AKP’nin PKK İle Temasları (SON)

8-AKP’nin “KÜRT AÇILIMI” nı başlatmasından sonra bölücübaşı ÖCALAN ile gizli görüşmeler yapıldığı iddiaları basın ve yayın organlarında yer almaya başladı.AKP yetkilileri ilk önce bu iddiaları şiddetle reddettiler.Bu iddiaları yapanları “alçaklıkla,şerefsizlikle” suçladılar.Daha sonra Tayyip ERDOĞAN’ın danışmanı Yalçın AKDOĞAN,bir gazeteye verdiği beyanatta ‘Hükümetin, PKK gibi bir örgütle pazarlık veya müzakere etmesi söz konusu değildir. Elbette devletin ilgili kuruluşlarının devletin cezaevinde kalan bir mahkumla (Abdullah Öcalan) ister istemez bir diyaloğu olacaktır.” dedi.Başbakan Erdoğan da, CHP ve MHP’den gelen eleştirilere “İktidar olarak hiçbir zaman terör örgütü ile masaya oturmayız.Devlet kurumları bazı temaslar yapar. Mesela istihbarat kurumlarıyla… Onların görevi zaten budur. Bunları da çözüm yolu aramak için yapar” açıklamasında bulundu.Başbakan,bu açıklaması ile MİT’in İmralı’da Öcalan ile temaslar yaptığını doğrulamış oldu.
Hem Başbakan ERDOĞAN’ın kendi yaptığı açıklama,hem de danışmanının verdiği beyanat AKP ile ÖCALAN,yani PKK arasında görüşmeler yapıldığını çok açık ve net olarak ortaya koymaktadır.Başbakan dahil hiç kimse “Ben,buna karışmam.Devletin görevlileri görüşüyor.” diyerek bu işten sıyrılamaz.MİT,doğrudan Başbakanlığa bağlıdır.MİT görevlilerinin Başbakan’ın talimatı ve bilgisi olmadan ÖCALAN’la görüşme yapması mümkün değildir.Bu açıklamalar AKP ile PKK arasında temaslar olduğunu çok açık ve net olarak ortaya koymaktadır.
9-PKK liderleri yaptıkları açıklamalarda ateşkes kararının Devletle ÖCALAN arasında yapılan temaslar sonucu alındığını söylediler.BDP Genel Başkanı Selahattin DEMİRTAŞ da bir açıklamasında Tayyip ERDOĞAN’ın 2002 seçimleri dahil her seçim öncesinde PKK’dan ateşkes talep ettiğini,ateşkes ortamlarında seçime gittiğini söyledi.Ne PKK liderlerinin açıklamaları ne de Selahattin DEMİRTAŞ’ın bu açıklaması AKP tarafından yalanlanmadı.Türkçemizde güzel bir söz vardır:SÜKUT İKRARDAN GELİR.Yani,susmak ileri sürülen iddiayı kabul etmek demektir.İşte,AKP yetkililerin bu açıklamalar karşısında suskun kalmaları da iddiaları kabul etmeleri anlamına gelmektedir.Sonuç olarak PKK’nın tek taraflı ilan ettikleri ateşkes kararlarının ÖCALAN ile yapılan gizli görüşmelerde kararlaştırılmış olması AKP-PKK görüşmelerinin açık kanıtlarından birisidir.
10-Bölücübaşı ÖCALAN,birtakım devlet görevlilerinden oluşan heyetlerin kendisiyle görüşmeler yaptıkları,bu görüşmelerde devletle müzakere aşamasına geldikleri vb. hususları sık sık avukatları vasıtasıyla yaptığı açıklamalarda ifade ediyor.ÖCALAN’ın bu açıklamaları ne Hükümet ne de AKP yetkililerince yalanlanmıyor.Bu konuda gösterilen sükut ÖCALAN’ın yaptığı “Devlet,benimle görüşüyor.” tarzındaki açıklamaların doğru olduğunu göstermektedir.Birtakım devlet görevlileri siyasi iktidardan talimat almadan ÖCALAN ile görüşme yapıyorlarsa bu suç olduğundan görüşmeyi yapan devlet görevlileri hakkında soruşturma açılması gerekmektedir.Ancak,bugüne kadar bu devlet görevlileri hakkında soruşturma açıldığına dair herhangi bir açıklama yapılmadı.Bu açıklamaların yapılmaması,AKP yönetiminin bu konuda sessiz kalması da AKP-PKK arasında bir irtibat olduğunun kanıtıdır.
