Türkiye’de ve dünyada garip şeyler olmaya devam ediyor.
Türkler; ruhen ve madden yeterince güçlü olmadıkları için kendilerini de kapsayan bu gariplikleri sadece izliyor. Tıpkı 100. yıl önce Balkan Savaşları’nda olduğu gibi…
Dünya bu gün nasıl yeniden dizayn ediliyorsa 100 yıl öncede benzer şekilde dizayn edilmiş ve milyonlarca müslüman Türk’ün kanına girilmişti. Bunu hatırlayan ve konuşan pek fazla insan kalmadı.
Ancak bırakalım 100 yıl öncesini, ülkemizin ve çevremizin dizaynı için günümüzde döktüğümüz kanları ve verdiğimiz canları unutmuş olacağız ki; Atatürk’ün izlerinin görülmediği iktidar partisi AKP’nin kurultayında, PKK’nın hamisi ve ağbisi olan Barzani “Türkiye Seninle Gurur Duyuyor” sloganları ile ayakta alkışlanarak kürsüye çıkarak konuştu.
Bu nasıl anlayış, ben anlayamıyorum!
Türkler ve düşman tarafından Türk gibi görünenler ki; bunların arasında Arnavut, Boşnak, Laz, Çerkez, Gürcü, Arap, Kürt, Pomak ve hatta hristiyan unsurlarda vardır, 1900’lü yılların başında gerçekleşen Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve Anadolu’nun işgali ile inanılmaz bir vahşete ve soykırıma tabi oldular. Türkiye bunları gördü ve yaşadı.
Unuttuk ama! Yoksa bir eşkiyayı Türkiye Cumhuriyeti’ni yöneten siyasi partinin kurultayında “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye ayakta alkışlar mıydık? Ya onu davet edenlere ne demeli? Herhalde uzun süredir sürdürdükleri Barzani ve Öcalan’la işbirliğini artık resmileştirme zamanı geldi…
Memleketimizde Çanakkale Müdafa’sı çok konuşulur. Ağıtlar, şiirler ve hikâyeler; burada yitirdiğimiz söylenilen 250 bin şehidin anısını daima taze tutar. Ya Çanakkale Harbinden, bir seneden biraz fazla bir zaman önce Balkan Savaşları’nda yitirdiğimiz 1.5 milyon insan için ne yaparız? Hiç bir şey…
Adama sormazlar mı; 250 bin şehidin anısını bu kadar canlı tutuyorsun da 1.5 milyon şehidin anısını niye hiçe sayıyorsun diye?
Sormazlar; bu memlekette birçok şeyin olduğu gibi gafletin, dalaletin ve ihanetin hesabını sormazlar… Çünkü oyun ortaya çıkar. Sonra halkın yüzüne nasıl bakarlar?.. Peki neyin hesabını sorarlar; vatana, millete ve devlete üstün hizmetin hesabını ver diye, hesap sorarlar. Olmuyor mu böyle?
Ancak buna karşılık yine de dünyanın dört bir tarafında duyarlı, vatansever ve milliyetsever insanlarımız var. Bunlar “ne olacak memleketimin hali” diye düşünüyor ve karınca kararınca çözüm üretmek için çabalıyor.
Bunlardan biride Almanya’nın Frankfurt kentinde Hüseyin Adalı başkanlığında faaliyet gösteren Avrupa Balkan Rumeli Türkleri Derneği… Gurbet elde yeni bir yaşam kuran bu arkadaşlarımız, Balkan Savaşları’nın 100. Yılı nedeni ile çok güzel bir toplantı tertip ettiler.
Beni, Prof. Dr. İlber Ortaylı’yı, gazeteci Yalçın Bayer’i, gazeteci – yazar Nevval Sevindi’yi, siyasetçi – yazar Rıfat Serdaroğlu’nu, Doç. Dr. Murat Hatipoğlu’nu, Süheyl Çobanoğlu’nu davet ettiler.
Gittik inanılmaz güzellikler gördük. Hınça hınç dolu bir salon, pür dikkat sabahtan akşama kadar gelen konukları dinledi. Dört gün boyunca sohbet ortamları doğdu. Ve Almanya’daki diğer dernekler hemen toplantılar organize ederek, konukları bir oraya bir buraya götürdüler ve hep memleketi konuşturdular…
Hele Hürriyet Gazetesi’nin, Avrupa’daki Genel Müdürü Sevda Boduroğlu’nun bizi Hürriyet’in tesislerinde büyük bir misafirperverlikle ağırlaması ve tesiste gördüklerimiz bizi bir Türk olarak çok gururlandırdı.
Onun için eşkıyayı ayakta alkışlayanlar iyi bilsin ki; sadece Türkiye’de değil, dünyanın neresinde bir Türk varsa, o ayakta ve tetiktedir.
Önümüzü şanlı zaferler kadar acı mağlubiyetler, yaşadığımız zulümler ve döktüğümüz kanlar aydınlatıyor.
İnşallah bir an önce düştüğümüz bu çukurdan, birlik ve beraberlik içinde çıkacak, Büyük Önder Atatürk’ün çizdiği yolda, çağdaş uygarlık seviyesini de aşarak, ilelebet var olacağız…