Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Latin Amerika Müslüman Dini Liderler Zirvesi’nde, "Amerika’yı Kolomb değil Müslümanlar keşfetti" sözü gündemdeki yerini koruyor. İlgili ilgisiz her yerden açıklama üstüne açıklamalar peşi sıra geliyor.
*
Bu türedi tartışma sürdürülürken Amerika’nın Müslüman ülkeler için son yüzyılda ne ifade ettiği son derece belirgin!
Osmanlı İmparatorluğunun çöküşü sonrası Amerika Birleşik Devletlerinin başı çektiği emperyal güçler, koparılan bölgede kan üzerine yeni bir dünya kurdu. İhanetlerle şekillenen sömürü merkezli güdümlü yönetim kademeleri oluşturuldu. Petrol insanlığın nerde başlayıp, nerede bittiğini belirler oldu. Diktatörler sahiplenildi.
Kaçınılmaz olarak İslam dininin yüce değerleri ile Müslümanlar arasına kalın duvarlar örüldü. İslam öncesi putların eşdeğeri, değişik ritüellerin yeniden tesis edildiği, dünyaya kapalı, evrensel değerlerin çok uzağında bir yapı, tüm bölge ülkelerinin ortak kaderi oldu.
Bir tarafta altından küvetler, diğer tarafta açlıktan ölen yüz binler aynı coğrafyada yaşandı. Din adına katliamlar, vahşi infazlar, aşiret kavgaları, mezhep çatışmaları gündemden düşmedi. Yüzyıllarca hafızalardan silinmeyecek vahşilikler ardı ardın sergilenir oldu.
Tabii ki Amerika ve “modern Dünyanın” silahlı ve silahsız müdahaleleri bölgede hiç eksik olmadı. Bölge tam bir kan gölü olarak içinden çıkılamaz bir konuma geldi.
Türk Milletinin tarihi ve kültürel değerleri ise tüm bu bölge gelişmeleri boyunca, emperyal güçlerce her zaman dikkat altına alınıp, kontrol mekanizması canlı tutulmak istendi.
*
Bugün;
Bizler, “Amerika’yı Müslümanlar mı keşfetti” diye harıl harıl didişirken!
Amerika’nın ‘gücünü keşfedip,’ icazet makamı kılan, güdümlü iktidarların cenderesinde kıvranan, kan gölü bir Müslüman dünyasının içindeyiz!
