Ayyıldız Hareketi Lideri ve Bağımsız İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ, İstanbul’da basın mensuplarıyla bir araya geldi.
Ümit Özdağ’ın açıklamasından satır başları şöyle;
“Değerli basın mensuplarını sevgi ve saygıyla selamlamak isterdim ama İhlas Haber Ajansı ve ANKA dışında sanırım basın toplantımıza katılan çok fazla basın organı yok.” dedi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Bu bizi şaşırttı mı? Hayır şaşırtmadı. Ve aslında Ayyıldız Hareketi’nin ne kadar haklı ve doğru bir çıkış olduğunu; vermiş olduğum mücadelenin ne kadar doğru bir mücadele olduğunu, bu sabah bir kez daha burada görüyoruz.”
Prof. Dr. Ümit Özdağ, yandaş medyanın ambargo uyguladığı basın toplantısında, partileşmekte olan Ayyıldız Hareketi’nin siyasi duruşu, programı ve kadroları ile ilgili bilgi paylaşımında bulundu.
Ümit Özdağ’ın kuracağı partinin kurucu üyeleri,
1.Doç. Dr. Tuğrul Kıhtır (Estetik Cerrah, Türk tarihçisi, ABD Estetik Cerrahi Derneği eski yöneticisi)
2.Doç.Dr.Esra Özsüer (Yunanistan tarih, kültür ve siyaseti konusunda Türkiye’nin önde gelen uzmanlarından)
3.Avukat Sevdagül Tuncer
4.Avukat Ayla Ülük
5.Avukat Burak Mengü
6.Salim Kabasakal (Dünyanın önde gelen bilişim şirketi sahibi. Endüstri 4.0 uygulayıcısı firma sahibi)
7.İlkim Yüksel (Akademisyen)
8.Doç.Dr.Kahraman Berk olarak açıklandı.
Özdağ, Ülkemiz iç içe geçmiş dört ağır krizden geçiyor. Bu krizler devlet krizi, milli birlik krizi, ekonomik krizi ve sığınmacılar krizidir.” ifadelerini kullandı.
Özdağ, “Devlet krizi yaşıyoruz çünkü devlet her türlü kurumsal işlevini yitirmiş, tek kişinin yönettiği, bir aşiret devleti yapısına dönüşmüştür.
Toplum, Cumhur ittifakı ve Millet ittifakı çerçevesinde düşman cephelere ayrışmıştır. Uyuşturucunun hedefi haline gelen Türk toplumu uyuşturucu ile içten tahrip edilmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın partileşmesi İslam’ı birleştirici olmaktan hızla çıkarmaya başlamıştır.
Yaşanan ekonomik kriz Cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik krizidir. 16 milyon kişi aç, 50 milyon kişi yoksuldur. 22 milyon kişi sosyal yardım almaktadır.
2001 ekonomik krizini başbakanlık önünde atılan yazar kasa ile hatırlıyoruz. Bugün yaşanan ekonomik krizi toplu intiharlar ile hatırlayacağız.
Ve Türkiye son 10 yılda dünyanın en fazla sığınmacısının yaşadığı ülke haline geldi.
Resmi açıklamalara göre Türkiye 9 milyon Suriyeliyi yediriyor, içiriyor, giydiriyor, eğitiyor, sağlık hizmetlerini sağlıyor. Ve parasını Türk halkı ödüyor. Suriyeliler
dışında 2 milyona yaklaşan Afgan, Irak, Pakistanlı, İranlı ve Afrikalı ülkemizde yaşıyor. Sadece son bir hafta içinde 35 bin Afgan Türkiye’ye giriş yaptı.
Özetle Türk halkı dört krizin pençesinde eziliyor.” değerlendirmesinde bulundu.
“Saray rejimi ülkemizi bu kadar ağır bir krize sürüklemiş olmasına rağmen rejimin 19 seneden bu yanan Türkiye’yi yöneten AKP hala birinci parti. En büyük 2.parti kararsızlar partisi.” diyen Ümit Özdağ, açıklamalarına şöyle devam etti:
“Bir ülke ancak bu kadar kötü, bu kadar zarar vererek yönetilebilir. Buna rağmen hala AKP hala birinci parti ve kararsızlar
İkinci parti ise Türkiye’de ciddi bir muhalefet sorunu var demektir. Evet, Türkiye’de kötü bir iktidar ve kötü bir muhalefet tükenmiş bir iktidar ve başarısız bir muhalefet Türk milletini nefret eksenli olarak iki cepheye bölmüş durumdalar.
