İçeriden ve dışarıdan Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı meydan okumaların arttığı bir süreçten geçiyoruz. Gaflet, dalalet ve hıyanet kol kola. Rengi solmuş, duruşu kaybolmuş birbirine benzeyen partiler. Eğitimden sağlığa, tarımdan sanayiye, enerjiden çevreye yaşadığımız çöküntü ve buna çözüm sunamayan bir siyaset, liyakatsiz bir bürokrasi. Millilikten her geçen gün uzaklaşan dış politika, sığınmacı istilası. İçi boşaltılan kamu kuruluşları. En kötüsü de sorunları yaratanların yüzsüzlüğü.
Öte yandan bu gidişata dur demek isteyen ancak mücadele için doğru zemini bulamayan milyonlar…İnanıyorlardı ki gidişat kötü olsa da umutsuzluk bitecek. Bir Ümit doğacak. Tarih şuurları bunu emrediyordu. Ve beklenen oldu. Ay yıldız hareketi doğdu.
İstiyorum ki; ülkemde dirlik düzenlik olsun, yolsuzluk ve yoksulluk son bulsun. Huzur ve bereket gelsin. Ocağımız hep tütsün, tenceremizde aşımız olsun. Okullarımız çoğalsın, ilim rehberimiz olsun. Fikri hür, vicdanı hür gençlerimiz olsun. Çalan, bölen olmasın, kimse kayrılmasın, kimse ötekileştirilmesin. Kandırmalar, kanmalar, değerlerimizin istismarı son bulsun. Sınırlarımız güvende olsun. İçerde ve dışarda Türk’ün yalnızlığı son bulsun, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşasın. Bütün bunların olabilmesi için tüm vatan severlerin, Türk milliyetçilerinin buluşacağı siyasi bir zemine ihtiyaç vardı. Bu ihtiyacı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın liderliğini yaptığı Ayyıldız hareketinin karşılayacağına inandığım için kurucu kadroları arasında yer almaya karar verdim.
İnancım odur ki; Milliyetçi-Toplumcu Düzen Ayyıldız’ın ışığında hayata geçecek, 21. Yy. Türk asrı olacaktır.