16 Mart 2021 Salı
Günümüzde Din Problemi ve Yüksek Din Kurumu Üzerine
CUMHUR İTTİFAKININ ADAYI KİM
El Kesesinden Ağalık
Yugoslavya Kazanı Yine Kaynatılıyor
Herkes için ‘Dersim’ Dersi
Prof. Dr. Celalettin Yavuz'un Son Kitabı "Yok" Satıyor!
Güzel Soru
Rusya Ukrayna Savaşı'nı 18 Yıl Önceden Gören Dr. Aslan Yaman: "30 Eylül Ukrayna Seçimlerinin Ardından"
İSRAİL DOĞALGAZI KKTC’DEN Mİ GEÇECEK?
Derdiniz Andımız mı? Türklük mü?
Cehaletin "kör kazma" şehveti
VÜSAL ALLAHVERDİYEV anısına
Yalnızca Sitem
Hocalı Soykırımı
Su Akar Yatağını Bulur!..
Balkanlar'da ve Karadeniz'de Varız, Ya Kırım'da?
Ahvalimiz
Siyasette Ahlaki Çöküş
BEN DEVLETİM !
Öfke
Görünmeyen Gündem
Yunanistan’la sorunları askeri karşılıkla çözebiliriz
Karar sizin
AB; Kendi çiftçidine çok, bizim çiftçimize az destek
İYİ Parti’de Seçime Kürsü Damga Vurdu!
Bozkurt'un Zaferi
Gelecek hafta demokratikleşme paketi açıklanacak
Tarihin Kalbi Ermenek’te Attı
3 Mayıs’ın 78. Yıldönümünde Türk Milliyetçilerine Çağrı
Sen Uyurken, Vatanın İşgal Edildi!
Doğu Türkistan, Güney Türkistan, Güney Azerbaycan Derken Türkistan Coğrafyasının Temel Meselelerine Genel Bir Bakış
YAŞAMIMIZDAN BİR PARÇA; KARAHİNDİBA
Kadınlar gününde Banu Çiçekler
Gençler Türkiye’yi Terk Etmek İstiyor
Kripto Para Meselesi
ABDÜLHAMİT...
Uygurlar Terörist değildir!
Kerkük Kerbelâ Olmasın!
Kuşumuz, Can Dostumuz!.. (gitti)
Açlık, Obezite ve Gıda İsrafı
Taşkent’teydim
İşleri Gerginlik
25 Kasım, 104 yıl önce...
İnsan Haklarında Küresel Kıskaç!
Yeni oyun anayasa
ZAFER’İN ZİHİNSEL VE MATEMATİKSEL ÇÖZÜMLEMESİ uçurumdan önceki son çıkış
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE
İlim ve Teknolojinin Tılsımı
Nereden Nereye
Faşistliğin İtibarını Yükseltenler
Tebrikler Ordumuzun Kurmay Aklına
Sevdiğim...
Şiddet Sadece Dayak Değildir!
Eğitimde Başarı, ‘İnsanı Bilmekle’ Başlar…
İki Kongre ve Bir Muaviye
Gitti FETÖ, Geldi Menzil
İçimizdeki Yunanlar ve Pontusçular!..
Genel Başkan insan harcamaz, insanları kazanır
EREĞLİ’DE 1 MAYIS
Oligarşi, Demokrasi, Hukuk Devleti
Büyük Türk Şairi Şehriyâr
Milli Muhalefetin Doğum Sancıları – 1 – (Siyasi Çerçeve – Temel Mücadele)
Çığlığım Türk Milletinedir! Çığlığım İmanlı Olanlaradır!
KÜRESEL SÜRTÜKLER
Orman Yangınları Sonrası
Devrimci Türklere İhtiyaç Var!
Doktorlar gitsin, sığınmacılar kalsın!
İnce Tuzaklar
Kazan Tatarlarına Vurulan Son Darbe…
Buhran Dönemi
Rüzgâr İster Seni
FETÖ Başkanlık Federasyon - VII
Adam..
Bir Zamanlar Kıbrıs
Yer Üstündeki Madenler!
Sarıkamış Harekâtı ve Enver Paşa
ZAMMINIZI SEVSİNLER!
