Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in son açıklamaları bir savaş ilanı olarak değerlendirilebilir.
Birincisi, Cumhurbaşkanının açıklamasından müzakerelerin temeli olmadığı ve müzakerelere devam etme olasılığının işgal olgusunu ortadan kaldırmayacağı herkes için zaten açık.
İkinci olarak, Ermenistan’ın sınırdaki provokasyonları, bir sonraki insansız hava aracının Azerbaycan üzerinden düşürülmesinin de bunun göstergisi gibi devam ediyor.
Üçüncüsü, Ermenistan hükümetinin işgal altındaki bölgelere göçünün hızlanması ve Dağlık Karabağ’a yerleşen PKK teröristlerine ilişkin artan sayıda rapor da gerilimi artırıyor.
Taraflar bir sonraki çatışmaya hazırlanıyor. Ermenistan mümkün olduğu kadar paralı askerler topluyor, Rusya’dan silah ve askeri teçhizat topluyor, Azerbaycan da Türkiye ile şu ya da bu şekilde Temmuz ayında başlayan askeri tatbikatlara devam ediyor, ayrıca yedek askerlerin zorunlu askerliği başladı.
Asıl soru askeri bir çatışma olasılığıdır: Rusya nasıl tepki verecek?
Son dört yılda Azerbaycan ile Ermenistan arasında dört gün süren iki çatışma çıktı. Moskova her defasında müdahale etti ve tarafları ateşkese uymaya çağırdı. Ateşkesin bu şekilde sürdürülmesi Ermenistan’ın çıkarına hizmet etmektedir. Ermenistan işgal ettiği topraklarda yerleşim politikasını genişletti, inşaat çalışmaları yürütüyor, işletmeler kuruyor ve hatta ayrılıkçı “parlamento”yu işkal altındaki Şuşa’ya taşıyacağını ilan etti. Minsk Grubu eşbaşkanları ve uluslararası kuruluşlar bu provokasyonlara sessiz kalıyor. Ancak, tüm bu yasadışılıklar büyük güçlerin ve uluslararası örgütlerin istemediği savaş olasılığını artırıyor.
Bu arada, Ermenistan’ın ikinci Cumhurbaşkanı Robert Koçaryan’ın Erivan’da siyasi uzmanlarla yaptığı görüşmede dile getirdiği görüşler kayda değer.
Kocharyan, kitabında bir zamanlar yazdığı bir görüşü tekrarladı: “Ermenistan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanları, 2001 yılında Amerika’da anlaşmazlığın çözümü için bir anlaşma imzalamaya yaklaştılar”. Kocharyan’ın bunu neden söylediği belli değil. Çünkü Azerbaycan’da hiçbir hükümet Dağlık Karabağ’ın “bağımsızlığının” önünü açacak bir anlaşma imzalamayacaktır.
Ancak Robert Koçaryan’ın şuanki Başbakan Nicole Pashinya’nın Karabağ politikası ile ilgili açıklamaları doğrudur. Örneğin Koçaryan, Türkiye’nin 10 veya 15 yıl önce bir devlet olmadığına inanıyor, Türkiye`nın şimdi Güney Kafkasya’da Irak, Suriye veya Libya’da olduğu kadar aktif olmak istiyor. Kocharyan’a göre Paşinyan, Ermenistan için bu artan riski anlamıyor. Koçaryan’a göre Türkiye’yi Güney Kafkasya’da tutabilecek tek güç Rusya’dır. Bu nedenle Kocharyan, Paşinyan ve ekibinin Rusya’dan uzaklaşmasını yanlış görüyor. Kocharyan’ın mantığına göre, Ermenistan’ı yalnızca Rusya’ya bağımlı olmak tüm tehlikelerden kurtarabilir ve Ermenistan’ın vasallık politikasından sapması tehlikelidir.
Robert Koçaryan Pashniya’nın “Karabağ Ermenistan’dır. Nokta” ifadesinin yanlış olduğunu yineledi. Koçaryan, “Karabağ Ermenistan ise, Paşinyan`ın çağrısına uygun olarak Bakü, Karabağ Ermenileri ile resmi Bakü nasıl müzakere etmelidir? ” Pashinyan`ın bu saçmalığını biz de vurguluyoruz.
Robert Koçaryan’ın Ermenistan için Dağlık Karabağ çevresindeki bölgeleri işgal etmenin neden önemli olduğu konusundaki görüşleri de dikkate değer: “Azerbaycan’a Dağlık Karabağ çevresindeki bölgeleri geri verirsek, karmaşık dağlık araziyi hesaba katarak temas hattı bize daha yakın olacaktır. 4 kez öğütmemiz gerekecek. Dolayısıyla Dağlık Karabağ çevresindeki bölgeleri güçlü garantiler olmadan boşaltamayız ve bugünün dünyasında kimse bize böyle bir garanti vermeyecektir”.
Nitekim Robert Koçaryan’ın son açıklamaları, Azerbaycan’ın Türkiye ile askeri ittifakı güçlendirmek, işgalci üzerindeki askeri baskıyı artırmak ve eski Ermeni cumhurbaşkanının sözleriyle temas hattını daraltmak ve muhalefetin askeri ihtiyacını 3-4 kat artırmak için doğru yolda ilerlediğini gösteriyor. Ermenistanın bu büyümeyi hangi kaynakların sağlayacağı belli değil.
Mevcut koşullarda Azerbaycan’ın önündeki tek engel Rusya’dır. Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nın sözlerine atıfta bulunarak, meseleye nihai çözüm için hazırlanıyorsak, hedefe yaklaşmak için Rusya’nın ötesine geçmeliyiz.
“Atlas” Araştırma Merkezi