AKP’nin Din İstismarı ve Dine Zarar Veren İcraatları -1

Başta Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP’liler “Milli görüş gömleğimizi çıkardık.” deseler de Refah Partisi’nin yaptığı gibi din istismarı yapmaya devam ediyorlar. Bunu Refah Partisi’ne göre daha profosyonelce yapıyorlar. Batı bölgelerinde demokrasi,özgürlük nutukları atarken İç Anadolu,Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri ile Karadeniz Bölgesi’nde halk arasında çok yoğun bir şekilde din istismarı yapıyorlar. Din istismarını Batı bölgelerinde muhafazakar vatandaşlarımız arasında da yapıyorlar. Tarikat ve cemaatler bu konuda AKP’ye çok yoğun bir şekilde katkı sağlıyorlar. AKP ile tarikat ve cemaatler arasında Cumhuriyet tarihinde şimdiye kadar görülmemiş büyüklükte bir ittifak mevcut.

Başta Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP’liler din istismarını çoğunlukla başörtüsü üzerinden yapıyorlar. Bunun yanında 2007 seçimleri öncesinde Abdullah Gül’ü “Dindar Cumhurbaşkanı” diye lanse ederek din istismarı yapmışlardı. Referandum kampanyası sırasında ise özellikle İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Karadeniz Bölgelerinde “Evet oyu verirseniz alevi hakimler gidecek, Müslüman hakimler gelecek.” biçiminde din istismarı yaparak bu bölgelerde yüksek oranda “EVET” oyu çıkmasını sağlamışlardı.

AKP, kendisini vatandaşlara “dindar parti-Müslüman parti” olarak tanıtmasına rağmen yaptığı icraatlar tam tersi yönde. Bizim Türk Milliyetçileri olarak AKP’nin bu konudaki ikiyüzlülüğünü vatandaşlarımıza göstermemiz lazım. Bunun için AKP’nin Türk Milleti’nin inançlarına ters düşen, zarar veren icraatlarını aşağıda açıklamaya çalıştım. İşte AKP’nin inançlarımıza ters düşen, zarar veren icraatları:

1-Papalığın yürüttüğü bir “Dinler arası Diyalog Projesi” var. Vatikan bu projeyi Hıristiyanlığı yayma yolunda bir araç olarak görüyor ve kullanıyor. Hıristiyan Dünyası ülkemizde çok yoğun bir biçimde misyonerlik faaliyetleri yürütüyor. AKP Hükümeti bu faaliyetlere karşı tedbir almakla yükümlü olduğu halde görevini yapmıyor. AKP’nin önceki dönemde Diyanet’ten sorumlu Devlet Bakanı Mehmet AYDIN diyalog konusunda şöyle diyor: Diyalog platformunda İslam’ı tebliğe kalkışmak en büyük dinsizliktir.

2-Referandum kampanyası sırasında AKP yönetimi teşkilatlarına genelge göndererek 12 Eylül tarihine kadar yurtdışına çıkışları durdurdu. Bunun amacı AKP tabanını oluşturan vatandaşların Umre ziyareti için kutsal topraklara gidişini önlemekti. AKP’liler Umre’ye gidenlerin referandumda oy kullanamayacaklarını hesap ettikleri için bu yola başvurdular.

Kaynak:8 Ağustos 2010 tarihli Yeniçağ Gazetesi

3-Türk Bayrağı’ndaki yıldız Türklüğü temsil ederken hilal de İslamiyet’i temsil eder. Buna göre AKP, dinimize ve inançlarımıza saygılı bir parti ise Türk Bayrağını koruyup kollamak ve yüceltmek durumunda. Ancak, gerçek öyle değil. PKK’lıların Habur Sınır Kapısı’ndan girişleri sırasında AKP, PKK’lıların ellerindeki PKK Bayrağına dokunmadı. Buna karşılık AKP şehit ailelerinin TBMM’yi ziyareti sırasında polise talimat vererek şehit ailelerinin ellerindeki Türk Bayraklarını toplatmaya kalktılar. Şehit ailelerinin gösterdiği yoğun tepki üzerine polis bu girişimden vazgeçmek zorunda kaldı. Bu durumda AKP’ye şunu sormak gerekiyor: PKK Bayrağına bir şey diyemezken gücünüz Türk Bayrağına mı yetiyor?

Kaynak:İsrafil K. KUMBASAR’ın 29.10.2009 tarihli Yeniçağ Gazetesi’nde yayınlanan yazısı

4-AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Kretschmer ile ABD Büyükelçisi Edelman Hükümete başvurarak Cuma namazında okunan Ali İmran suresi 19. Ayeti olan  “Allah Katında Din İslam’dır” ayetinden rahatsız olduklarını bildirerek hutbeden çıkarılmasını talep ettiler. Hükümet bu talebi kabul ederek bu ayeti çıkartarak yerine “Tövbe eden hiç günah işlememiş gibidir” hadisinin konulmasına karar verdi ve bu karar uygulandı.

Kaynak:milligazete.com.tr 29 Nisan 2006

5-AKP, Batı’ya şirin gözükmek amacıyla İstanbul için “İstanbul 2010: Avrupa Kültür Başkenti” projesini uygulamaya koydu. Bu projenin ana fikri İstanbul’un Ermeni ve Rum karakterini vurgulamaktı. Bu proje 2010 yaz aylarında uygulandı. Güya İstanbul’un tanıtımı  için bizim vergilerimizden toplanan 300 milyon TL harcandı. Bu proje ile kesinlikle İstanbul’un Türk karakteri değil, aksine Rum ve Ermeni karakteri öne çıkarıldı. Projenin hazırlık aşamasında Başbakanlığın himayesinde  “Türkiye Tanıtım Konseyi”  kurulmuştu.Bu konsey birtakım raporlar hazırlamıştı.Bu raporlardan birinde aynen şu ifadeler var: Türkiye’deki dinler ile ilgili iki temel sorun göze çarpmaktadır; birincisi vakıf malları sorunu, diğeri de Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmamasıdır.Bugün Türkiye’de Hıristiyan dünyasının kendi dinlerini öğrenebileceği bir yer yoktur. Türk halkının yüzde 99’u Müslüman’dır ve din bakımından dünyada bu kadar homojen olan başka bir toplum yoktur. Bu durum tartışma ortamını da olumsuz etkilemektedir. Gayrimüslimler yalnızca İstanbul ve İzmir’de yoğundur. Halkımız kendisini yalnızca ’Müslüman-Türk’ olarak tanımlamakta, diğer değerlere sahip çıkmamaktadır. Batılı gözüyle ülkemiz ’istilâ’ altındadır.

Kaynak: Arslan BULUT’un Yeniçağ Gazetesi’nde yayınlanmış yazısı

 

(Devam edecek)

 

 

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!