Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Sinan OGAN’ın Cumhurbaşkanı Yardımcısı Adayı Sevda ÖZBEK, 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramını basın açıklaması yayınlayarak kutladı.
Hayata dair ne varsa emek üzerine inşa edilmiştir, emeğin, emekçinin, alın terinin hak ettiği değeri görebilmesi temennisi ile işçi kardeşlerimin dayanışma ve yardımlaşmasının günü olan 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramlarını tebrik ediyorum diyerek sözlerine devam eden ÖZBEK;
“Her yıl İşçi bayramı kutlanıyor ama maalesef işçi ve emekçi hakları konusunda yaşanan sorunlar bir türlü bitmek bilmiyor.
21 yıldır, üretimin ve emeğin değil, rantın tercih edildiği, işçilerin ve emekçilerin değil, bankaların ve rantiyecilerin payının arttığı bir ülke manzarası ile karşı karşıyayız.
Sadece payları değil hakları da gerileyen emekçiler açısından ülkemiz, dünyanın en kötü 10 ülkesinden birisi haline geldi. Taşeron sisteminin altın çağını yaşadığı özel sektördeki işçilerin yüzde 94’ünün sendikası yok” dedi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının iş kollarındaki işçi ve sendikaların kamu işçilerini de içine alan üye sayılarına ilişkin, Ocak 2022 istatistiğine göre, Türkiye’de 15 milyon 294 bin 362 işçiden 2 milyon 189 bin 645’i sendika üyesi. Bu rakamlara göre işçilerde sendikalaşma oranı yüzde 14,32 düzeyinde. İşçi emeğinin karşılığını alamamaktadır, işçi geliri asgari geçim düzeyinin çok altında kalmaktadır diyen ÖZBEK, sözlerine şöyle devam etti;
Asgari insanca çalışma koşullarının ısrarla temin edilmediği, üretilenin hakça paylaşılmadığı ve servetin adilce dağıtılmadığı bir düzende sosyal adalet süslü bir slogandan ibaret kalacaktır.
Bir ülkede sosyal adalet yoksa orada ulusun da, özgürlüğün de anlamı kalmamıştır.
Sosyal adalet ulusun da özgürlüğün de çimentosudur. Emeksiz ve üretimsiz sosyal adalet olmayacağı gibi, sınırsız kâr ve kişisel ihtirasların dizginlenemediği koşullarda da sosyal adalet olmaz.
Bu itibarla;
Sosyal adaletin tesisi öncelikleri belirlemekten geçiyor. Önce ülkede işsizliği bitirecek projeler üretmeliyiz. İşçileri, çalışanları, elleri nasırlı mavi yakaları, sırtı kamburlaşan beyaz yakaları, toprağa girmeden toprağı sürmek isteyen çiftçiyi, mahalle kültürünün yılmaz bekçisi küçük esnafı, günden güne eriyen orta direği savunmak ve haklarını almak durumundayız.
Emekli olduğu halde hala iki üç farklı işte çalışmak zorunda bırakılanların, ailesine onurlu bir hayat standardı vermek ve çocuklarına emeğinin meyvesini bırakmak için çırpınanların hakkını gözetmeli, Ülkemizde adalet ve liyakati yeniden tesis etmeliyiz.
Ülkemizdeki değerli emekçilerimizin emeği ve alın teri olmadan ülkemizin kalkınması mümkün değildir.
Alt üst edilen iş gücü piyasasındaki dengesizlikleri ortadan kaldırmalı, Türk işçisinin, emekçisinin işyerlerini yabancı ucuz işçilere, Türk sermayesini de yırtıcı yabancı sermaye gruplarının baskısına karşı korumalıyız.
Toplu Sözleşmede problem yaratan, işçinin hak kaybına sebep olan işçi sendikalarının yetki problemi mutlaka çözülerek, işçilerimizin sistemden kaynaklı mağduriyetleri giderilmelidir.
Sendikalaşmanın önündeki tüm engeller ortadan kaldırılarak, özel/kamu ayrımı olmaksızın tüm çalışanların sendikalı olması sağlanmalıdır.
Hem kamuda hem de özelde taşeron sistemine, geçici işçiliğe son verilmelidir.