İzmir’de Gürsel Aksel Stadı’ndaki müsabakanın ikinci yarısında Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç, deplasman tribününe alınmayan bazı Fenerbahçeli taraftarlar olduğu gerekçesiyle tribüne yürüdü.
Bu sırada üzerine yabancı maddeler atılan Koç, tribününden ayrılıp saha kenarında yürüdüğü sırada aldığı bir darbeyle yere düştü. Daha sonra yerden kalkan Koç, korumaları eşliğinde sahadan çıkarıldı.
Olaylar sırasında oyun bir süreliğine durdu.
Konuyla ilgili bir açıklama yayımlayan Fenerbahçe Spor Kulübü, Koç’un Göztepe akreditasyon kartına sahip bir kişi tarafından itildiğini, bu kişi ve ihmali olan tüm yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunulduğu belirtti.
ALİ KOÇ YAŞANILANLARI ANLATTI
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, son olarak Göztepe maçında yaşanan olay ve gündeme dair basın açıklamasında bulundu.
Ali Koç, yaptığı konuşmada çarpıcı ifadeler kullandı.
İŞTE ALİ KOÇ’UN AÇIKLAMALARI
Fenerbahçe ile uğraşanlarla ilgili bir şey söylemek istiyorum. Hafta sonu talihsiz olaylar yaşandı. Öncelikle olmaması gereken unsurlar ama bazı malum medya çevrelerinde gördüklerimiz, sanki Fenerbahçe suçlu, Fenerbahçe tahrik etti diye yansıtılmaya çalışıyor. Neredeyse suçlunun meşru, haklı olduğu bir ortam yaratılıyor. Bir kere Fenerbahçe’ye bu zulmü yaşatmaya devam etmeyin. Biz alıştık. Şampiyonlukların çalınmasına alıştık. Suçlu gösterilmeye alıştık. Ben fiili saldırıya uğruyorum. ‘Yok efendim neden sahadayım?’ Otobüsümüz kurşunlanıyor, hala faili meçhul. Biz Fenerbahçe olarak alıştık. Artık norma haline geldi. Haksızlıklar, bize yaşatılan zulüm biz alıştık. Artık sizlerin karar vermesi lazım bunu ne kadar devam ettirmek istediğinize. Bence bu ülkeye ülkeye hiç fayda sağlayan bir durum değil.
”BEN NEDEN SAHAYA İNDİM?”
Gelelim cumartesi akşamına, niye olaylar yaşandı, ben neden sahaya indim? Aynı 3 Temmuz sürecinde taraftarımız bir deplasman maçına gittiği zaman yaşatılanların birebir aynısı bize yaşatıldı.
”OLAYLARI YATIŞTIRMAK İÇİN SAHAYA İNDİK”
Daha sahaya gelmedik, stadyumun dışındayız. Polislerin önünde formalar alındı, formalarımız yakıldı. Hiç işlem yok. Benim oraya inme sebebim, maçta da öndeyiz. Ben tahrik etsem, sahaya mı inmem lazım. 2-0 öndeyiz, taraftarımız kan ağlıyor. Taraftarımız “Yönetim bize sahip çık” diye bağırıyor. 3 yöneticimiz stadyumun dışından otobüslerin yanına gittik. Ben ve Burak Bey, sahadan indik. Çünkü bizim akreditasyonumuz var. Niye indik, devre arasında polis ile taraftarımız arasında tatsız olaylar vardı. Olayları yatıştırmak ve taraftarımızı tribüne almak için biz bir refleks gösterdik.