Ayyıldız Hareketi, cepheleşen Türk siyasetinde düşman cepheler dışında demokratik bir seçenek oluşturma girişimidir. Mevcut cepheler 1.Dünya Savaşı’nda cephe savaşına devam etmek tükenmez biçimde birbirlerini tüketen Alman-Fransız orduları gibi, Türk milletinin birliğini, beraberliğini tüketiyorlar. Biz mevcut cephelerin dışında siyaset yapıyoruz. Biz nefret siyaseti ile, çatışan kimlikler siyaseti ile, gerilim
Biz Atatürk çizgisinde Türk milliyetçiliğini Türkiye’ye hizmet için moral güç kaynağı olarak görüyoruz.
Siyaseti ile Türk milletini ve Türk devletini daha fazla yormadan “Bilim, Birlik, Barış” diyerek Türk milletinin önüne projelerimiz ile çıkacağız.
Biz Atatürk çizgisinde Türk milliyetçiliğini Türk halkının refah ve demokratik gelişimi için enerji üreten kaynak olarak görüyoruz.
Biz Atatürk çizgisinde Türk milliyetçiliğini, Türk milletinin menfaatlerini Türk milletine yönelik tehditleri tespit için ölçüt olarak görüyoruz.
Bizim milliyetçiliğimiz diğer milletlerle boks müsabakasında yenmek değil; maraton yarışında geride bırakmayı hedefleyen Atatürk çizgisinde Türk milliyetçiliğidir .
Bu noktada üzerinde durmak istediğim bir diğer hususta sarı muhalefetin Ayyıldız Hareketi’nin muhalefeti böldüğüne dair iddiasıdır. Bu saldırı birçok açıdan yanlış, siyasi ahlaktan yoksun ve çarpıtılmış bir saldırı . Şimdi biz Sarı Muhalefete beş temel soru ile cevap veriyoruz :
1- Türkiye’de AKP iktidarda olduğu sürece muhalefet partisi olarak mevcut muhalefet partilerinin dışında hiçbir parti kurulmamalı mı? Hayır, kurulmamalı diyorsanız siz nasıl demokratsınız? Evet, kurulmalı diyorsanız, karşı çıktığınız sadece Ayyıldız Hareketi mi?
2- Mevcut sarı muhalefet partileri son 20 senede ülkemizde gerçekleşen seçimlerin çok büyük bir bölümünü kaybettiklerine göre 2023 seçimlerini kazanmaları kesin midir?
3- Seçmeni “ya Millet İttifakı’nı seçeceksin ya Cumhur İttifakı’nı” dayatması ile karşı karşıya bırakmak demokratik bir duruş mudur?
4- AKP Türkiye’yi bu kadar kötü yönetmesine rağmen AKP anketlerde hala birinci partidir. İkinci büyük parti ise Kararsızlar Partisidir. Çünkü AKP’den uzaklaşan seçmen sari muhalefet partilerinin Türkiye’yi yönetebileceğine inanmamaktadır. KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır’ın ifadesi “AKP otobanında yol alan araçlar sağa çekmiş beklemektedir. Ancak muhalefetin Türkiye’yi yönetecek somut projelerin olduğuna inanmamaktadır .” Özetle, biz muhalefeti bölmüyoruz. Bir seçmeni kafamızda düşman ve dost diye ayırmadan Türk Milletinin aziz fertleri olarak değerlendiriyoruz.
Ayyıldız Hareketi kararsız seçmeni kararlı hale getirecek partidir. Türk halkının önüne cesur, büyük ve sonuç alacak projeler ile çıkmaktadır. Partimiz, Millet İttifakı’nın HDP’den oy almak, destek almak için yaptığı siyasal dansözlüğü yapmayacak.
Ayyıldız Hareketi, Millet İttifakı’nın ulaşma cesaretini gösteremediği vatansever Cumhur İttifakı seçmenine ulaşacaktır. Ayrıca, bizim partimize şimdiye değin sari muhalefet partilerine oy vermek zorunda kalan seçmen oy verince sarı muhalefet oy kaybedecektir ancak bu Cumhur İttifakı’nın oy kazandığı anlamına gelmez.
Bizim hedefimiz sarı muhalefet gibi muhalefette kalmak değil, Türkiye’yi yönetmek. Ve biz genç, güvenilir, dinamik, liyakatli ve bilgili seçkin kadrolarımızla Türkiye’nin 21. yüzyılını inşa etme mücadelesi veriyoruz.