 11-ÖCALAN’ın talimatıyla PKK yandaşları Diyarbakır’da kısa adı “DTK” olan Demokratik Toplum Kongresi diye adlandırdıkları bir kongre yaptılar.Kongrede "Demokratik Özerk Kürdistan Modeli" adlı bir taslak hazırlandığı açıklandı.Yapılan açıklamaya göre bu taslakta milli-üniter bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti’ni çok dilli,çok kültürlü,federatif bir devlete dönüştürecek her türlü ihanet mevcut.Hükümet sorumluluğu gereği bu ihanet toplantısının yapılmasını engellemesi,sorumlularını adalet önüne çıkartması gerekirdi.Hükümet yetkilileri bu konuda hiçbir şey yapmadılar,sadece seyrettiler.Gene Bu ihanetlere karşı AKP yönetiminden tek bir kınama açıklaması yapılmadı.Hem Hükümetin hem de AKP yönetiminin bu ihanete sessiz kalmaları AKP ile PKK arasında temasların varlığını açıkça ortaya koymaktadır.
12-2010 yılının son aylarında BDP’li Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Belediye hizmetlerinde Türkçe’nin yanında Kürtçe’yi de kullanmaya başladı.Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi yetkilileri ilk önce su faturalarının Türkçe ve Kürtçe basılacağını,ardından diğer hizmetlerde de Türkçe-Kürtçe uygulamasına geçileceğini açıkladılar.Yapılan açıklamalara göre sadece hizmetlerde değil,Belediyenin resmi yazışmalarında da Türkçe ile birlikte Kürtçe kullanılacak.Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Diyarbakır’ın tüm girişlerine Türkçe ve Kürtçe "Hoş geldiniz" tabelaları asacaklarını açıkladı.Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki diğer BDP’li Belediyeler de faaliyetlerinde Kürtçe’yi kullanmaya başladılar.BDP’li Belediyelerin Kürtçe’yi ikinci bir resmi dil gibi kullanmaya başlamaları açıkça Türkiye Cumhuriyeti’ne meydan okumadır.Anayasamızın değiştirilemez maddelerinden olan Devletin dilinin Türkçe olduğu ilkesinin açıkça ihlal edilmesidir.Bu,aynı zamanda kanunlarımıza göre suçtur.Bu sebeble sorumlularının cezalandırılmaları gerekir.
BDP’li Belediyelerin Kürtçe’yi ikinci bir resmi dil olarak kullanma,bu suretle resmi dilin Türkçe olduğu kuralını ihlal etme faaliyetlerine öncelikle karşı koyması ve engellemesi gereken merci Hükümettir.Gene,Hükümet bu suçu işleyenlerin yargı mercilerinin önüne çıkartılması için gereken çalışmaları da yapmak zorundadır.Bu,Hükümetin anayasal görevidir.Ne yazık ki,AKP Hükümeti bu söylediklerimizi yapmak yerine olanları sadece seyretti.Bir kınama açıklaması dahi yapılmadı.AKP yönetiminden de bir kınama açıklaması gelmedi.AKP’nin bu sessizliği ancak PKK ile yaptığı gizli görüşmeler,gizli mutabakatlarla açıklanabilir.Bu sessizliğin başka bir açıklaması yoktur.
13-Geçtiğimiz günlerde BDP İstanbul milletvekili Sebahat TUNCEL bir başkomiseri tokatladı.Bu tokat aslında O Başkomiser’e değil,Devlete atılmış bir tokattır.Bu nedenle MHP Genel Başkanı Sayın BAHÇELİ,BDP’li vekilin dokunulmazlığının kaldırılmasını talep etti.Bu talebe AKP’den herhangi bir cevap gelmedi.Gene,TBMM’de bekleyen dokunulmazlık dosyalarının önemli bir kısmı BDP’li vekillerle ilgili.Bu dosyalarda işlenen suçların tamamı “Terör örgütünün propagandasını yapmak,terörü teşvik etmek vb.” suçlar.BDP’li vekiller Meclis’teki AKP çoğunluğu sayesinde bu suçlardan yargılanmaktan kurtuluyorlar.Çünkü,AKP çoğunluğu BDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına yanaşmıyor.
AKP’nin BDP’li vekillerin dokunulmazlıklarını kaldırmayarak yargılanmaktan kurtarması ne ile açıklanabilir?Bence,bu ancak AKP ile PKK arasında yürütülen gizli temaslarla açıklanabilir.Başka bir açıklaması yok.
 Yukarıda dilimizin döndüğü kadar AKP’nin PKK ile ilişkisini,temaslarını açıklamaya çalıştım.Burada önemli olan husus 12 Haziran seçimleri öncesinde bu gerçeklerin halkımıza anlatılmasıdır.İyi anlatalım ki,halkımız seçimlerde tercihini doğru yönde kullanabilsin.İyi anlatıldığı zaman halkımızın yanlış yapmayacağı,tercihini doğru yönde kullanacağı kanaatindeyim.Bu sebeble bu gerçekleri halkımıza iyi anlatabilmek için hepimize büyük görev düşüyor.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!