Ankara’da vadilerin ve dere yataklarının imara açılması, çarpık dikine yapılaşma, kentin silüetini beton yığınına çevirdi. Anıtkabir de rant uğruna dikey yapılaşmanın getirdiği betonlaşmanın esiri oldu.
Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 11 Mayıs 2016’da oybirliği ile aldığı kararla, ‘Anıtkabir Koruma Amaçlı İmar Planı’ değişikliklerine ilişkin planlar askıya çıkarılmıştı. Bu plan, Anıtkabir’in yakın çevresini oluşturan Anıttepe, Yücetepe, Tandoğan, Beşevler ve Bahçelievler gibi semtlerdeki yapıların, Anıtkabir’in yüksekliğini aşmamasını öngörüyordu. Ancak Çukurambar, Söğütözü ve Tandoğan gibi bölgeler yasağın dışında kalınca inşaatlar da hızla yükseldi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün ebedi istirahatgahı eskiden şehrin her yerinden görünüyordu… Ancak yüksek binalar Çukurambar ve Söğütözü semtinde yükselince Anıtkabir’de bu yapıların arasına sıkıştı.
Atatürk’ün ebedi istirahatgahının çevresini beton bloklar sardı
GÖKÇEK’İN ANLAYIŞI
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Ankara eski Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek döneminde yüksek binalara izin verilmesi sonucu 250 civarındaki yüksek yapının şehrin silüetini bozduğunu söyledi. Candan “Gökçek’in belediye başkanı olduğu 1994-2017 arasında Anıtkabir alanına ilişkin 73 kez koruma kurulu kararı alındı. Bu da Gökçek’in Cumhuriyet’in simge mekanlarına karşı yürüttüğü yok etme anlayışını gösteriyor” dedi.
YÜKSEK BİNALAR TIRAŞLANMALI
Mimar Tezcan Karakuş Candan, “Anıtkabir’in silüetinin korunması için yüksek yapıların tıraşlanması şart” dedi.