Ayrıca sarı muhalefet partilerinin iddia ettiği gibi Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 51 gerektiği için ittifak kurulduğu iddiası doğru değildir. 2018 genel seçimlerinde CHP – İYİ Parti – Saadet Partisi ve DP Millet ittifakını kurarak yüzde 51 gerekmeyen parlamento seçimlerine birlikte girerken, yüzde 51 gerektiren cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP Muharrem İnce’yi, İYİ Parti Meral Akşener’i , Saadet Partisi Temel Karamollaoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı gösterdiler. Madem yüzde 51 için ittifak yapıldı, neden ayrı aday çıkarıldı? Buna şu cevap veriliyor: “Efendim, ikinci tura kalan aday desteklenecekti.” Erdoğan’a karşı ikinci tura kalan adayı desteklemek için parlamento seçimlerinde ittifak yapmaya gerek yoktur. Zaten seçmen ikinci tura Erdoğan’a karşı çıkacak adaya kendiliğinden destek verir. Seçmeni bu kadar küçümsemeyin.
Değerli basın mensupları,
İttifaklar siyasetin doğal dengesini bozarken, seçmeni psikolojik cephelere ayrıştırıyor ve oy kaymalarını engelliyor. Örneğin, İYİ Parti kurulduğu zaman yüzde 22 bandını çok rahat gördü. Bunun yüzde 7.5’dan fazlası AKP’den gelen seçmendi.
Ne zaman CHP ile İYİ Parti ittifaka girdiler, AKP’den İYİ Parti’ye doğru hareketlenen seçmen döndü MHP’ye gitti. Çünkü, AKP seçmeni içinde çok büyük bir bölüm seçmen CHP ile hiçbir şekilde ilişki içinde dolaylı olarak dahi olsa olmak istemiyor.
Bu noktada üzerinde en son durmak istediğim husus, İttifak siyasetinin en çok Erdoğan’a hizmet ettiği ve sarı muhalefetin büyük bir aymazlık ile Erdoğan’a çalıştığıdır. İttifaklar, Erdoğan’ın işine yaramakta ve ” Biz ve Onlar” ayrışmasını yapmayı kolaylaştırmaktadır .
Esasen Cumhur İttifakı sona ermişti. Erdoğan ve Bahçeli ayrı ayrı açıklamalar ile Cumhur ittifakının sona erdiğini açıkladılar. Bu Türk siyasetinde cepheleşmenin ortadan kalkması için bir fırsattı. Ancak benim bütün karşı çıkmama rağmen İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener CHP ile yerel seçimler için ittifak kararı alıp bir araya gelince, Erdoğan ve Bahçeli’de bir araya gelerek, Cumhur İttifakını tekrar kurdular. Sonuç olarak her iki tarafta ittifaklardan memnun. En çok memnun olanlar ise hangi ittifak gelir ise gelsin para kazanmaya devam edenler. Belediyeler AKP’li başkanlar tarafından yönetilirken ihaleleri alan kişi ve şirketler belediyeler CHP’ye geçtikten sonra da ihaleleri almaya, belediyeleri yönetme devam ediyorlar. Onlar mutlu ve mesut. Özetle ben boşuna sarı muhalefet demiyorum.
Bu siyasal durumumuzu ortaya koyduktan sonra şimdi politik programımızın bazı ana hatlarını ortaya koymak istiyorum.
Değerli Basın Mensupları,
Dünya tarihinin yeni bir aşamasına giriyoruz. Bu salonda bulunanlar iki kutuplu Soğuk Savaş Dünyasını, Tek Kutuplu küreselleşmeyi yaşadılar ve şimdi ABD- Çin küresel rekabetinin damgasını vurduğu Korona sonrası bir dünyaya geçtik. Bu yeni dünya Türkiye’nin önüne değerlendirdiği takdirde önemli fırsatlar sunacak olan bir dünya ve dönem. Değerlendirilmediği takdirde ise Türkiye’yi ağır tehditler ve tehlikeler bekliyor.
Partimizin programı Korona sonrası dünyada tehditleri bertaraf ederek ve fırsatları yakalayacak bir program olma özelliği taşıyor.
Değerli Basın Mensupları,
Partimiz neo-liberalizmin kontrolsüz, doğayı, insanı, emeği sömüren programını tarihin çöplüğüne atarak, sürdürülebilir planlı kalkınma ekonomisine geçecektir. Devlet Planlama Teşkilatını tekrar kuracağız. 12 yıllık kalkınma planları çerçevesinde ekonomik kalkınma sürecini başlatacağız. Devlet sanayi alanlarında yeni yatırımlar yapacak.
Türk ekonomisi sanayide tarımda ve hayvancılıkta üretim ekonomisine dönecek. Partimiz imalat sanayisinin ve fabrikaların partisi olacak.
