Bilindiği gibi Bülent Arınç hakkında MHP, yaptığı konuşmalarla bölücü terör örgütüne cesaret ve moral verirken, TSK’nın moral ve motivasyonunu bozduğu gerekçesiyle gensoru vermişti. Bu gensoru görüşmelerinde bizzat konuşmuş ve şunları söylemiştik: “Sayın Bülent Arınç’ın yaptığı konuşmalar TSK’nın moralini bozarken, bölücü örgüte de büyük moral kazandırmaktadır… Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın yaptığı çeşitli açıklamalar adeta bölücü terör örgüte moral vermekte, umut aşılamakta ve bölücü emellerine haklılık kazandırmaktadır. Bu durum terörle mücadele eden güvenlik güçlerinin psikolojisini ve moralini bozmaktadır”.
Bu gensoru görüşmelerinin üzerinden bir ay geçmeden Türkiye Cumhuriyetinin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç şunları söylemiştir: “Abdullah Öcalan… Namaz kılan, oruç tutan… sahura kalkan bir kişiydi… Bir BDP’li kadın milletvekiline çok kızıyordum… şimdi artık kızmıyorum… O kadar ahlaksızca işkenceye maruz kalmış ki… ben de aklıma gelse dağa çıkardım… İnsanlara zulmederseniz, haksızlık, fena muamele yaparsanız bunun karşılığı sabır gösterenler de reddedenler de bunun hesabını sormaya kalkanlar da olabilir…”
Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakan Yardımcısı Arınç’a göre, zalim uygulamalar, bir zamanlar oruç tutup, namaz kılan masum (!) Öcalan gibileri dağa çıkartmıştır. Bütün suç masumu caniye çeviren sistemdedir.
Dağa çıkmayı meşrulaştıran, makulleştiren hatta haklı gören bu anlayış adeta dağdaki eli kanlı teröristleri yüceltmektedir. Bülent Arınç bu sözleriyle, suçu ve suçluyu (teröristleri) övmektedir. Ancak biz işin bu yönü üzerinde durmuyoruz.
Arınç’ın sözlerinin taşıdığı anlama, başlıklar altında değinelim:
-Sayın Arınç’a göre, on binlerce insanı katleden örgütün ele başısı olan cani Abdullah Öcalan, dini bütün ve masum bir kişiydi. Onu canavar haline getiren Kürtlere yapılan eziyetlerdir!
—Arınç’a göre, işkence görenlerin eline silah alıp, dağa çıkmaları doğaldır.
— Dağa çıkmış olan bölücülere kızmamak, onları anlamak gerekir, diyor Arınç.(O, kamuoyuna önceleri ben de bu teröristlere kızıyor, beddua ediyordum. Artık etmiyorum. Siz de etmeyin diyor. Çocuklarınızı katledenlere “beddua” etmeyin, onlar bunu yapmaya mecburdular, demeye getiriyor.)
— Ona göre, benzer muameleye muhatap olanların dağa çıkması normaldir. (Arınç, ben de böyle bir muameleden geçsem dağa çıkardım, diyor.)
—Siyasi bölücülerin yaptıkları haklıdır. Çünkü onlara, onların hakları verilmemiş, varlıkları inkâr edilmiş ve işkenceden geçilmişlerdir.
— Arınç’a göre, Öcalan’ı oruç tutup, namaz kılan bir mümin olmaktan çıkartıp on binlerce insanın kanına giren bir canavar haline getiren de devlet ya da rejimdir.
—Dindar Öcalan’ı Stalinist ve ateist hale getiren de devletin Öcalan’a uyguladığı kötü muameledir. Öcalan, Arınç’a göre AK Parti gibi sütten çıkmış ak kaşıktır.
Arınç bütün bu sözleri tesadüfen ya da amaçsız söylemiş olamaz. Arınç bu sözleriyle Türk kamuoyuna yönelik olarak psikolojik harekât yapıyor. O, bu sözleriyle PKK’nın bir muhatap olarak alınmasına kamuoyunun tepkisini azaltmaya çalışıyor. Önümüzdeki günlerde benzer açıklamalar, diğer hükümet yetkililerinden de gelirse şaşmamak gerekir.
Arınç’ın dağa çıkma nedenlerini kötü muameleye bağlamasına karşın yapılan bilimsel araştırmalar, dağa çıkma nedenleri arasında işsizlik, eğitimsizlik, ekonomik durum, statü ve aidiyet arayışını saymaktadır. Yapılan bir başka araştırmada da kız çocuklarının dağa çıkma nedenleri arasında, zorla evlendirme, başlık parası, mirastan mahrum bırakmak sayılmıştır. Bu arada yapılan bazı araştırmalarda da çocuklarının dağa çıkmasını istemeyen Kürt aileler üzerinde PKK’nın kurduğu şiddet ve baskı da dağa çıkmakta önemli bir faktör olarak tespit edilmiştir.
Bülent Arınç, gerçeklerden değil, önyargılarından hareketle bölücülerin dağa çıkmalarına, kendilerine göre haklı gerekçeler sayıyor. Ortaya atılan görüşler, devlete diz çöktürme misyonunu Arınç’ın üstlendiğini gösteriyor.