Zafer Partisi Sözcüsü Ali Şehirlioğlu, partisinin haftalık basın toplantısında konuştu. Şehirlioğlu gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulunda. Gençlere seslene Şehirlioğlu, ilk deva oy kullanacakların neler yapması gerektiğini anlattı.

6’lı masanın sön günlerdeki açıklamalarını da değerlendiren Şehirlioğlu, “Meral Hanım, Türklüğü kaldırmak isteyen sayın Babacan’la siz aynı masada oturuyorsunuz.” dedi.

Mehmet Harun Yüksel / Ankara

“Genel Başkanımız Ümit Özdağ, sosyal medya üzerinden, “Sevgili Türk gençleri, bugünkü esas meselemiz fakirlik veya başka bir şey değil. Bu iktidarın Türk gençlerinin ümitlerini yıkma meselesi. Ümitlerinizi yıkmayacaksınız ve Türkiye’nin geleceğine ümitle bakacağız. Sizin için pranga kırmayacağım ancak sizlerle birlikte prangayı kıracağız. Birlikte mücadele edeceğiz, Atatürk’ün gençliğe hitabesini birlikte gerçekleştireceğiz” dedi.”

“Yani siz, Zafer Parti’sinin ilkelerini hem gönülden hem de sandıkta desteklemenizi istedi. Genç arkadaşlarım ancak şunu unutmayın; sizler gibi 18 yaşını doldurmuş her birey oy kullanma hakkına sahiptir.”

“Çoğunuz ilk defa oy kullanacaksınız ve nerede, nasıl oy kullanacağınızı çoğunuz da bilmiyorsunuz. Size bu konularda bazı küçük noktaları hatırlatmak istiyorum. Oy kullanmak için illaki ailenizin oturduğu yani ikametiniz olan şehre gitmek zorunda değilsiniz.”

“Eğer başka bir ilde öğrenim görüyorsanız o ilde oy kullanacaksanız, öğrenci kimliğiniz ile birlikte, kiralık bir evde oturuyorsanız kira sözleşmesi, elektrik, su gibi herhangi bir fatura ile ilçe nüfus müdürlüğüne, akrabanızın evinde kalıyorsanız evin sahibi ya da evde ikamet eden birisi ile nüfus müdürlüğüne, yurtta kalıyorsanız yurt müdürlüğü ya da okuduğunuz okulun öğrenci işlerinden alacağınız bir belge ile ilçe nüfus müdürlüğüne müracaat edeceksiniz.”

“Bu her üç konuda da aldığınız belge ile ilçe seçim kuruluna müracaat edeceksiniz ve oy kullanmaya hak kazanacaksınız.”

“Sevgili gençler, bu işleri belki gözünüzde çok büyütüyor olabilirsiniz ama geleceğiniz sizin elinizde. Vakit geçirmeden bir an önce bu işe başlayın ve seçmen olun. Oy kullanma hakkınızı elde edin.”

“Zafer Partisi, Türk siyasetine yön vermeye devam ediyor. Önceleri sayın Cumhurbaşkanı ve Suriye devlet başkanı arasında şu anda kullanmak istemediğim karşılıklı birçok söz söylendi. Ancak biz bu kaçak ve sığınmacıları bir yıl içerisinde geri göndereceğimizi söyledik. “Artık misafirlik bitti” dedik. Benim askerlerim orada şehit olurken gitsinler onlar da kendi ülkelerinde mücadele etsinler dedik. Hatta dolaştığımız zamanlar “niye kendi ülkene gitmiyorsun” dediğimizde “ben gidersem beni asker yapacaklar” dediler. Kendi mücadeleni kendin yapacaksın kardeşim.”