Sığınmacı işçilerin değil, Türk işçilerin partisi olacağız. Yabancı sermayenin değil, Türk sermayesinin partisi olacağız. Bizim için önemli olan iş adamlarının fazla karı değil Türk insanının istihdamı olacak.
Partimiz çiftçinin ve köylünün partisi olacak.
İktidara yandaş sermaye grupları kavramını ortadan kaldıracağız. Dürüst iş insanlarının yasalar çerçevesinde adil rekabetinin önünü açacağız.
Kanal İstanbul’u durdurup İstanbul’u yeniden inşa edeceğiz. Türkiye Varlık Fonunu tasfiye edeceğiz. Yap- İşlet- Devret projelerinin geçireceğiz. Anlaşmaları yenileyeceğiz.
Büyükşehir yasasının ilgili maddelerini iptal ederek köyleri tekrar kuracağız. Çiftçi için kapsamlı bir sigorta düzenlemesi yaparak gençlerin köylerde kalmasını sağlayacağız. Köyler tekrar üretim merkezi haline gelecek.
Eğitim alanının son 20 yılda büyük bir gerileme içine girdik. Değil 21. Yüzyılın meydan okumalarına cevap vermek. Türkiye eğitimde 20. Yüzyılın gerisine düşmüştür.
Değerli basın mensupları,
Devlet okulları adeta devlet eli ile tahrip edilmektedir. Öğrenciler özel okullara yönlendirilmektedir. Anneler çocuklarını okullara yollarken okulda pislik içindeki okul tuvaletlerini kullanmamasını öğütlemekte, çocukların yanına şişe suyu vermektedir. Eğitim kalitesi yerlerde sürüklenmektedir. Bütün okulları imam hatip olarak açma fanatizmi çöküşü hızlandırmaktadır. Büyük okul binalarının büyük bir bölümü imam hatip okulları tercih edilmediği için boş kalmaktadır. Mesele AKP’li bakanlar değil, AKP zihniyetidir.
Biz eğitim sistemini bilim düşmanı değil, bilimsel bir zihniyet ile yeniden inşa edeceğiz. Anneler ve babaların çocukları hastalanmasından, uyuşturucu tuzağına düşmesinde, kötü alışkanlıklara kapılmasından korkmadan, iyi eğitim alacağından emin olarak okula yollayabileceği bir devlet okulları eğitim sistemi inşa edeceğiz.
Eğitim konusunda Türkiye’nin en önde gelen isimlerinden birisi olan eski Türk Eğitim Sen genel başkanı olan Adana milletvekilimiz sayın İsmail Koncuk ile birlikte çalışıyoruz.
Konuşmamın sonunda dış politika üzerinde duracağım. Partimiz dış politikada milli – gerçekçi bir çizgi izleyecek.
Değerli basın mensupları,
Türk dış politikası, Arap’tan fazla Arapçı, Filistin’den fazla Filistinci ve Hamas’tan fazla Hamascı olmayacak.
Dış politikamızı ideolojik maceracılıktan Türkiye’nin milli menfaatlerini temsil eden bir zemine hızla çekeceğiz. Komşularımızın iç işlerine karışmayacağız.
Dış politikada atacağımız adımların bazılarını tek tek ortaya koymak istiyorum.
1) Suriye’de iç savaşın sona ermesi için etkili bir süreç başlatacağız. Bu süreci Avrupa Birliği, Rusya, İran ve Suriye ile eşgüdüm içinde sürdüreceğiz. Suriye’de Şam yönetiminin ülke bütünlüğünü sağlamasına ve demokratikleşmeye yönelik çalışmaları destekleyeceğiz. Suriye’nin kuzey bölgelerinin yeniden inşası için Şam ve AB ile işbirliği yaparak Türk iş dünyasının bu coğrafyada önünü açacağız.
2) Irak ile ilişkilerimiz geliştireceğiz. Irak’ta güvenlik ve merkezi otorite ve refahın gelişmesi için çok boyutlu bir ilişki modeli geliştireceğiz. 3) Mısır ile ilişkilerimizi ideolojik yüklerden kurtararak her iki ülkenin tarihsel derinliğine ve yakınlığına uygun bir zemin üzerinde çok boyutlu olarak geliştireceğiz.”
Ayyıldız Hareketi Lideri Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın, yeni kurulacak partisinin kurucu üyelerini açıkladığı basın toplantısında bazı basın mensupları dışında basının ambargo uygulayarak toplantıyı görmemesi dikkat çekti.