Umuyorum ve Düşünüyorum
Bayrak kirizi Türkmen Aşiretler Meclisinde ele alındı
Milliyetçiliğimizin Kaynakları-81
Bülent Ersoy’un Başörtüsünden Fırfırlı Masa Örtüsüne Ülke Gündemi
Karaburun
Ülkücü'yü yaşatacağız ki; Türk Milleti yaşasın...
ŞARK MESELESİ (TÜRKLER MOĞOLİSTAN’A)
19 MAYIS 1919=19 MAYIS 2022 ŞARTLARI
Ülkü Yolunda Bir Ömür…. Lokman Abbasoğlu Anlatıyor…
Demiş ki birisi “insan ırkını kendi seçmez. Türk doğmayan bir çocuk neden her sabah varlığını Türk varlığına armağan etmeye yemin etsin?”
Şimdi bunu izah etmem için oturup baştan andımızda kastedilenin ne olduğunu, neden o yaşta okutulduğunu, Anayasamızdaki Türk milleti tanımının içeriğini, gerçek ırkçılığın aslında ne olduğunu vb; gerek sosyolojik gerek psikolojik gerek hukuki bir sürü hem teferruatlı hem de aslında benim haddimi aşan meseleye girmemiz gerekecek. Üstelik de bir sonuca varamayacağız.
O halde ben bir soru sorayım;
Denilen gibi olsun, ırkı seçme şansımız olmasın. Eee kardeşim dinimizi seçme şansımız ve irademiz var ama ondaki seçme hakkımıza hiç saygı gösterilmiyor. Biri az buçuk sesini çıkaracak olsun, neredeyse linç ediliyor!
Meseleyi “kurumsallaştırıp” sadece toplumsal ya da kültürel olmaktan da çıkardılar üstelik. Her köşe başına imam hatip lisesi açtılar. Hatta bunu imam hatip ortaokulu seviyesine çektiler. Tüm önemli kurumlara imam hatipli atadılar.
Yetmedi!
Çesitli düzenlemeler ile çocukları bu okullara gitmeye mecbur bıraktılar. Bunlar da andımızı okuyan çocuklar ile aynı yaştalar.
Varlıklarını yine birşeylere armağan etmeye yöneltiliyorlar!
Mesele insan haklarına saygı ise, bundan âlâ saygısızlık var mı?
Sanırsınız insana çok saygı gösteren bir yönetimimiz var!
Her şeyimiz tamam sanki!
Ne kadının giydiği kıyafete, ne insanların inançlarına, ne inanmayışlarına, ne cinsel tercihlerine, ne siyasi tercihlerine, ne düşüncelerine, ne medeni hallerine saygı yok. Ama ırklarına var öyle mi?
Askerlerin omuzlarına taktıkları Göktürkçe Türk yazan armaları yasakladıkları dün gibi aklımda!
Valinin makam aracı geçerken bozkurt çekmiş diye gözaltına alınan kişi dün gibi aklımda!
Bu insan hakları, hümanizm, eşitlik falan değil. Bunların sıkıntısı Türklük ile…
Ayaklar altına almaya teşebbüs ettikleri milliyetçilik, hain darbe girişiminin başarısız olmasını sağlayan yegane unsurdur.
Tankların önüne siper olan her vatandaşın elinde TÜRK BAYRAĞI vardı. Ama utanmadan o bayrağın adını bile tartıştılar!
Sonra bunu fark ettiler ve o tarihten sonra biraz daha milliyetçi politikalara yöneldiler. Bu fikrin siyasi temsili olan bir partiyi aldılar. Onu da yanlış anladılar gerçi. Başına “yerli ve milli” sloganını koyup olmayan ürünü pazarladılar! Aslında milliliği pazarlama aracı olarak kulandılar. Öyle ya, milliliğın “getirisi” yüksek(!) E milli ve yerli diye üretmediği aracı pazarlayan kafanın andımızla derdi ne?
Öyleyse bu sıralar bu gibi kararlar öylesine değil.
Bunlar birer ön hazırlık. Andımızın kaldırılması meselesi açılım sürecinin bir politikası idi. Şimdi yeni bir süreç de başlatamıyor. Ama oranın oylarını da gözden çıkaramıyor. Ne şiş yansın ne kebap!
Ağızlarına bir parmak bal çalıyor!
“HDP kapatılsın mı?” konuşuluyor.
Tabii ki kapatılmayacak. HDP kapatıldıktan sonra o seçmenin oy dağılımı hesap edilmemiş midir? Elbette etmişlerdir.
