi fikirlerin uyanmasına vesile olmuştur. Mahmut Ali ÇÖHREGANLI’nın liderliğinde “Güney Azerbaycan Milli Uyanış Harekatı” adlı milliyetçilik akımı Güney Azerbaycan’da halen faaliyetini sürdürmektedir.
Hem Azerbaycan Cumhuriyeti’nde hem de Güney Azerbaycan’da iki Azerbaycan’ın birleşmesi yönünde güçlü eğilimler mevcuttur. Ancak, günümüz itibarıyla bu eğilimler güçlü talepler biçiminde uluslar arası siyaset alanına taşınmış değildir. Bunda Azerbaycan Cumhuriyeti’nin topraklarının bir kısmının halen Ermeni işgali altında bulunması, konjoktürün uygun olmaması, Türkiye Cumhuriyeti’nin bu konuda öncülük etmemesi vs. birçok sebebin etkisi vardır.
Rahmetli Elçibey, yeni Cumhurbaşkanı seçildiğinde iki Azerbaycan’ın birleşmesi fikrini gündeme getirmiş, arkasından Rusya ve İran’ın birlikte planlayıp kışkırttıkları büyük bir isyan dalgasıyla karşı karşıya kalmıştı. Bu isyan tam da Ermeni işgali devam ederken çıkmıştı. Rahmetli o zamanlar çok güvendiği DYP-SHP Koalisyon Hükümeti’nden beklediği yardımı alamayınca görevi Haydar ALİYEV’e bırakarak doğduğu köye çekilmek zorunda kalmıştı.
Günümüz itibarıyla dünya ve bölge şartları iki Azerbaycan’ın birleşmelerine müsait değildir. Ancak, bu durum sonsuza kadar böyle devam edemez. İleride şartlar uygun olduğunda iki Azerbaycan mutlaka birleşmelidir. Hem Kuzey, hem de Güney Azerbaycan Türkleri’nin yapması gereken böyle bir birleşme için gerekli fikri ve örgütsel hazırlığı şimdiden yapmalarıdır.
İki Azerbaycan’ın birleşmesi sadece Azerbaycan Türkleri için değil, aynı zamanda Türkiye ve Türk Dünyası açısından da büyük önem taşımaktadır. Bunu maddeler halinde şöyle ifade edebiliriz:
1-İki Azerbaycan birleştiğinde “Bağımsız Büyük Azerbaycan” diye güçlü bir Türk Devleti ortaya çıkacaktır. Bu sayede hem yıllardır Fars zulmü altında yaşayan milyonlarca Türk hürriyetine kavuşacak, hem de Karabağ’da yıllardır süren kanlı Ermeni işgal ve zulmü de sona erecektir. Bağımsız Büyük Azerbaycan’ın karşısında arkasında kimin desteği olursa olsun küçük bir Ermenistan’ın esamesi bile söz konusu olamayacaktır.
2- İki Azerbaycan birleştiğinde Türkiye ile Türk Dünyası arasında kopuk olan kara bağlantısı kendiliğinden kurulmuş olacaktır. Bu bağlantı çok önemlidir. Karasal bağlantı Türkiye ile Türk dünyası arasındaki ekonomik ilişkilerin gelişmesine önemli katkı yapacaktır. Bu bağlantı sayesinde ileride Türk Birliği’nin kurulması çok daha kolay olacaktır.
3-İki Azerbaycan’ın birleşmesi sonucunda Büyük Azerbaycan Devleti, zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarını Türkiye üzerinden kolaylıkla dünya pazarına sunabilecektir. Bu, Büyük Azerbaycan’ın ekonomik yönden gelişmesinin önünü açtığı gibi Türkiye’nin de ekonomik kazanç sağlamasına ve asıl önemlisi ülkemizin doğalgaz yönünden Rusya ve İran’a olan bağımlılıktan kurtulmasına vesile olacaktır.
4-İki Azerbaycan’ın birleşmesi bölücülük tehditinin bertaraf edilmesi konusunda da Türkiye’ye büyük kolaylık sağlayacaktır. Çünkü, bu birleşme sayesinde bölücü Kürtler Kuzey ve Doğu’dan da kuşatılacakları için kontrol altına alınarak tehdit olmaktan çıkarılmaları kolaylaşacaktır.
Bağımsız Büyük Azerbaycan’ın kurulduğunu görmeye ömrümüz yeter mi bilmiyorum. İnancım odur ki, Bağımsız Büyük Azerbaycan, bir gün mutlaka kurulacaktır. Çünkü, Yüce Mevla, Türk Milleti’ne büyük ve kutlu günleri mutlaka nasip edecektir. Yeter ki biz bunu isteyelim, bunun olması için samimiyetle çalışalım. Bu duygu ve düşüncelerle ileride mutlaka kurulacağına inandığımBağımsız Büyük Azerbaycan’ı selamlıyorum.
Ne Mutlu Türküm Diyene!