”FETÖ ZAMANINDA YAŞADIKLARIMIZ GİBİ”
Bazı talimatlara aykırı hareketler yapmak zorundaydık ama mecburduk ama yapmak zorundaydık. Başka olaylar yaşansın istemedim. Ne oldu, tahliye kapıları açıldı, taraftarımız tribüne alındı, hiç olmazsa maçın kalan 40 dakikasını izlediler. Biz sahaya indiğimizde daha maç başlamamıştı. Stadın fiziki konumundan dolayı 10 dakika sahaya inebilmemiz. İşimizi hallettiğimizde ne yazık ki maç başlamıştı. Maç oynanırken sahada olma gibi bir nedenimiz yoktu. Ama niye zulüm yaşadı bizim taraftarımız. Taraftarlar, Buca ve Bornova’da toplanıyor. Emniyetteki bazı mensuplar da İzmir’den gelenleri bir an önce stadyuma sokalım, sonra da İstanbul’dan gelenleri Buca’dan getirelim diyor, amir kabul etmiyor. Bizim taraftarlarımız stadyuma 21.30’da varıyor, birçoğunu saat 22.00’ye kadar otobüste tutuyor. Biber gazı, sadece taraftarlarımız değil, yöneticiler de yedi. Aynı FETÖ zamanında yaşadıklarımız gibi.
“EMNİYET NEDEN BEKLETTİ TARAFTARLARIMIZI?”
Emniyet niye bekletti taraftarlarımızı? Bize geç geldi dediler ama öyle olmadığını gördük. Biz dönerken herkesin bildiği olaylar yaşandı. Bizim sonuna kadar gideceğimiz olay, orada emniyetimizin tutumudur. Emniyet, devlettir. Devlet, devletliğini göstermek zorundadır. Devlet bunu yapmadığında kaotik ortam oluşur. Bu kişiyi yaka paça aldılar. Sonra içeride kelepçeleri çıkarıp, sonra arkadaş maçı izliyor. Biz bunları bilmiyorduk. Maç bitiyor, ne yapacağız diyorsunuz bu adamı. Spor şube müdürü, “Gözaltına aldık, işlem yaptık” diyor spor şube müdürü. Ben ondan da şikayetçi oldum. Evrak istiyoruz, savcılıktan isteyin diyorlar. Biz 20-25 deplasmana gidiyoruz. Bir olay olduğunda stadyumda işlem yapılır. Bu arkadaşa hiçbir işlem yapmamışlar. Devleti temsil eden spor şube müdürü yalan söylüyor, gözaltına alındığını sanıyoruz ama stadyumdan ayrılırken adamı stadyumda görüyoruz. Geri dönüp, “Hani gözaltına almıştınız?” “Bu esnaf, kaçacak yeri yok biz biliyoruz nerede olduğunu. Sonra alacağız” diyorlar. Bize aldık demediniz mi? Biz kafile olarak geri döndük. İşlem yapılmamış. Sonra bir gazeteci, bu kişiyi takip ediyor ve bu kişi garajdan, polislerle tokalaşarak stadyumdan ayrılıyor. Nerede devlet? Bu başka bir takıma yapılsa, böyle mi ele alacaktınız. Birileri size talimat mı verdi? Bunların cevaplarını alacağız. Elimizde bunların, belgeleri var.
“HER HAKEM DÜDÜĞÜNDE TACİZE UĞRADIK”
Maç başladığından, devre arasına kadar her hakem düdüğünde tacize uğradık. Tacize, hakaret edildik. Sesimizi çıkarmadık. Gol attık, tatsızlık olmasın diye sevinmedik. Devre arası oldu. Oradaki polis memuruna niye bir şey yapmadıklarını sorduk. “Kusura bakmayın, haklısınız ama tek kişiyim” dedi. Protokolde bir tane polis vardı. Devlet, yok ev sahibine sempatik görüneceğim, yöneticilere sempatik görüneceğim, olmaz öyle şey. Devlet, devlet olduğunu göstermek zorunda. Göstermezse iş bu noktalara gelir. Zaten kişinin suç dosyası öyle bir kabarık ki… Öyle bir insana nasıl akreditasyon veriyorlar, nasıl taraftardan sorumlu yönetici rolü veriliyor? Olacak iş değil. Ondan ve ilgili emniyet mensuplarından suç duyurusu yaptık ve yapmaya devam edeceğiz.
Burada gerçekler ortaya çıkacak. Müfettişler atanmış konuya. Müfettişler, doğru bir şekilde incelerse, bizim söylediklerimizden konuyu araştırırlarsa, işin ne olduğu net bir şekilde ortaya çıkacaktır. Trabzon’da yaşadıklarımızdan sonra burada yaşananlarda da hiçbir şey olmamış gibi davranılacaksa, o zaman çok büyük sıkıntı var diyorum.