“Biz bunun için önce Suriye hükümeti ile uzlaşma yapılmasını önerdik. Hatta partimiz nezdinde Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Şükrü Sina Gürel ile ilk görüşmeleri başlattık. Milyonlarca insanın memleketimizi sessiz istilaya uğrattığı, Türkiye’nin demografik yapısını değiştirdiğini defalarca vurguladık. Hükümet kanadı, “göndermeyeceğiz” dedi. Muhalefetten hiç ses çıkmadı. Hatta “göç ve entegrasyon bakanlığı kuracağız, onları Türkiye’ye entegre edeceğiz” dediler.”

“Günümüze geldiğimizde hükümetimizin bakanları ve MİT başkanı Suriyeli mevkidaşları ile Rusya’da görüşmeye gitti. Sayın Cumhurbaşkanımız, Suriye Devlet Başkanı Esat ile görüşürüm dedi. Bir anda İdlib’de protestolar yükseldi.”

“Peki, bu süreç bugüne kadar geldi de bu sosyal, siyasal ve ekonomik sıkıntıları çekmek zorunda kaldık. Geriye dönüp baktığımızda hatalarla dolu bir dış ilişkiler yumağını görmekteyiz. Bu kimden ve nereden kaynaklandığının artık pek önemi yok. Ama özeleştirilerini yapmalarını öneriyoruz onlara.”

“Son günlerde 6’lı masa sözbirliği etmişçesine ortada olmayan bir Kürt meselesine odaklanmaya başladı. Benim samimi Kürt vatandaşlarımdan ne istiyorsunuz?”

“Biz, Zafer Partisi olarak, “Türk, Kürt diye bölemediler. Alevi, Sünni diye bölemediler, Sağcı, solcu diye bölemediler. Bizi kutuplaştırmaya çalıştılar ama biz, Zafer Partisi olarak kutuplaşmadan herkesi kucaklayarak, Atatürk’le, Türkiye ile, Türkçe ile, Türk ile derdi olmayan herkesle kucaklaşmak istiyoruz. Zafer Partisi’ne davet ediyoruz.”

“Ancak 6’lı masanın direttiği, etnik köken ve mezheplerin etkili olduğu 1921 anayasası değil tamamıyla cumhuriyet ilkelerine ve Atatürk devrimlerine bağlı olan 1924 anayasasını istiyoruz. Anayasamızın 1924 anayasayı da devam etmesini istiyoruz. Bunda da ısrarcı olduğumuzun bilinmesini istiyoruz.”

“Sayın Meral Akşener, geçtiğimiz günlerde herkesin hatırlayacağı gibi adeta tekrar bir Kürt açılımı yaptı. Ülkem bu açılımdan çok çekti sayın Akşener çok çekti. Askerlerimize sorun özel harekatçılarımıza sorun bu konuyu.”

“Geçtiğimiz hafta Deva Partisi Başkanı Ali Babacan, tarikat ve cemaatlere yasal statü verilmesi ve önlerinin açılması gerektiğinden bahsetti. Ardından genel başkan yardımcısı anayasadan Türk kimliğinin çıkartılması konusunu ortaya attı. Yine Babacan, herkesin kendi dilini konuşmasından bahsetti. Sanki bugün konuşulmuyormuş gibi.”

“Sayın Babacan, bir milleti ayakta tutan bayrağıdır. Dilidir, anayasasıdır. Bizim için anayasanın ilk dört maddesi çok önemlidir. Siz, milli eğitimi her yöreye göre farklı bir dile yapacak olursanız bu ülkeyi şimdiden parçalarsınız.”

“Gelelim Kılıçdaroğlu’na… 2013 yılında Erdoğan başbakan iken  “cumhuriyet ve Türk söylemi başbakana dokunuyor. Alerjisi varsa tedavi olacak. Türk sözcüğünü anayasadan çıkarmaya senin gücün yetmez” demişti. Bugün ne değişti sayın Kılıçdaroğlu?”

