Deutsche Welle Türkçe’den Değer Akal’ın haberine göre, Doğu Akdeniz’deki gerilimi düşürmek, Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasında diyaloğu geliştirmek için diplomatik çabalar sürüyor. Bu süreçte, Avrupa’nın saygın altı düşünce kuruluşu ortak bir rapor hazırlayarak, AB-Türkiye ilişkileri için yeni bir “yol haritası” önerdi.
Avrupalı karar alıcılar için hazırlanan rapor, Alman Politika ve Bilim Vakfı (SWP) bünyesindeki Uygulamalı Türkiye Araştırmaları Merkezi (CATS), Fransa Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (IFRI), İspanyol Elcano Kraliyet Enstitüsü, Polonya Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (PISM), İtalyan Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (IAI) ile Yunanistan’ın Avrupa ve Dış Politika Vakfı (ELIAMEP) AB ve Türkiye uzmanları tarafından kaleme alındı.
AB liderlerinin Aralık ayında yapacakları zirvede Türkiye ile ilişkilerin geleceği konusunda kritik kararlar alacak olmaları, halen AB başkentlerinde bu konuda çalışmaların sürüyor olması, düşünce kuruluşlarının ilginç tespitlere ve önerilere yer verdikleri çalışmanın önemini artırıyor.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, geçen hafta yaptığı açıklamada, AB ile Türkiye’nin “pozitif bir gündem” çerçevesinde işbirliğini geliştirmesini istediklerini, bunun her iki tarafın da çıkarına olacağını vurgulamıştı. Ancak bunun için Ankara’nın dış politikada tek yanlı adımlardan, gerilimi tırmandırmaktan kaçınması gerektiğini de eklemişti.
AB, Türkiye stratejisini değiştiriyor
Düşünce kuruluşları raporda, AB’nin Türkiye’ye yönelik geçtiğimiz yıllarda izlediği stratejinin başarısız olduğuna dikkat çekerken, 1-2 Ekim AB liderler zirvesinde alınan kararların, artık Türkiye’ye dönük yaklaşımın değişeceğinin bir işareti olduğunu, AB’nin Türkiye ile ilişkilerinde “yeni bir evreye” hazır olduğu mesajını verdiğine dikkat çektiler.
Rapora göre, Türkiye’nin demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları alanlarında olumlu adımlar atmasını sağlayabilmek için AB’nin bugüne kadar uyguladığı baskı politikası olumlu sonuç getirmediği gibi, Ankara ile ilişkiler bu süre zarfında daha da kötüleşti.
Gelinen noktada özellikle Fransa ve Almanya gibi ülkelerin Türkiye’yi “hayati çıkarlarına” meydan okuyan bir ülke olarak görmeye başladıkları, Yunanistan ile Kıbrıs için de Türkiye’nin “güvenliği tehdit eden hasıma” dönüştüğü kaydedildi.
Raporda, “Müzakere sürecini askıya almak, Gümrük Birliği müzakerelerini bloke etmek ve üst düzey diyalogu iptal etmek ne Türkiye demokrasisinin gerilemesini önleyebildi, ne de Ankara’nın Doğu Akdeniz’deki AB üye devletlerine karşı politikalarını askerileştirmesinden vazgeçmesini sağladı” tespitine yer verildi. Taleplerine hiçbir karşılık bulamayan ve “kaybedecek bir şeyi kalmayan” Ankara’nın daha sert politikalara yöneldiğine işaret edildi. AB’nin elinde ise Ankara üzerinde etkide bulunabileceği bir manivelanın kalmadığı aktarıldı.
26 Haziran kararı artık uygulanmıyor
1-2 Ekim AB liderler zirvesinde alınan kararların ise Türkiye konusunda yaklaşım değişikliğini gösterdiğini vurgulayan rapor, bu kararlarda diyaloğun ve işbirliği arayışının öne çıktığına işaret ediyor. AB öncesinde, 26 Haziran 2018 tarihli kararını uyguluyordu. Ve karar uyarınca özellikle Gümrük Birliği modernizasyonu için Türkiye’de demokrasi ve insan hakları konularında iyileşmeyi ön şart koşuyordu.
AB liderleri yeni kararlarında ise Doğu Akdeniz’deki gerginlikler konusunda AB üyeleri, Yunanistan ve Kıbrıs ile güçlü dayanışmalarını ifade ederken, yaptırım kozunu saklı tutmakla birlikte bu aşamada bu adımı atmaktan kaçındılar, Türkiye ile “pozitif bir gündem” çerçevesinde işbirliği aradıklarını kayda geçirdiler.
Zirve kararlarında “Yunanistan ve Kıbrıs’a yönelik hukuk dışı eylemlerin durdurulmasına yönelik yapıcı çabaların muhafaza edilmesi” koşuluyla, AB liderlerinin “Gümrük Birliği‘nin modernizasyonuna, ticaretin kolaylaştırılmasına, toplumlararası temasa, yüksek düzeyli diyaloğa, 2016 tarihli AB-Türkiye mutabakatı ile uyumlu göç konularında süren işbirliğine odaklanacak pozitif siyasi AB-Türkiye gündeminin başlatılması konusunda mutabık kaldığı” belirtildi.
