Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, “Asgari ücret için atılacak imzaların mürekkebi bile kurumadan, zammın bir kısmı çoktan eriyip gidecek” dedi.
Kavlak, Sendikanın Bursa 2 No’lu Şubesinin 2. Olağan Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, hem kendi geleceklerinden hem de Türkiye’nin geleceğinden endişe duyduklarını belirtti.
Kavlak, “İki önemli ve zor süreci birlikte yaşıyoruz. Bu iki çizgiden biri ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal gelişmeler diğeri de şu sıralarda neredeyse tam ortasında bulunduğumuz toplu sözleşme sürecimizdir” dedi.
“Her şey ama her şey kötü gidiyor”
Bugün gelinen noktada ekonomik bir krizin içinde olduğunu dile getiren Kavlak, şöyle devam etti:
”Görünen köy kılavuz istemez derler. Lafı evirip çevirmeden eğip bükmeden durumun adını koyalım. Yaşadığımız bu sürecin adı krizdir. Ekonomik krizdir. Ve eğer bir ülkede ekonomik kriz varsa sosyal yaşamdan siyasete hatta aile yaşamımıza kadar her şeyde, her yerde kriz vardır, sorun vardır. Ne yazık ki ekonominin genelinde işler pek de yolunda gitmiyor. Döviz kurundaki inanılmaz artışlar, günden güne artan enflasyon, bir türlü önü alınamayan hayat pahalılığı, çarşıda, pazarda el yakan fiyatlar, işsizlik, yoksulluk… Her şey ama her şey kötü gidiyor. Halkımız pandemi koşullarının da tetiklediği ekonomik krizin neden olduğu sorunlarla boğuşuyor. Her gün kapanan bir dükkânın, işten atılan emekçilerin, tarladan aldığı ürününü satamayan köylülerin, ay sonunu getiremeyen emeklilerin haberlerini izlemekten hepimizin asabı bozuluyor. Olan biten karşısında şaşkınız. Hepimizin gözü ekranlarda, dövizde meydana gelen değişimi izliyoruz. Artık saat başı yükselen döviz karşısında hem kendi geleceğimizden hem de ülkemizin geleceğinden endişe duyuyoruz.
“İnsanlar geçinemeyecekse, asgari ücrete yüzde 30 zam gelse ne olur, gelmese ne olur”
Her yıl Aralık ayında olduğu gibi işte yine asgari ücret tartışmaları başladı. Her kafadan bir ses çıkıyor. Asgari ücret şu kadar olsun, bu kadar olsun. Yüzde 25 ya da 30 olsun. Yahu bugün içinde bulunduğumuz ekonomik koşullarda bu insanlar yine açlık sınırının altında yaşayacaksa, evine ekmek götüremeyecekse, geçinemeyecekse, asgari ücrete yüzde 30 zam gelse ne olur, gelmese ne olur. Dışa bağımlı olduğumuz enerji ürünlerine, yani elektriğe, doğalgaza, petrole sürekli zam geldiği, temel tüketim maddelerine gelen zamlara insanların yetişemediği koşullarda asgari ücrete yüzde 30 gelse ne olur? Gelmese ne olur? Asgari ücrete yüzde 30 zam gelse ne kadar eder? Bakın ben söyleyeyim. Bizim hesaptan gidelim. Asgari ücretin saatlik ücreti 15.90’dır. Buna yüzde 30 zam gelse 20.67 olur. Yani 4 lira 70 kuruş zam demektir. Peki, bu aylık ne kadar olur? 225 saatle çarparsak brüt 1073 lira eder. Bunun neti de yaklaşık 850 lira eder. Ayrıca bu artış yıllıktır. Bunu unutmayın. Asgari ücret yıllık belirlenir. Yani bu hesabı Türk Metal’in ortalama saatlik ücreti olan 22 lirayı baz alarak yaparsak bizim ortalamamıza göre yüzde 9.1 zam demektir. Hepsi budur, bu kadardır. Bizim üzerinde konuşmayacağımız kadar küçük bir artıştır. Ve ne yazık ki asgari ücret için atılacak imzaların mürekkebi bile kurumadan, alınan zammın bir kısmı çoktan eriyip gidecektir.”
“Biz karışmayalım da kölelik düzenini kurun, öyle mi?”
Kavlak, asıl önemli olanın ülkede asgari ücret alanların sayısının azalması olduğunu belirterek, “Ülkemizde asgari ücret alanların toplam çalışan işçilere oranı en az yüzde 54 düzeyindedir. Buna asgari ücretin biraz üzerindeki ücretleri de eklerseniz bu oran yüzde 70’lere çıkar” dedi.
