Ar Damarı Çatlamış Müttefik Yeşiller – Mehmet Bayır

İnanmak ile inanmamak arasında ince bir çizgi vardır. Çizginin bir adım içi ise inandığın ya da inandığını sandığın her şeyi sorgulamaktır. Daha çok özgürlük, daha çok özgürlükten çok özgürlük, sigma…
90’lı yılların başında aydınlanmış bir toplum olarak, İkinci Osmanlıyı, İkinci Cumhuriyeti tartıştık… Anlaşılan, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalmayacaktı… Şimdi 12 Eylül tohumlarının yarattığı daha özgür bir toplum olarak Anayasayı, Millet kavramını ve üniter devleti tartışıyoruz. Yrın Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere şahısları, sokaktaki vatandaşı, bu satırların yazarının kimin özgürlüğüne kastettiğini sorgulayacağız.
Çok daha özgürlükçü bir toplum olduğumuzda ise kimin neye niçin inandığını veya inanmadığını, ya da neye inanılması gerektiğini tartışıyor olacağız. İşte o andan itibaren ne inandığımız şey uğruna yaptıklarımızın, ne de geldiğimiz noktanın bir önemi kalmayacak. Çünkü saygı duyulan, değerli olan hiçbir şey kalmamış olacak. Toplumumuzun hızla taşındığı bu nokta, çok bilinen bir deyimle tam örtüşmektedir “Ar damarı çatlamış”…
88 yıllık Cumhuriyetimiz, hiç bu dönemdeki kadar iki özgürlük havarisi yeşilin saldırısına uğramamıştı oysa. Bir yanda içlerinde biriktirdikleri kin ve nefreti sahneleyen din bezirganları diğer yanda global sermayenin çığırtkanı Tüsiad barones ve baronları… Onlar için vatan mevhumunun bir önemi olmadığı ortada, yeşilin geçtiği her yer vatan, sahi bir röportajında başbakanın bayii olduğu bisküvici Murat Ülker de dememiş miydi? “bir tek yeşil tanırım o da Dolar”, Türkiye, olmadı Fransa, olmadı Pensilvanya… Tüm bu saldırılar sözde demokrasi adına, sözde halkın mukaddesatı adına sözüm ona Milletin refahı adına, aslında ise tasmasını tutanın Türkü yok etme, İslamı yeryüzünden kaldırma planı adına yapılmaktadır.
Aziz Milletim, Tüsiad’ın kıymetli baronesinin kocasının, çıplak fotoğraf çekme merakının olduğunu (baronesin de var mı acaba?), bir zamanlar büyük hayallerle girdiği siyasetten kuyruğunu bacak arasına kıstırıp kaçmak zorunda kaldığını, bunun intikamını da Milletimden karısı marifetiyle almaya kalktığını bilse, BOYNER, BEYMEN, BENETTON, DİVARESSE, NETWORK, FABRİKA, QUE müşteri bulabilir mi acaba? 
Başörtüsü taktığı için kendisinden gördüğü hanımefendinin, bir karış makyajı, binlerce dolarlık kıyafetleri ile, aslında sadece timsah gözyaşlarını Filistin’deki çocuklar için döktüğünü bilseler beyefendinin samimiyetine inanırlarmıydı? Ekranı her gün kaplayan sözüm ona Müslümanların MÜNAFIK olduğunu halkımız anladığında halleri nice olurdu?
Türk Milliyetçileri, Ülkemiz üzerine oynanan bu özgürlükler oyununa karşı dün Çanakkale’de Dumlupınar’da olduğu gibi bu gün de dimdik ayaktadır. Milli Mücadelenin bugünkü karargahı MHP ve Ülkü Ocakları neferleri ise Türk Milliyetçileridir. 12 Haziran Tarihi özgürlük oyununda son dönemeç, vatanımızın bölünmez bütünlüğü Milletimizin refah ve dirliğinin oylama günüdür. Bu tarihi görevde her teşkilat 57. Alay, her birimiz Nene Hatun, Sütçü İmam, Mustafa Kemal, Dursun Önkuzu’dur. 12 Haziran’da ar damarı çatlamış kimin kucağına oturduğu ya da hangi münafığın vaazını dinlediği belli olmayan bu müttefik yeşillere verilecek önemli bir ders, atılacak okkalı bir tokadımız vardır…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!