15 Temmuz darbe girişimi başarılı olamayınca Türkiye’den kaçan unsurlar dünyanın her yanında Türkiye aleyhtarı kurumsal faaliyetlere büyük bir hız vermiştir. CIA ile İslam ve Türkiye karşıtları Türkiyeli unsurları büyük bir iştahla kullanmaktadır.
Fetullah Gülen “biat/itaat” bağlamında devşirdiği, emir almaya hazır hale getirdiği müritlerini ABD ve küresel güçlerin hizmetine tahsis ettiği anlaşılıyor. Nerede Türkiye ve İslam’ı dejenere edecek bir oluşum varsa orada bu FETÖ’cü unsurların olması rastlantı değildir.
İslam’ın dejenere edilmesi ve Türkiye düşmanlığının kurumsallaşması için yapılan çalışmalardaki FETÖ’cülerin rolü tartışılamaz boyuttadır.
Bu anlamda yaşanan bazı gelişmeleri şöyledir:
Fransa Cumhurbaşkanı Macron İslam’ı “dünya genelinde kriz içinde olan bir din” olarak nitelendirerek bir İslam projesi açıklamıştı. Projenin “Cumhuriyet’in değerleriyle uyumlu” bir “Aydınlanma İslamı”nı teşvik etmek amacının olduğunu söyleyerek ‘Fransa’da İslamcı ayrımcılık olduğunu’ iddia etmişti.
Macron ve Fetullah Gülen gibiler İslam’ı, üzerinde her türlü tasarruf yapılabilecekleri bir din olarak gördükleri anlaşılıyor.
Macron’un İslam’la ilgili stratejisine benzer biçimde bu defa Almanya “Dinler arası diyalog” bağlamında “Bir Ev” projesi adıyla uygulamayı devreye soktu.
Geçtiğimiz mayıs ayında da Berlin’de kilise, sinagog ve caminin tek çatı altında yer almasını öngören, ‘Bir Ev’ projesinin temeli atıldı.
Cami, sinagog ve kilisenin bir arada yer almasının planlandığı, İslam ayağı terör örgütü FETÖ tarafından desteklenen projenin temel atma törenine Almanya’nın Federal Meclis Başkanı Wolfgang Schaeuble ve Berlin Eyalet Başbakanı Michael Müller de katılmıştı.
İslami camiayı temsilen de FETÖ’nün Almanya’daki uzantısı olan ‘Diyalog ve Eğitim Vakfı’ derneği katılmıştı. 47 milyon Euro’luk projeye federal hükümet 20 milyon Euro, Berlin eyaleti ise 10 milyon Euro destek verirken, kalan kısım bağışlarla sağlanacağı açıklandı.
Gerek Macron Fransa’sı gerekse de Almanya/İngiltere/ABD İslam’ı Müslümanlara karşı kullanmak üzere harekete geçtikleri anlaşılıyor. Emperyalist odaklar bu konuda kurumsallaşmış ve yabancılaşmış FETÖ’cülerle birlikte “Dinler Arası Diyalog Platformu” bağlamında hareket ediyor.
Türkiye’yle pasaportlarından başka ilişkisi kalmamış FETÖ’cü unsurlar AB ve ABD’deki İslam ve Türkiye karşıtı gelişmelerin en kullanışlı elemanı haline gelmiştir. Nitekim bu unsurlar Berlin Evantejlik St Johannis Kilisesi çatısı altında İbn’i Rüşd-Goethe adıyla “liberal cami” açmışlardır. Burada bir erkek hutbe okurken bir kadın da ezan okuyor.
“Liberal Cami” adını verdikleri bu proje özü itibarıyla bir İslam Mühendisliği projesidir. “Ilımlı İslam” projesinin bir devamı niteliğindedir.
15 Temmuz’da Türkiye’de demokrasiyi katletmek üzere harekete geçen ne kadar hain, bıçkın, kaçkın ile Türkiye düşmanlığıyla tanınan yabancı yetkili varsa bu defa ABD’de bir araya gelerek “Türk Demokrasi Projesi” adlı bir dernek kurduklarını ilan ettiler.
CIA, FETÖ, Neocon, Evangelist ve dünyanın her yanındaki tescilli Türkiye düşmanları bu platformda ele ele vererek Türkiye’ye demokrasi getireceklerini ilan ettiler. HDP/PKK ve FETÖ’cüler kendilerini siyasi muhalif olarak niteleyerek topluma demokrasi ve kültürel özgürlük vaat ediyorlar.
Demokrasi ve özgürlük ABD’nin kullandığı en önemli enstrümandır. Irak’a özgürlük, Suriye’ye demokrasi getirmek için müdahale edildiğini bu bağlamda hatırlayalım.
ABD’deki demokrasiyi yayma söylemleri ABD’nin ulusal güvenlik stratejisinin bir parçasıdır. Demokrasiye bağlılıktan kast edilen özü itibarıyla ABD’ye bağlılıktır. ABD yetkilileri “özgürlüğün galip geleceğini” söylediklerinde gerçekte Amerika’nın galip geleceğini söz etmiş olmaktadırlar.
Demokrasi bir dayatma sorunu değil sosyolojik bir merhale ve kültürlerle ilgili sorunudur. Türkiye’nin demokrasi ve özgürlüklerle ilgili konularda kullanıma elverişli yerlilerden ve Türkiye düşmanlarından alacağı bir ders yoktur!