Bu oranın Avrupa Birliğine üye ülkelerde yüzde 7 ila 10 arasında olduğunu kaydeden Kavlak, şöyle devam etti:
”Yani o ülkelerde çalışanların yüzde 90’ı asgari ücretin üzerinde ücret alıyor. İnsan gibi yaşıyor. Gelin görün ki bizim ülkemizde asgari ücret ortalama ücret olmuş. Sendikasız işyerlerinde genel ücret haline gelmiş. Siz hala az mı, çok mu? Öyle mi, böyle mi? Bunları konuşuyorsunuz. Düşünebiliyor musunuz dostlarım örgütlenmekte olduğumuz bir işyerinde yedi yıldır çalışan bir arkadaşımız yedi yıldır asgari ücret alıyor. Cebine bir kuruş fazla girmemiş. Sendikal düzene karşı olan kendi işyerlerinde sendika bile olmayan birileri de çıkmış ‘TÜRK-İŞ asgari ücrete karışmasın, onların asgari ücretli üyeleri yok’ diyor. Yani ne demek istiyor? ‘Bizim tekerimize çomak sokmayın’ diyor. ‘Dümenimizi bozmayın’ diyor. Biz karışmayalım da kölelik düzenini kurun, öyle mi? Biz karışmayalım da insanları boğaz tokluğuna çalıştırın, öyle mi? Biz karışmayalım da asgari ücreti bölgesel yapın, sektörel yapın, öyle mi? Yok öyle yağma, yok. Asgari ücretle sömürdüğünüz o kardeşlerimizin davası bizim davamızdır. Onların davasını sonuna kadar savunacağız. O tekere çomak sokacağız. O dümeni bozacağız.”
“Yahu insaf edin, insaf”
Konuşmasında işverenlere de seslenen Kavlak, “Sendikasız düzenden yana olan sendika düşmanı birileri bu kötü gidişin sebebi olarak çalışanların ücretlerine yapılan zamları gösteriyor. Birileri ellerini kursağımıza kadar sokmuş, boğazımızdaki hatta midemizdeki ekmeğimizi almaya çalışıyor” dedi.
“Bitti mi? Bitmedi. Sizler de duyuyorsunuz birileri de diyor ki, iyi ki Suriyeliler var. Onlar bizim işçimizden daha düşük ücrete razı oluyorlar, Türkiye ekonomisini ayakta tutuyorlar, diyorlar” diyen Kavlak, şunları kaydetti:
“Bitti mi? Bitmedi. Başka birileri de Türk lirasındaki değer kaybının ve dövizdeki bu artışın Türkiye’de işçiliği ucuzlatacağını bunun da Türkiye’nin birçok sektörde üretim üssü olacağını söylüyor. Bizi Çin ile karşılaştırıp orada asgari ücret 360 dolar bizde 300 dolar Türkiye bunu avantaja çevirebilir diyor. Yatırımlar buraya gelir, ülkemiz kazanır diyorlar.
Yani aslında ne demek istiyor biliyor musunuz? Biz bugüne kadar ucuz işçi cennetiydik artık köle işçi cenneti olacağız demek istiyorlar. Şaka yapmıyorum değerli arkadaşlarım, birileri aynen bunları savunuyor. Birileri bizi köleleştirmek istiyor. Bunlar ne istiyor biliyor musunuz? Bunlar çalışma yaşamında dikensiz gül bahçesi istiyor. Sendikasız bir endüstri ilişkileri düzeni istiyor. İstiyorlar ki işçiler boğaz tokluğuna çalışsın. İstiyorlar ki bir lokma, bir hırkaya razı olsun. İstiyorlar ki ellerine verilen üç kuruşu kabul edip bir de üzerine ‘Allah razı olsun’ desin.Yahu insaf edin, insaf.
“Gün gelir emeğin en yüce değer olduğunu onlara da öğretiriz”
Kırk yıldır ucuz işçi cennetine çevirdiğiniz bu ülkede bu insanları sömürdüğünüz yetmedi mi? Köle gibi çalıştırdığınız yetmedi mi? Onların sırtından kazandığınız yetmedi mi? Alın terlerinden çaldığınız yetmedi mi? Yetmedi mi? Evet, size yetmemiş olabilir. Ama sendikalı oldukları için işten attıklarınızın üç kuruşa köle gibi çalıştırdıklarınızın bir dilim ekmeğe muhtaç ettiklerinizin, iş cinayetlerine kurban ettiklerinizin, ezdiklerinizin, hor gördüklerinizin, canlarına yetti. Vallahi de yetti, billahi de yetti. Onlar için emeğin değeri yok. Emekçinin değeri yok. İnsanın değeri yok. İnsanlığın değeri yok. Ama yağma yok. Yağma yok. Bu ülkede biz varız, biz. Gün gelir emeğin en yüce değer olduğunu onlara da öğretiriz. Vallahi de öğretiriz. Billahi de öğretiriz.”
Kaynak:ajansbizim