AKP’nin FETÖ’yle Sınavı

 

Dünün Fethullah Gülen’i bugünün FETÖ başı, 12 Eylül 2010’da yapılan referandum sırasında “İmkân olsa mezardakileri bile kaldırarak referandumda ‘Evet’ oyu kullandırmak lazım. Ben zannediyorum kalkarlar da” demişti. İktidar cenahı FETÖ’nün bu desteğini büyük bir memnuniyetle ve sevinçle karşılamıştı.

Cemaat adı altında vaiz cübbeli bir adam Anayasa Referandumunda ‘canlıyı bırak ölüye’ bile oy kullandırmak istemesinin nedeni ne olabilir?

Bunu büyük bir iştah ve hırsla Anayasa değişikliğini gündeme getiren AKP yetkilileri görememişlerdir. Bu değişikliğe karşı çıkan muhalefeti AKP yetkilileri günah keçisi ilan etmekle meşgul olmuşlardı.

 

Yargıya ya da devlete hâkim olmak!

Bunun nedenini “ölü” ve dirilerin kullandıkları oylarla değiştirilen yeni Anayasa gereği yapılan HSYK seçimleridir.

 HSYK’nın itirafçı olan FETÖ’cülerin bu konudaki tespitleri şöyledir: “2010’daki HSYK seçimlerinde HSYK’nın 22 üyesi içine FETÖ kendisine bağlı 13 kişi yerleştirmiş. Bu HSYK, Yargıtay’a 160, Danıştay’a 51 yeni üye seçti. Yukarıdan aşağıya yüksek yargı FETÖ dediğimiz terör örgütünün eline geçmiş oldu.

2011’deki yeni Yargıtay ve Danıştay üyeleri bir ev toplantısında isim isim belirleniyor. Cemaatten seçileceklerin sayısı Pensilvanya’ya telefon edilerek F. Gülen’e soruluyor ve “140’tan aşağı olmaz” talimatını alıyorlar. Seçim sonucunda belirlenen 107 kişi aynen Yargıtay üyeliğine seçiliyor. Danıştay’a ise Gülen’in belirlediği tüm adaylar seçiliyor.”

 

Kaset kumpasları!

Yargı gücünü tekeline alan FETÖ’cü çete böylece kumpaslarına 2011’de MHP ve CHP’ye kasetle başlamıştır. Bu kumpas AKP’nin iktidarını güçlü biçimde sürdürmesi için yapılmıştı. Zamanın Başbakanı Erdoğan FETÖ’nün kaset kumpaslarıyla ilgili olarak  “kasetler özel değil genel genel, bu genel bir ahlaksızlık” diyerek seçim kampanyasını yürütmüştü.

FETÖ, iktidara yönelik olarak gerçekleştirdiği 7 Şubat 2012 tarihinde MİT müsteşarı ve arkasından 17-25 Aralık 2013 tarihinde de iktidara bölücülük ve yolsuzluklar üzerinden ciddi bir mesaj vermişti.

Yaşananlar AKP’nin gözlerini açmış kan uykusundan uyanmak için 15 Temmuz darbesi beklenmiştir.

 

Devletin yargısı değil FETÖ’nün yargısı!

Askere yönelik Balyoz, Casusluk ve Ergenekon davalarını bu ekip gerçekleştirdi. Ülkede Cumhuriyetin yargısı gitmiş FETÖ’nün yargısı gelmişti. AKP iktidarı FETÖ’nün bu HSYK darbesini ve yargıyı ele geçirmesini hep görmezden geldi. Dahası zamanın başbakanı Erdoğan, FETÖ’cü cuntanın açtığı davaların “Savcısı” olduğunu birden söyleyiverdi.

HSYK, FETÖ’nün yönetimi altına girdikten sonra Türkiye’nin en büyük işadamları, askeri darbe döneminde korkmadıkları kadar, FETÖ’nün HSYK darbesinden korkar hale gelmişlerdir.  Medya patronları, sanatçılar, yazarlar, gazete yöneticileri, FETÖ korku imparatorluğu tarafından adeta köleleştirildiler. Telefon dinlemeleri, gizli kayıtlar hep yargı cuntasının güvencesi, koruması altında yapıldı.

2013 yılının aralık ayında Eski Adalet Bakanı ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin şöyle bir açıklama yapmıştır: “Önemli bir holdingin başında bulunan bir kişi hakkında bir ceza davası var ve mahkûm olmuş. Yargıtay’da ’Cemaatin imamı’ diye nitelendirilen kişi, ismi bende saklı, bu dosya ile ilgili ne karar verilmesi gerektiği hususunu dosyanın kısa bir özeti ile birlikte Pensilvanya’ya göndermiş. Hoca efendi, ’Adalet neyi gerektiriyorsa ona göre karar verin” demiş.

Mehmet Ali Şahin’in kaygısı devam etmiş “Acaba yargı içinde bu cemaate sempati duyanlar, bir takım yargıçlar bu projede görev üstlenmiş olabilirler mi?” sorusuyla yetinmiş.

Devlet erkini elinde bulunduranlar olanın bitenin üzerine zamanında gitmemiş, gereğini de yapmamışlardır. 15 Temmuza gelindiğinde ise iş işten çoktan geçmişti. 25-30 yaşındaki binlerce memur ihraç edilirken kullanılan ölçüler, AKP’nin üst yönetimine uygulandığında tamamının sınavı kaybedeceği açıktır.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!