Atatürk ve Laiklik Alerjisinin Köklü Tarihi

Atatürk ve Laiklik Alerjisinin Köklü Tarihi

HDP’nin Kürt ve Ermeni ırkçılığı üzerine kurulu politikası, AKP’nin ılımlı İslam adı altında “tüm milliyetçilikleri ayaklar altına alma” sevdası, CHP’nin Dersim isyanını katliam sayan açıklamaları ile kurucusuna ihanet vesikası, İYİ Parti’nin Kürt politikası tutkunu gizli siyaseti…

Nereden geliyor bu laiklik ve Atatürk alerjisi?

Ne kadar kör olursa olsun hiçbir inanç ve amaç köksüz değildir.

Tarihsel derinliğini bilmeden günü yorumlamak da kökleri olmayan çiçeğe su vermek kadar beyhudedir.

İlk tasavvuf hareketi Yesevilik, Bektaşilik ve Nakşibendilik olarak iki kola ayrıldı.

Nakşibendilik zamanla Türklüğünü unutup Hint-İran etkisini girmiş olmakla birlikte Osmanlı İmparatorluğu’nda Bektaşiliğin kan kaybetmesiyle yükselişe geçmiştir.

Tam bir Nakşibendi olarak yetiştirilen Süleymaniyeli Halil_i Bağdadi (Halil el-Bağdadi) ise gücünü bu dönemden almış ve Nakşibenliğin Halid-i kolunu oluşturmuştur.

Halil-i Bağdadi ilk olarak Kuzey Irak’taki Barzan bölgesine geçmiş ve orada ilk halifeliği Abdusselam Barzan’a vermiştir.

Ardından Abdusselam Barzan’ı da yanına alarak Şemdinli’ye gelen Bağdadi, burada Şemdinli’nin nüfuzlu ailelerinden birini, Seyit Taha‘yı halife ilan etmiş ve Halid_i tarikatinin Anadolu kolunu oluşturmuştur.

Peki, Bağdadi neden Barzan-Şemdinli hattını önemsedi?

Şemdinli, Sümer, Hitit, Asur, Med, Persler gibi birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve Babil döneminde Kudüs’ün yakılması sonrası Yahudilerin sürgün edildikleri bölgedir.

Şah ile Sultan’ı ayıran sınır hattı, Türkiye-Irak ve İran sınırları buluşma noktasıydı.

Barzan ise Musul-Kerkük hattını Anadolu’ya bağlayan noktaydı. Yahudi Haham Sallum Barzani adı ve bu bölgenin Bektaşiliğin kırıldığı nokta olması önemini açıklamaktadır.

Bölge, bugün Ortadoğu’ya yönelen güçlerin kırılma noktası olarak gördükleri bir harekat alanıdır.

Ne kadar kör olursa olsun her inanç ve olayın bir tarihsel kökü olduğunu belirtmiştik.

Anadolu’nun Halid-i kolunun halifesi Seyit Taha öldüğünde yerine oğlu Ubeydullah geçti. O Ubeydullah ki, tarihte Kürt milliyetçiliği adı altında ilk isyan olarak bilinen Şeyh Sait isyanından önce tarihte ilk İslamcı Kürt isyanını çıkaran kişidir (1880).

O Ubeydullah ki, 93 Harbi’nde Ruslara karşı savaşsın diye Osmanlı İmparatorluğu’nun kendisine teslim ettiği 20 bin tüfeğin bir kısmını İran’a satmıştır.

O Ubeydullah ki halifesi olduğu Halid-i kolunun İstanbul’da en bilinen tekkelerinden Gümüşhanevi Tekkesi’nden Turgut Özal, Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül gibi cumhurbaşkanları ve başbakanlar geçmiş, birçok bürokrat ve bakan rahle-i tedrisatına girmiştir.

Nakşibendiliğin Halid-i kolunun Kuzey Irak’taki halifesi Abdusselam’a gelince, o da Mesud Barzani’nin dedesidir.

İşte bu sebeple ne kadar kör olsa her inanç ve amacın tarihsel bir derinliği vardır diyoruz.

1930’da Ağrı’da Ermeni İttifakı isyan çıkarır. İsyanda Türk generalin savunması ile zor durumda kalan Ermeniler, Kuzey Irak’taki Barzan aşiretinden yardım isterler. 500 peşmerge ile desteğe gelen ve Dağlıca’da bir tabura saldıran isim ise hiç yabancı değildir. Molla Mustafa Barzani!

Aynı soyun devamı Mesud Barzani ise 2009’da Dağlıca Jandarma Karakol baskını ile 12 askerimizi şehit eden ‘Rubar Çele’ kendisine sığındığında onu korumuştu. (1)

1931 yılında Molla Mustafa Barzani’nin aşireti ve Ermeni Taşnaksutyun bir ittifak senedi imzalar.