HDP’nin oylarının yüksek olduğu bölgelerde ikinci parti daima bunlar olmuşlardı. (Açılım saçmalığı çarpan etkisi yapmıştı) Ya da birinci bunlar ikinci HDP.
Ancak sonrasında bölge seçmeni de AKP’den uzaklaştı.
HDP’nin yarış dışı kalması durumunda seçmeninin oy potansiyelinin büyük çoğunluğu, kısmi yakınlıkları olan CHP’ye gidecektir.
Hiç CHP’ye böyle bir armağan verirler mi?
Fakat daima söylüyorum, bu hükümetin en başarılı olduğu konu, önce krizler yaratıp sonra bunları pazarlama fırsatlarına çevirmek.
HDP meselesini “bakın istesem kapatırım ama kapatmıyorum” kozuna çevirir, andımızı da kaldırdım der, yine oradan oy koparmaya bakar.
Seçim yaklaşınca da Selo’yu salar!
Zira beşer hep en son olanı hatırlayacaktır.
Durun daha bitmedi.
Seçim yaklaşınca durup dururken Atatürk büstüne saldıranlar izleyeceğiz TV’lerde!
Bu yöntem de siyasal İslamcılara çakılan sinyal!
Bir daha İstiklal Marşı’nın bestesi tartışılır. Ama sadece tartışılıŕ!
Dedim ya ne şiş yansın ne kebap.
Ne milliyetçileri karşısına almayı göze alır, ne hainlerin oyundan vazgeçer.
Konuyu açar, ortalığı karıştırır, ama tarafı olmaz!
Temcit pilavı olmadan olur mu?
Bir daha başörtüsünü tartışmaya açar!
Aylardır mağdur ettiği esnafa, seçim arefesi bir ekonomi paketi hazırlar, ceplerine üç beş kuruşu koyar. Alır onların da gönlünü.
Diğerleri topuk patlattığı ile kalır.
Yine diyorum.
Beşer, son yaşadığını hatırlar.
En son çıkar biraz ABD’ye diklenir. Biraz Macron’a kafa tutar. Hele bir de Yunanistan’a “eyyyyyy” çekti mi tadından yenmez!
Iphoneler bıçaklar, S400’ler kırarız!
Alayını boykot ederiz!
Ne ekonomi kalır aklımızda ne andımız…
Sosyolojiyi o kadar iyi çözmüşler ki, aşil topuğumuzdan vuruyorlar hep bizi.
E zaten bir de işin teknik kısımları var hani oy sayımında falan…
Son tahlilde Bilge(!) “Erken seçimi” dillendirir. “Anadolu Ajansı” YSK’dan önce sonuç açıklar. Bir bakmışız ki daha sandıklar açılmadan kaybetmişiz…
Sadece seçim kaybetsek neyse de, arada olan milli değerlerimize, Türklüğümüze oluyor…
(Bir küçük not:
Z kuşağından da ideolojik açıdan çok umutlanmasın kimse.
Bu apayrı bir konu.
Lafı çok uzatmamak gerek.)
CHP Grup Başkanvekili Altay, Ümit Özdağ’ın İYİ Parti’den ihracına ilişkin kararını “İYİ Parti içine atılmış bir fitne, fesat, nifak tohumudur” şeklinde yorumlamış.
Sayın Altay Sizi rahatsız eden nedir? Ya da sizi neden ilgilendiriyor? Gözünüzdeki çöpü temizleyin önce. Bakın ben size, bir nifak tohumu ismi vereyim, Canan Kaftancıoğlu mesela!
Kaftancıoğlu demişken, CHP İstanbul İl başkanı olur hanımefendi malum. Bakınız Atatürk dahi diyemeyen, bölücü zihniyetteki bu hanımefendiye, CHP katiyen müdahale etmiyor. Neden? Çünkü parti içinde demokratikler (güya)!
Gelelim bu tarafa, Ümit Özdağ’ın ihracına imza vermeyip mahkeme sonucunu bekleyeceğini açıklayan İYİ Parti Muğla İl Başkanı İncilay hanım görevden alındı! Hadi CHP, bu konuyla ilgili de fikrinizi alalım. Hadi demokrasi anlayışınızı görelim! İki il başkanı hanimefendiye yapılan muamele arasındaki farkı siz karşılaştırın.
