Eylül ayında yaşanan kayıplara rağmen yeniden yükselişey geçen Borsa İstanbul’a yatırımcı akını sürüyor. Sadece eylül ayında borsaya giren 1 milyon 527 bin 140 kişi ile toplam yatırımcı sayısı 7 milyon 774 bin 863’e ulaştı. Eylülde borsaya giren yatırımcıların yüzde 99’unu ise (1.509.871 kişi) portföy değeri 100 TL-5 bin TL arası olan müşteriler oluşturdu. Böylece küçük birikimlerini borsada değerlendirmek isteyen vatandaşların sayısı 3 milyon 224 bin 278’e ulaştı.
Sorularımızı yanıtlayan Finansal Piyasalar Uzmanı İris Cibre, Borsa İstanbul’a yönelik ‘halka arzdan üç beş kuruş kazanma yeri’ algısının iyice yerleştiğini ifade ederek, “Amaç bu ayki elektrik paramı ödeyeyim, çocuğuma hamburger alayım, kendime 1 çift ayakkabı alayıma döndü” dedi. Cibre, yatırımcının borsaya ‘garanti para’ algısı ile yöneldiğini, ilk para kaybetmeye başladıkları gün ise ciddi bir yatırımcı göçünün başlayacağını söyledi.
İris Cibre
TABANA DEĞİL TAVANA YAYILDI
Eylülde 1 milyon 509.8 kişinin halka arzlarla, yaklaşık 17 bin yeni yatırımcının ise hisse yatırımı ile borsaya katıldığını söyleyen İris Cibre, yatırımcı sayısındaki bu hızlı artışa rağmen 1 milyon TL üzeri portföylerin toplam portföydeki payının arttığına dikkat çekti. Portföy değerlerine göre yatırımcı sayısındaki gelişmelerin BIST’te halen tabana yayılma olmadığının bir göstergesi olduğuna işaret eden Cibre, “Sermaye piyasalarını tabana yaymak isterken, tabana değil tavana yayıyoruz” ifadelerini kullandı. Merkezi Kayıt Kuruluşu verilerine göre, borsada 1 milyon lira üzeri portföye sahip 217 bin 718 kişi, borsadaki yatırımcıların yüzde 2.8’ini oluşturuyor. Toplam portföyün yüzde 90.65’i ise bu yüzde 2.80’in elinde.
Faiz hâlâ borsaya rakip değil
Ekonomi yönetiminin Kur Korumalı Mevduat’tan (KKM) çıkış hedefleri sonrası TL mevduat faizlerindeki yükselişin henüz yatırımcı gözünde borsaya alternatif olmadığını, halen borsanın ‘tek kapı’ olarak görüldüğünü dile getiren deneyimli ekonomist İris Cibre, nedenlerini ise şöyle sıraladı: “Öncelikle vatandaş TÜİK’e inanmıyor. Yerleşmiş bir reel faiz hesaplama kültürümüz var ve bugünkü enflasyon eksi faiz. Halbuki reel faiz beklenen enflasyon üzerinden ölçülür ve bence politika faizi yüzde 40 seviyesi ve mevduatın yüzde 50 seviyeleri algıyı bozabilirdi, fakat yatırımcılar TÜİK’in doğru enflasyon açıkladığına inanmıyor.”