“Açılım konusu; Meral Hanım, Türklüğü kaldırmak isteyen sayın Babacan’la siz aynı masada oturuyorsunuz. Ne değişti eskisiyle o zaman?
Ayrıca öyle bir başdanışman seçtiniz ki seçtiğiniz kişi Türkiye sınırlarının içini bile kuzey kürdistan olarak görüyor, pkk’ya sıcak bakıyor ve siz ona kendi partinizde Türk bayraklarını kaldırarak Kürtçe bir röportaj şansı veriyorsunuz.”

“Atatürk partisi böyle mi olmalıydı?”

“Neye üzülüyorum biliyor musunuz? Hala birçok insan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi olarak görüyor. Size bel bağlıyor, arkanızdan geliyor. Yazık..”

“6’lı masadan son olarak bir inci daha var ki o da Davutoğlu’ndan geldi. Bir karar alındığında cumhurbaşkanı bu 6’lı masadan onay alacakmış. Bu tam bir güvensizlik örneğidir. Siz 6’lı masaya oturuyorsunuz, güya birbirinizi destekliyorsunuz, paylaşıyorsunuz ama bir karar alındığında ona güvenmiyorsunuz. Diğerlerinin onayını almasını istiyorsunuz. Siz sadece yüzde birin altında olan bir pati olarak buna eşit şartlarda adapte olmak istiyorsunuz. Sayın Davutoğlu, hakikaten anlamakta zorlanıyorum sizi.”

“İşte bu nedenlerle cumhur ve millet ittifakı arasına vatandaşlarımızın bir de HDP dayatmasına sıkışmasına gönlümüz razı olmuyor.”

“Biz, Zafer Partisi olarak Türk milleti ile ittifak yapmak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni Türk milletine geri vermek için çalışıyoruz. Buna bir şey daha hatırlatmak isterim; devlet kurumlarının önünden T.C. ifadelerinin kaldırıldığını ve kimlerin kaldırdığını da çok iyi biliyoruz.”

“Hükümet son açıklamalarında asgari ücreti 8 bin 500 TL, emekli maaşı tabanını da 5 bin 500 TL olarak açıkladı. Allah aşkına sorarım size; EYT’yi açıkladınız TÜİK rakamlarına göre maaş ayarlaması da yaptınız. Ancak vatandaşlarımızın sorunlarının çözüldüğünü mü zannediyorsunuz. Alacakları maaş daha ellerine geçmeden markette, pazarda şu andaki rakamların üstündekilerle karşılaşmaya başladılar.”

“Esnaf elektrik lambasını kullanmıyor. Girdiniz mi hiç mağazalara? Sadece bir lamba ile idare etmeye çalışıyor.  Çoğu siftah yapmadan kepenk kapatıyor. Böyle devam ederse küçük ve orta ölçekli esnaf kepenklerini kapatmak zorunda kalacak. Emeklileri açlık, sefalet ve soğuktan ne yapacaklarını bilmez bir duruma soktunuz.”

“Orta sınıfta konut kampanyası yapıldı. Alınacak kredilerde 1 milyon TL için ayda 9 bin 718 lira. 2 milyon TL için 19 bin 437 lira. 4 milyon TL için 38 bin 875 lira ödeme yapmak zorundasınız. Hangi vatandaşımız bu paraları ödeyebilir size? Yine birtakım müteahhitler zengin olacak bu işten.”

“Sağlık Bakanlığı’nın keyfi icraatları devam ediyor. Muayene ve özel hastaneler yönetmeliğini biraz gevşettiler ancak şu an mağdur olan hekimleri kurtarmakla beraber geleceğe yönelik birtakım çalışmalar yapmak isteyen genç hekimlerin önünü bağlamaya başladı. Onları sıkıştırdı. Burada olan hastalarımıza olmaktadır. Doktorun veya hastanenin seçme şansını ortadan kaldırıyorsunuz. Düşünün bir hasta “ben o doktora gideceğim, bu hastaneye gideceğim” demiyor. Sadece neresi gösterilirse ona gidiyor gibi bir duruma geldi.”

“Sinan Ateş cinayetinin sonuna kadar takipçisi olacağız.”