Bir de bu iki taraf Anayasal çalışmalar falan yapacaklarmış. Her yerde söylüyorlar ya hani! Demokrasiye bakın! “Bu Demokrasi” anlayışı ile mi? Bu “Hukuk “bilgisiyle mi? Aman Allah muhafaza!
Neyse, asıl aklıma takılan başka hususlar var. Muhatabı O olduğu için, Sayın Poyraz’a sormak lazım;
1. Mahkemenin verdiği karar hukuken doğru mudur? Bir hukukçu olarak cevap versin siyasetçi olarak değil. Ayrıca altını çizmek gerek, karar zamanını değil kararın kendini soruyoruz! Siyasi Partiler Kanunu’na aykırı mı? Karar yanlış diyebilir mi?
2. Bir ay değil de, mahkeme bir sene sürse başka karar mı çıkacaktı? İhraç bozulmayacak mıydı? Sonuç değişecek miydi?
3. Bakın bazı partili yargıya taraflı karar verdi dedi. Peki, yargı yarın öbür gün, o çok sevdiğiniz İstanbul İl Başkanı lehine bir kadar verirse, yargının kararına itibar edecek misiniz? Öyle bir durumda “adalet yerini buldu” açıklamalarınız şimdiden görüyorum. Peki ,bugün ki taraflı yargı imalarınız, yarın sizi zan altında bırakmış olmaz mı? Üstelik de bahsetiğim dava FETÖ’cülük davası. Yarın öbür gün FETÖ’cülük gibi bir konuda, bir il başkanını “taraflı bir yargının” aklaması olasılığı sizin adınıza korkunç olmaz mı?
4. Hadi tam aksini düşünelim, ya mahkeme aleyhte karar verirse? Yargının taraflı olduğu iddilarından yola çıkarsak, aleyhte kararın, yani FETÖ’cü olduğuna dair verilen kararın yanlış olması ihtimali bile şaibeye düşmez mi? Yani daha net yazayım; Sizin mantığınızla, Mahkeme taraflı olduğu için FETÖ’cü olsa bile “FETÖ’cü değil” kararı alırsa karara itibarınız olacak mı? Çünkü taraf tutuyor ya! O halde mahkemenin lehte karar vermesi daha kötü olur sanki… Kararlara itibar ya da itirazınızı, kararın işinize gelip gelmediği mi belirliyor?
Yargının bağımsız olmadığı konusunda evvelki başka tecrübelerden istifade ediyorsunuz. Haklı taraflarınız var. Ama bu konuda değil kusura bakmayın. Sapla samanı ayırmanız lazım. Hukuk işinize geldiği zaman, işinize geldiği gibi işlemez.
Ya hu, ülkenin milli güvenliğini tehdit eden konularla ilgili, tartışılacak onca hukuki konu var, yargı kararı var, bunlarla ilgili kafa patlatın azıcık. Gerçi hukuki donanımınızdan anladığım kadarıyla, böyle önemli konuları değerlendirmek için yetkinliğiniz de tartışmaya açık.
Bir hukukçu, bir parti genel sekreteri, ya da partide konuyla ilgili bilgi sahibi herhangi biri, parti tüzüğünü okumadığından usule ve şekle aykırı karar alıp ihraç becerememiş, siyasi partiler kanununu da mı okumamış? Hadi sayın Poyraz okumamış, yok muymuş uyaracak başka hukukçu?
Mahkemenin sonucundan şüphesi olan varsa, sorgulanması gereken sayın Poyraz’dır. Zira tüzüğü bildiği halde ihracı bu şekilde yaptırmışsa kötü. Bu, ihraç kararının bozulacağını bile bile böyle yapmış demektir. Öyle ya hukukçuymuş! Bilmediğinden yaptıysa daha kötü, demek oluyor ki kötü bir hukukçuymuş.
Daha da kötüsü, ihracın iptalinden sonraki beyanları. Ya hu, hukukla alakası olmayan bile öğrendi bu vesileyle siyasi partiler kanununu. Ama beyefendi başka şeyler anlatıyor. Bu da demek oluyor ki hukukçuluğunu geliştirmeye de niyeti yok, ya da bile bile tabanı kandırıyor. Liyakatsiz görevlendirmelerin sonucu işte!
İYİ Parti’li dostlara soruyorum, belki de düşman içeridedir ne dersiniz?