Buna göre,

  • Her iki taraf bir Kürdistan ve bir birleşik Ermenistan kurulma hakkını karşılıklı tanıyacak ve bunun için birbirlerine her türlü imkan dahilinde yardıma koşacaktır.
  • İki taraf da hangi toprakların Ermenistan’a hangilerinin Kürdistan’a ait olduğuna bakmaksızın düşmana (burada düşman Türklük ve Turancılık) karşı savaşacaktır.
  • Bu anlaşma sahibi taraflar arasında düşman Turani-Türk öğesine karşı savunma ve saldırıya uğrayan olursa diğeri yardıma gelecektir.
  • Taşnaksutyun Partisi sahip olduğu organlar aracılığıyla Avrupa ve ABD kamuoyu ve politik çevrelerinde Kürt sorununun lehinde propaganda yapmaya ve aynı zamanda her türlü Türk-Turani propagandaya karşı mücadeleye söz verir.
  • Kürt Ulusal Cephesi Hoybun ve Taşnaksutyun Partisi, Türkiye ile savaş içinde olduklarını kabul ederler.
  • Avrupa ve ABD, Taşnaksutyun Partisi ve Kürt Ulusal Cephesi Hoybun’a Kürt Sorunu ile direkt ilgisi olan tüm halkların Kürt davasında desteğini sağlamak için yardım edecek. (1)

Ermeniler ve Kürtlerin Türk düşmanlığı aşkıyla başlayan evlilikleri işte bu sözleşmededir.

Peki ABD ve Avrupa neden destek veriyor?

Çünkü tarih boyunca Avrupa ülkeleri Ortadoğu’daki kaynakları erişmek için bu bölgeyi karıştırarak zayıf tuttu.

ABD ise İsrailoğulları’nın kendilerine vaad edildiğini iddia ettikleri topraklarda hüküm sürmesi için özellikle Mısır ve Irak gibi ülkelerin idare ve iradelerini kaybetmesini amaç edindi.

Dolayısıyla Cumhuriyet’in ilanı ve Türkiye’nin laik bir devlet haline gelmesi İslam’ın alet edildiği kaos politikasının önünde engel teşkil etti.

Atatürk hem iç hem de dış politikada tehlike gördüğü tarikat ve cemaatler hususunda bu yüzden sert bir çizgi çekmişti.

Atatürk’ün yüksek dehası ve ilkeleri ile baş edemeyen ABD, içerde zayıf halkaları bulup emellerini bu kişiler üzerinden yeniden yeşertti.

Öyle ki 90’lı yıllarda CIA Ortadoğu Masası eski Şefi Graham Fuller,

“Atatürk’ün düşünceleri çağı için son derece güçlü düşüncelerdi. Ama artık Türkiye ulusal kimliğini, yörüngesini, dünyadaki rolünü hatta İslam’ın günlük yaşamdaki yerini yeniden düşünmelidir.

Türkiye, demokrasi ile İslam’ın bir arada yaşayabileceği modern bir formül bulsa İran ve Arap dünyasına olağanüstü büyük bir entelektüel öncülük yapmış olur. İslam Dünyası için geleceğin modeli olur.” (2)

2000 yılında İstanbul’da Said_i Nursi (Kürdi) konferansına katılan Fuller, aynı yıl yayınlanan makalesinde, Kemalizmin öldüğünü söylüyor, şu ifadelere yer veriyordu;

“Türkiye, Balkanlar, Ortadoğu ve Müslüman dünyasında en başarılı ülkelerden birisi olmasına rağmen, hala Avrupa Birliği’ne tam üyelik kriterlerini yerine getirmekte ciddi problemlerle karşı karşıyadır. Bu problemlerin özünde kemikleşmiş Kemalizm yatmaktadır. Kemalizm’in 6 ilkesi arasında yer alan devletçilik, bugün geniş anlamıyla ülkenin gelişiminin önündeki en büyük engeli teşkil etmektedir.”

….

“Eskide seçkin bir grubun, “Kemalizm” olarak adlandırdığı devletin doktrinleri, artık sorunu çözmek için yeterli olmadığı gibi Türkiye’ye yüksek bir maliyete neden oluyor.”. (3)

Medeniyetler Çatışması kitabının yazarı Hungtinton ise ,

“Türkiye, İslam’ın lideri olmalıdır. Demokrasinin mutlaka laikliğe dayanması gerekmez.” diyordu. (4)

AKP ve Barzani’nin yüzük kardeşliği Nakşibendiliğin Halid-i koluna dayanıyor, yine AKP ve HDP’nin gizli amaç birliği Türk-Turani fikir alerjisinden kaynaklanıyor.

Burada anlaşılamayan Atatürk’ün kurduğu partinin yöneticilerinin “Dersim ile hesaplaştık”, “Dersim katliamını unutturmayacağız.” gibi talihsiz açıklamaları, Türk milliyetçiliği şiarıyla yola çıkan İYİ Parti’nin gerçek Atatürkçüleri akıl hastası ilan edip Leyla Zana fanı vekillere itibar kazandırması çabasıdır.

 

 

KAYNAK:

[1] Cemaat ve Barzani, Yıl: 2013,Yazar: Erdal Sarızeybek, Sarı Zeybek Yayınları

[2] Toplumsal Tarih Dergisi, Yıl: Kasım 1998, Sayı: 59, Yazar: Rohat Alakom, s. 58-61, Başlık: Hoybun Cemiyeti Üzerine Notlar; Taşnak-Hoybun, Editör Yavuz Selim, s. 81-84. İleri Yayınları, 2005.

[3]Cumhuriyet Gazetesi, Yıl: Şubat 2000

[4] arşiv.ntv.com.tr, Yıl: Eylül 2000

[5] Kayıp Sicil, Yıl:Ekim 2016,Basım:2, Yazar: Soner Yalçın,s.117

 

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!