Bir çocuk için anne çok önemlidir. Bir kadın için eşi ve çocukları çok önemlidir. Bir baba için eşi ve çocuklarını içine alan çekirdek ailesi çok önemlidir. Yani birbirleri için önemleri diğerlerinden daha az olmadığı bir topluluktur aile.. Aile içindeki bir bireyin hastalığı, sakatlığı, yetersizlikleri ailenin tamamını etkileyen bir travmatik durumdur. Ailedeki herhangi bir bireyin vefat etmesi de yine hem çocuklara izahı zor, hem de derin bir yoksunluktur. Bir de çocuğa ölümü nasıl anlatacağınızı bilememeniz ayrı bir sorundur. Çünkü bu dönemde çocukların yaşlarına göre ölümü doğruca anlatmak gerekmektedir. Örneğin; “Yavrum, baban öldü, o çok iyi bir insandı, şimdi cennette” demek, çocukta “Ben de ölmeliyim… Cennete de, babama da kavuşurum” gibi bir düşünceyi geliştirmektedir. Peki, nasıl anlatılmalıdır çocuklara yitirilen kişi, kaçıncı yaşta ne denmelidir? Mesela yeşeren yaprakların sonbaharda kuruyarak yere düşmesi, bir hayvanın yaşlanarak ölmesi gibi 4-5 yaşlarındaki çocuklar bu örnekleri hayatın sona ermesi şeklinde düşünebiliyorlar. 6 yaşından küçük çocuklar duygusal hareketlerden olumsuz etkilenebileceği için mümkün mertebe cenaze törenlerine götürülmemelidir.
Çocukla bu konu hakkında konuşurken duygularına saygı duyulmalıdır. Örneğin: “Babanı özlüyorsun, oda seni çok severdi. Onun bizimle olmayışına inanmak çok güç. Onu ne kadar iyi hatırlıyorsun” Bu tür sözler çocuğa onun duygu ve düşüncelerine ne kadar değer verdiğini gösterir. Ona korku ve hayallerini sizinle paylaşma cesareti verir. Ölümün acı veren bir şey olup olmadığını ölenin geri gelip gelmeyeceğini bilmek ister. Cevaplar kısa ve doğru olmalıdır… Ölen dünyadaki durumuna göre acı duyar veya duymaz gerçekler çocuğa sade ve dürüst bir şekilde sevgi dolu bir bakış ve sarılışla anlatıldığında çocuğun içi rahatlar. Tabi bütün önemli konularda davranışlar sözlerden daha etkilidir. Açıklamalar olabildiğince basit bir dille yapılmalıdır. Çocuğun merakını ve üzüntüsünü kabullenmek korkusuna önem vermek kaygılarını ve düşüncelerini anlamaya çalışmak hoşgörüyle, sabırla dinlemeye hazır olmak çocuğa yardımcı olacaktır. Yinede bu ölümü anlatmak çok zor olacaktır…
Bu çocuklar, ayrıca, çocuklar baba yoksunluğu da yaşayarak yaşamlarını sürdüreceklerdir… Bu durumda da yoksunluk yaşayan çocuklarda neler görülebilmektedir? Babadan sağlanan değişik duygulara yönelik uyaranlar çocuk tarafından alınamamaktadır. 1979 yılında Peterson’un yaptığı araştırmada, baba yoksunluğu olan çocukların zihinsel başarıları üzerinde yapılan çalışmalar, bu çocukların zeka testlerinden babası olanlardan daha düşük başarı gösterdiklerini belirlemiştir. Baba yoksunluğu ve çocuğun zihinsel gelişimi konusunda ki çeşitli araştırmalar, çocuğun baba yoksunluğunun ortaya çıktığı zamanda ki yaşının ve yoksunluğun süresinin önemli olduğunu ortaya koymuştur. Baba yoksunluğunda erkek çocukların daha saldırgan, kendisine daha güvensiz olduğu ve diğer erkeklerle özdeşime girmekte daha fazla zorlandığı belirlenmiştir. Baba yoksunluğu olan kızların ise annelerine daha bağımlı oldukları da gözlenmiştir. Karşı cinsle olan iletişimlerinde zorlandıkları gözlenmiştir.