Gümrük Birliği en etkili koz
Avrupalı altı düşünce kuruluşunun ortak raporunda, AB’nin Gümrük Birliği’nin yenilenmesi konusunda müzakerelere kapı aralaması, olumlu karşılandı. Raporda, “Gümrük Birliği, belki de AB’nin Türkiye ile müzakere edebilmek için kullanabileceği en etkili araç” görüşüne yer verildi.
Uzmanlar araştırma yürüttükleri Fransa, Almanya, İtalya, İspanya, Polonya ve Yunanistan’da, özellikle ekonomi çevrelerinde, ticaret bakanlıklarında, ekonominin ana paydaşlarında, Türkiye ile Gümrük Birliği modernizasyonuna önem atfedildiğinin altını çizdiler. Raporda, Türkiye’nin uzun süredir talep ettiği Gümrük Birliği’nin modernizasyonunun, bir taraftan Ankara’yı ödüllendirme izlenimi yarattığı, ancak Avrupa ülkelerinin de ekonomik çıkarına olduğuna işaret edildi.
“Üyelik müzakerelerden ayrı yürütülsün”
Bununla birlikte AB’nin önemli altı üyesinin düşünce kuruluşu uzmanlarının ortak raporunda, Gümrük Birliği müzakerelerinin, tam üyelik müzakerelerinden ayrı tutulması, farklı bir çerçevede yürütülmesi önerisinde bulunmaları dikkat çekiyor.
Türkiye’nin AB üyelik süreci, demokrasi ve insan hakları konuları Avrupa ülkelerinde iç siyasette tartışma konusu olmaya devam ederken, üye ülke hükümetlerinin de bu konuda farklı görüşlere sahip olmaları, yeni çekişmelerin de yaşanması riskini beraberinde getiriyor.
Raporda Fransa gibi bazı ülkelerde, yenilenecek bir Gümrük Birliği’nin, Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğinin alternatifi bir model olarak görüldüğü bilgisi paylaşıldı. Ancak aynı zamanda,”İlginçtir ki, Atina Ankara gibi modernleştirilmiş bir Gümrük Birliği’nin Türkiye’nin üyeliğinin ikame edeceği fikrine kesin bir şekilde karşı çıkıyor” ifadeleri de yer aldı.
Türkiye ile diyalog kapsamındaki öneriler
Düşünce kuruluşları, AB-Türkiye ilişkilerini canlandırabilecek Gümrük Birliği’nin yenilenmesi görüşmelerinin, üyelik müzakereleri kapsamından ve bununla ilintili demokratikleşme beklentilerinden ayrı düzlemde yürütülmesini önerirken, güvenlik ve dış politika konularının ise süreçte belirleyici olmasını tavsiye ettiler.
AB’nin önümüzdeki dönemde, Türkiye ile diyalog kapsamında gündemde tutması önerilen talepler ise şöyle özetlendi:
Türkiye’nin düzensiz göçle mücadele konusunda işbirliğini sürdürmesi, dış politika ve güvenlik konularında tek yanlı adımlardan kaçınması ve AB ile uyumlu hareket etmesi, Avrupa güvenliği için güvenilir bir partner olması, Doğu Akdeniz’deki askeri girişimlerine son vermesi, transatlantik ittifakının ortak çıkarları doğrultusunda hareket etmesi.
Türkiye’ye “zaman aleyhine işliyor” uyarısı
Uzmanlar ortak çağrılarında “Türkiye’ye öneriler” başlıklı bir bölüme de yer verdi.
“Türkiye zamanın aleyhine işlediği bilincinde olmalı” ifadeleriyle başlayan bu bölümde Ankara’nın ekonomik açıdan cazibe merkezi olduğu imajının “hızla kötüleştiğine” dikkat çekildi.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişin “ticaret bürokrasisini felce uğrattığını” ve “yargıya güvenin büyük bir hızla gerilediğine” dikkat çeken uzmanlar, “Fransız şirketler artık Türkiye’de güvende hissetmiyor ve Alman iş dünyası da defalarca Türk çalışanlarının güvenliği ile ilgili endişelerini gündeme getirdi” görüşüne yer verdi.
“Tek başına yetmeyecektir”
Volkswagen’ın Türkiye’de yeni fabrika açma kararından vazgeçmesinin de ortaya koyduğu gibi, hem Alman hem de Fransız şirketlerin halihazırda alternatif yatırım destinasyonlarına bakmaya başladıklarının altını çizen uzmanlar, İtalya, İspanya ve Portekiz gibi aslında Türkiye’ye olumlu duyguların hakim olduğu ülkelerde dahi kamuoyunda Türkiye algısının kötüleşmekte olduğu bilgisi paylaşıldı.
Avrupa’nın önde gelen düşünce kuruluşları, Gümrük Birliği’nin modernizasyonu için Türkiye’nin devlet yardımları, şeffaf olmayan ihaleler gibi alanlarda reformlara gitmek zorunda kalacağına vurgu yapmakla birlikte, raporlarını şu ifadelerle tamamladı:
“Ankara, demokrasideki gerilemeyi tersine çevirmeye dönük güçlü bir tutum sergilemediği müddetçe, Gümrük Birliği’nin derinleştirilmesi tek başına Türkiye’yi Avrupa’da tutmaya yetmeyecektir.”