AB’nin en etkili ülkesi Almanya’dır. AB’nin ya da AP’nin aldığı bütün kararlarda Almanya’nın etkisi belirleyicidir. Türkiye’deki terör ve suikast olaylarında Alman istihbarat teşkilatı, sivil toplum kuruluşları ve Alman vakıflarının doğrudan ilişkisinin olduğunu konuyla ilgili herkes biliyor. Türkiye’ye karşı “ermeni soykırım” suçlamasını yapan da Almanya’dır. Türkiye’de PKK’nın döktüğü kandan Almanya’nın bu örgüte verdiği desteğin rolü büyüktür.
Almanya’nın ikiyüzlü tavrı!
PKK’nın Avrupa’dan insan, silah ve para devşirmede kullandığı iki önemli ülke Fransa ve Almanya olduğu da biliniyor. Özellikle Almanya PKK’nın finans kaynağıdır.
Almanya’nın terör örgütü PKK’yı himaye ettiği, beslediği ve desteklediği neredeyse resmileşmiştir. Bir yandan terör örgütü PKK’yı koruyup-kollayan Almanya diğer yandan da Türkiye’yi suçlayan kararların altına imza atmaktadır.
PKK’nın elebaşısı Murat Karayılan’ın, Köln’de yapılan “19. Kürt Kültür Festivali”ne gönderdiği görüntülü mesajı yayınlamıştı. Kitle katliamcısı Karayılan o mesajında Türkiye’yi “devlet terörizmi” yapmakla suçlamıştı.
Aynı Almanya 31.07.2016 tarihinde Köln’de yapılan “Darbeye Karşı Demokrasi Mitingi”nde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekrandan canlı yayınla konuşma yapmasına izin vermemiştir.
Türkiye’yi suçlamak ya da PKK’yı aklamak!
Almanya’da Hamburg Eyalet Yüksek Mahkemesi terör örgütü PKK’yla ilgili skandal bir karara imza attı. Mahkemenin devlet güvenliği koruma senatosu hâkimi, PKK’nın eski Bremen bölge sorumlusu Beşir kod adlı PKK’lı teröristin örgüt için para topladığı ve örgüt propagandası yaptığı gerekçesiyle bir yıl dokuz ay hapis cezası verdi ve cezayı erteliyor.
PKK’lının serbest bırakılmasından daha vahimi hâkimin verdiği kararda yazdığı hususlardır. Alman hâkim, sanığın siyasi yaşamının “saygı ile karşıladığını” dile getirerek şunları karara geçirmiştir: PKK’nın Suriye ve Irak’ta Ezidi’lere soykırım uygulamaya çalışan IŞİD’e karşı savaştığına vurgu yapıyor. Aynı hâkim kararda, Türkiye’nin yaralı cihatçıları Türkiye’de tedavi ettiği ve Suriye’ye geçişine izin verdiği ve El Kaide ve IŞİD’e destek olduğu suçlamalarında bulunmuştur.
Terörün hamisi Belçika!
Sabancı suikastı sanığı DHKP-C’li teröristin Belçika’da nasıl korunduğu, kollandığı herkesin malumudur. Türkiye’de kitle katliamı yapan bütün terör örgütleri için Belçika adeta sığınak ülke konumundadır. Usulen yargının karşısına çıkarılan teröristler büyük bir saygıyla karşılanmakta ve bu davalarda her fırsattan yararlanılarak Türkiye devleti suçlanmaktadır.
Belçika hükümeti bundan birkaç ay önce terör örgütü PKK’nın Brüksel’deki AB Konseyi binasının arkasında çadır kurmasına izin vermişti. Belçika bununla da yetinmemiş Brüksel’deki Avrupa Parlamentosu’nda, PKK’nın sergi açmasına izin vermişti.
Belçika hükümetinin PKK’ya yönelik hoşgörüsüne paralel olarak Belçika yargısı da birçok skandal kararların altına imza atmaktadır.
Belçika: PKK silahlı faaliyet gösteren örgüt!
Belçika’nın başkenti Brüksel’de bulunan bir mahkeme, PKK’nın Türkiye’deki faaliyetinin silahlı mücadele kapsamında olduğunu, bu yüzden de ‘terör’ suçu oluşturmayacağı yönünde karar almıştır.
Belçika mahkemesi ‘terör eyleminde bulunmak,’ ‘zorla haraç almak,’ ‘sahte belge düzenlemek ve ticaretini yapmak’ suçlamasıyla yargılanan Kongra-Gel Eş Başkanı Remzi Kartal ile Zübeyir Aydar’ın da bulunduğu 36 sanık hakkında takipsizlik kararı vermiştir.
2006 yılında açılan soruşturmanın 2015’te davaya dönüşmesinin ardından iddianamede, PKK yöneticilerinin Avrupa’da küçük yaştaki çocukları ailelerinden kopararak Türkiye’nin güneydoğusu ile Irak ve Yunanistan’daki kamplara silahlı eğitim amacıyla gönderdiği belirtilmişti.
Başta Belçika ve Almanya üzere Avrupa ülkeleri Türkiye karşı resmen dost, fiilen düşman bir strateji izlemektedir. Bu iki ülke yine PKK’yı resmen terör örgütü olarak kabul ederken fiilen meşru muhatap olarak kabul etmektedir. Gelinen aşamada artık PKK’nın arkasında AB ve ABD vardır. Hesap buna göre yapılmalıdır.
