Condoleezza Rice, ABD’de Dış İşleri Bakanı olduktan sonra bu görüşlerini önce BOP sonra da Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi olarak ortaya koymuştur.
Tevrat tapu kadastro kitabıdır!
BOP Haritasını çizen Amerikalı Albay Ralph Peter’s 2006 yılında BOP haritasının ABD açısından stratejik önemini ile Türkiye ve bölge için ne anlama geldiğini şöyle ifade etmişti: “Balkanlar ve Himalayalar arasındaki adaletsizliği ile ünlü topraklardaki en göz alıcı haksızlık bağımsız bir Kürt devletinin yokluğudur… Günümüz Irak nüfusundan daha büyük olan bu grup, düşük nüfus tahminini bile göz önünde bulundurduğumuzda Kürtleri dünyanın kendine ait bir devleti olmayan en büyük etnik grubu yapmaktadır… Türkiye’nin doğusundaki beşte birlik bölümü işgal edilmiş bir bölge olarak görülmelidir... Diyarbakır’dan Tebriz’e kadar uzanan bağımsız bir Kürdistan, Bulgaristan ve Japonya arasında en Batı yanlısı devlet olacaktır.”
Amerika’nın stratejik her kurumunda kullanılan Türkiye, İslam, Kürt, Arap ve Ortadoğu kavramlarının arka planında her anlamda bir İsrail’i koruma ve büyütme güdüsü vardır.
Arap Baharı’nın İslam ülkelerinde meydana getirdiği iç çatışmalar, parçalanmalar ve rejim değişikliklerinin tamamı Arap halklarının değil İsrail’in ihtiyaçlarına uygun biçimde gerçekleşmesi tesadüf değildir.
Yahudiler, Tevrat’ı eksen alan bir ideal izleyerek iki bin yıl sonra bulundukları toprakları vatan yapmışlardır. Şimon Peres “Tevrat, bir tapu kadastro kitabı değildir” diyor ise de Netenyahu “Yahudi halkı Kudüs’ü 3 bin yıl önce inşa ediyordu, bugün de inşa ediyor. Kudüs, bizim başkentimiz” demektedir. ABD ise bu bağlamda Kudüs’le birlikte “Golan Tepeleri de İsrail’in tarihi mülküdür” anlamına gelen açıklamalarda bulunmuştur.
Arz-ı mevut bazen “Arap Baharı” bazen de “BOP” kılığında zuhur ediyor. ABD’nin bölgedeki uyguladığı temel strateji arz-ı mevut bağlamında İslam ülkelerini parçalayarak İsrail’e tehdit olmaktan çıkarmak, Arap ülkelerini güçten düşürerek İsrail’i güçlendirmektir. Irak’ın üçe bölünmesine, Libya’nın iç savaşa, Suriye’nin kaosa, Mısır’ın darbeye itilmesinin nedeni budur. İsrail/ABD’nin etkisiyle Suudi Arabistan, Mısır, BAE, Bahreyn’in bugün Türkiye’den çok İsrail’e yakın olmasının nedeni de budur.
HDP: “Arz-ı mevut”un piyonu!
Bölgedeki her İslam ülkesinde İsrail/ABD yanlısı partiler ve siyasetçiler örgütlenmiş durumdadır. Türkiye’de de İsrail/ABD’nin kontrolünde ve hizmetindeki parti HDP’dir.
Bu parti yetkilileri zaman zaman sırtını YPG/PYD’ye dayadığını açıklarlar zaman zaman da güvenlik görevlilerini “buradan defolop gideceksiniz” derler. Bu partiye karşı iktidar Anayasa ve yasalar uygulamaya geçirilmez!
Gelinen aşamada da HDP Eş Genel Başkanı açıkça amaçlarının arz-ı mevut olduğunu açıkladı. YPG’ye sırtını dayamış olanlar YPG’nin arkasındaki güç olan ABD/İsrail sırtlarını dayamışlardır.
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli şunları söylüyor: “Bugün Türkiye'nin en bereketli toprakları burası. Buralar vadedilmiş topraklar. Musa bütün ömrünü bu toprakları arayarak geçirdi. Geldiler bu toprakları da kuruttular.”
Adam Türkler geldi “arz-ı mevut” (İsrail’e vadedilmiş) topraklarını “kuruttu” diyor. Bu sözler Trump’ın bir yandan Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan ettiği, Golan Tepelerinin de İsrail’e ait olduğunu söylediği bir zaman dilimine denk geliyor. Sezai Temelli adlı zat aslında ABD/İsrail’e şu mesajı veriyor; Suriye’nin kuzeyinde YPG’yle işbirliği yapıyorsun onların uzantısı olan bizleri de ihmal etmeyiniz, biz burada sizin beşinci kolunuzuz!
Suç Temelli’de değil böyle bir partiye TBMM’de temsil hakkı verenlerdedir!