Altun’un konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Haberin olmazsa olmazları sayılan 5N1K kuralının ihlal edildiğini, teyit mekanizmasının işletilmediğini sıklıkla ne yazık ki görüyoruz. Bu sorun genellikle sözde siyasal muhalefet adına bilinçli ve sistematik bir şekilde karşımıza çıkıyor. Maalesef en temel gazetecilik ilkelerinin hiçe sayılması sonucu ortaya dedikodudan, dedikoduculuktan başka da bir şey çıkmıyor. Yalanlara, iftiralara, çarpıtmalara zemin oluşturan böylesi bir vasat da asla haber ve habercilikten söz edemeyiz.
Özellikle de bilgi ve haber akışının arttığı, erişimin kolaylaştığı günümüzde habercilikte etik değerlere sahip çıkmak elzemdir. Bilgiye ve habere erişim hakkının kullanılmasında dolayısıyla demokrasinin güçlendirilmesinde de medyanın rolü merkezi bir konumdadır. Medya bu fonksiyonu ancak etik ilkelerden ve ahlaki değerlerden ödün vermeden yapacağı mesleki üretimlerle yerine getirebilir.
İktidar, güç ve sorumluluk gerektirir. Medya elindeki gücü sorumsuzca kullandığında bunun sonucu toplumsal barış ve huzur için, kamu düzeni için ve dahası bireylerin hakları için yıkıcı olmaktadır.
Dezenformasyon bugün bireysel, toplumsal ve ulusal güvenlik açısından bir tehdit olarak her geçen gün daha fazla karşımıza çıkıyor. Türkiye, maksatlı yalan bilgiye, dezenformasyona dünyada en fazla maruz kalan ülkelerin başında geliyor. Türkiye’nin 20 yıldır gösterdiği büyüme ve gelişmeyi durdurma çabaları sistematik dezenformasyon siyasetiyle de kendisini gösteriyor.
Dezenformasyonla mücadeleyi milli bir vazife olarak görüyoruz. Hiç kuşkusuz bu mücadele ciddi bedeller ödemeyi gerektiren zorlu da bir mücadeledir. Çünkü yalanları ifşa ettiğinizde doğruyu, hakikati meydana serdiğinizde bozguncuların tekerine adeta çomak sokmuş oluyorsunuz ve onlar tarafından hedefe oturtuluyorsunuz.
Depremin ilk günlerinde karşı karşıya kaldığımız yalanların, bilgi kirliliğinin, dezenformasyonun yeniden inşa faaliyetlerine başladığımız bu günlerde de varlığını göstermeye devam ettiğini görüyoruz. O günlerde nasıl yalanın, bilgi kirliğinin, dezenformasyonun önüne geçmek için mücadele ettiysek bugün de yine aynı mücadeleyi sürdürüyoruz.”