Baba yoksunluğunun kız çocuklarda etkisi çocukluk yıllarında daha az olmakla birlikte, ergenlik döneminde daha belirginleşmektedir. Babası olan kızlar diğerlerinden daha çok kadınsı davranışlar göstermektedir. Rol teorisi bu olayı, babanın her iki cinsiyetteki çocuklarına farklı davranışlarda bulunmasının çocuğun cinsiyet rollerini öğrenmesinde önemli etken olduğunu açıklıyor. Psikoanalitik teorisyenler, özdeşleşme olayında kızların babanın sevgisi için anne ile rekabete girmesi sonucunda cinsiyet rollerini kazandığını kabul etmektedirler. Çocuğun cinsiyet rolüne adaptasyonu ve cinsiyet rolünün tercihine baba yokluğunun etkisi, çocuğun yaşına ve yoksunluğun çocuk üzerindeki etkisi daha fazla olmaktadır. Çünkü Çekirdek cinsel kimlik çocukluğun ilk bir buçuk iki yılında; genel olarak cinsel kimlik duygusu ilk dört yılında yerleşmektedir. Bu yaştan sonra cinsel kimlikte değişme çok güç, belki de olanaksızdır Baba yoksunluğunda çocuğun gelişimini olumsuz yönde etkileyen en önemli etkenlerden biri, çocuğun yoksunluğun ortaya çıktığı zamanki yaşıdır. Yapılan çalışmalar sonucunda, 5 yaşından önce ortaya çıkan yoksunluğun, çocuk üzerinde çok fazla olumsuz etkilere neden olduğu ortaya konmuştur.
Ayrıca, boşanmaya ya da ayrılığa bağlı baba yoksunluğunun çocuk üzerinde, ölüme bağlı baba yoksunluğundan daha fazla etkili olduğu, özellikle de bu etkinin ayrılık ve boşanma öncesi aile anlaşmazlığının yoğunluğu oranında arttığı belirlenmiştir. Bu nedenle boşanmaya bağlı baba yoksunluğunun etkisi, boşanmadan önceki aile ilişkilerinin niteliği ile bağlantılıdır.
Bir çocuk için babanın eksikliği büyük bir eksikliktir. Ama bir şehit baba kendi yoksunluğunda çocuk için ne anlam taşıdığının önemi vardır… Çünkü her çocuk için baba, güçtür, kudrettir, kuvvettir, koruyucudur, modeldir. Eşsiz ve erişilmesi güçtür. Çocuk anneyle koyun koyunadır. Ama babasıyla bu kadar sıkı fıkı olmamıştır. Mesafelidir. Çocuk için anne egoyu, yani benliği temsil ederken, babanın çocuk için süper egoyu temsil ettiği, sosyal gelişimi için önemli bir unsuru oluşturduğu da gerçektir.
Bir çocuk babasız büyüyebilir. Bir şehit çocuğunun diğer babasız büyüyen çocuklardan farkı, babasının; daha derin, daha anlamlı, daha mesaj dolu değerlerle gitmiş olmasıdır… Şimdiye kadar evlatları şehit olmuş babalara, kendileri şehit olmuş babalara, Allah rahmet eylesin demiyorum..Çünkü Şehitlerin rahmet içinde olduklarını biliyorum..
KAYNAKÇA
1) Yavuzer,H. 1993.Çocuk Psikolojisi 10. Basım Remzi Kitapevi
2) Yalın A. “Baba Çocuk Etkileşimi” Psikoloji Dergisi, 979, 15,28, 32
3) 9. YAPA Okul Öncesi Eğitimi ve Yaygınlaştırılması Semineri, Ankara-1993
4) Dodson, Dr. F., “Baba Gibi Yar Olmaz”, 1991
5) Öztürk, O., “Ruh Sağlığı ve Bozuklukları”, 1994, 5. Basım, s. 35-36