AKP Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, Dağ, CNN Türk televizyonunda katıldığı programda, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Hamza Kürşat Ayvatoğlu’nun partideki görevi, bu göreve ne zaman başladığı ve referanslarının sorulması üzerine Dağ, kendisinin 10 yıldır milletvekilliği yaptığını, bu dönemdeki danışmanlarının belli olduğunu belirtti.
Dağ, “Bu arkadaş yakın ekipte çalışan biri değil. 2019 yerel seçimleri Kastamonu’da olumsuz neticelenince, Kastamonu Belediyesinde çalışan, Kastamonu Belediye Başkanı’nın, ‘Babası yok, genel merkezde çalışsın’ diye referans olduğu, bu sebeple de bizim birimde, Ar-Ge biriminde çalışan bir arkadaş. Ar-Ge biriminde çalıştığı için devir teslim törenlerinde doğal olarak orada bulunması söz konusu oldu. Cuma günü de açıkladım. Yakın çalışma ekibimde değil.” dedi.
Buradan çıkaracakları dersler olduğunu ifade eden Dağ, partide işe alırken sadece adli sicil kaydı araştırmasının yeterli olmadığını, başka araştırmaların da yapılması gerektiğini kaydetti. Dağ, “Çünkü kişileri işe almak, direkt olarak bizim kendi uhdemizde olan bir şey değil. Partinin bu konuda bir sistemi var. O sistemde işe alımlar yapılıyor. Bundan sonra belki bu konuda çok daha dikkat etmeyi gerektirecek bir durum var.” ifadelerini kullandı.
Dağ açıklamalarına şöyle devam etti:
“Olaydan haberdar olur olmaz ki bu sosyal medyadan değil, başka yerden ayrıca bize gelmiş olsaydı direkt olarak bu kişinin işine yine son verirdik. Bunda bir gram tereddüt edebilecek bir durum partimizde siyaset yapan hiçbir kişide söz konusu olamaz. Bu benim için de diğer genel başkan yardımcılarımız için de geçerli.
Diğer taraftan hukuki bir süreç söz konusu olduğu için, yargıyla alakalı boyutta, emniyetle ile ilgili işlemler de devam etti ki halen takip ediyoruz. Ben bunu bizzat takip edeceğimi ifade ettim. Bizzat takibini bakanlıklarımız üzerinden yapıyoruz.”
“Olası davaya müdahil olmayı düşünüyor musunuz?” sorusuna karşılık Dağ, hukuken mümkünse davaya müdahil olabileceklerini, kaçınacakları bir durumun bulunmadığını bildirdi. Kendisinin de bir hukukçu olduğunu vurgulayan Dağ, “Hukuki olarak tam oturmuyor. Böyle bir meselede hukuki anlamda suçtan zarar gören anlamına gelebilecek bir pozisyonum şu anda yok. Böyle bir pozisyonum, bu olaylardan dolayı, sosyal medyada, basında yer almasından dolayı partimiz, şahsımız belki zarar gördü ama olayın kendisiyle alakalı bir suçtan zarar görme durumu söz konusu olmadığı için mahkemenin müdahillik başvurusunu kabul etmeme olasılığı daha yüksek.” şeklinde konuştu.
İşe alımlarda daha dikkatli olacaklarını belirten Dağ, “Ortaya çıkan görüntülerden samimi olarak bize oy veren, bizim tabanımızdaki insanlar, bunları AK Parti’ye yakıştıramadığı için üzülenler oldu, bunu da görüyorum. Bu konuda da onlardan helallik istiyorum. Daha çok dikkat etmemiz lazım. Bundan sonraki dönemde de parti olarak daha çok dikkat edeceğiz.” dedi.
Böyle bir konu gündeme geldiğinde hangi partinin nasıl bir reaksiyon gösterdiğinin de tartışılması gereken meselelerden biri olduğunu dile getiren Dağ, “Biz bundan haberdar olur olmaz, perşembe akşamı kendisinden sözleşmesini feshetmek, bu konuda hamle yapmak, hukuki süreci başlatmak noktasında hamle yaparken, bu konuyu siyasallaştırmak isteyenlerin kendi partilerindeki taciz, tecavüz konularıyla alakalı 126 gündür konuşmamasını da bir yere not etmek gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
“Uyuşturucu kullanmasından öte zenginleşme sebebinin, kaynağının ne olduğunun açıklanması isteniyor. Siyasi nüfuz kullanarak mı böyle bir lüks yaşantıyı elde etmiş olabilir soruları gündemde.” değerlendirmesi üzerine Dağ, genel merkezde çalıştığı bir senelik süre zarfında bir şey olduğunu düşünmediğini, bu konuda yargının elinin açık olduğunu söyledi.
Dağ, “Bu konuda ellerinde delil olanlar, belge olanlar, bu konuda bir iddia ortaya koyanlar, benim bulunduğum pozisyon itibarıyla bundan bir bilgim yok, ama gerçekten nüfuz ticareti yaparak ya da belediye hizmetleri veya kamu hizmetleri noktasında bir çalışma yaparak bir durum söz konusuysa bu konuda yargının da savcının da eli açık.” diye konuştu.
“İfade verenler temin iddiasında bulundu. Dolayısıyla nereden aldı, nasıl aldı, bunun üzerinden para mı kazanıyordu? Bunları hiç araştırdınız mı? Elinizde bir bilgi var mı?” sorusuna karşılık Dağ, bununla ilgili kendisinin bir bilgisinin bulunmadığını, bunun araştırmasının İçişleri Bakanlığı ve yargı tarafından yürütüldüğünü söyledi.
“Birlikte çalışırken bir farklılık görmüş müydünüz?” sorusu üzerine Dağ, “Çok yakınımda çalışan biri olmadığı için, bir de bizim sadece genel merkez mesaimiz yok. Biz haftada 2 veya 3 gün genel merkez yapıyoruz. Diğer günlerde bölgemize, aynı zamanda diğer illere gidiyoruz. Orada 5-6 tane memur olarak çalışan arkadaş var. Onlarla çok sıkı bir mesai içinde olmazsınız. Ayda bir, iki defa ancak görme durumunuz olur. Onun dışında daha çok kendi danışman ekibinizle, özel kaleminizle çalışırsınız. O sebeple çok yakın çalıştığım biri değildi. Son dönemde ekipte bir Kovid vakası oldu. Yaklaşık 4-5 arkadaş. O temasta olmadığı için o dönemde bir süre bulundu. Onun dışında da yanımızda bulunmadı.” yanıtını verdi.
Görüntülerin sızmasına ilişkin şantaj şüphesinin sorulduğu Dağ, bunun Ayvatoğlu ile arkadaşları arasında bir konu olduğunu söyledi. Dağ, “Size yönelik bir operasyon olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusunu yanıtlarken, bu konuda bir bilgisinin bulunmadığını dile getirdi.
Bu tür konuların siyasette karşılıklı olarak kullanılmaya başlandığı belirtilip, siyasetin buna bir tavır gösterip göstermeyeceğinin sorulduğu Dağ, şunları kaydetti:
“Bu tarz şeyler siyasetin ana gündem maddesi olmamalı. İktidar partisi olarak 20 senedir ülkeye kazandırdıklarımız var. Önümüzdeki süreçte de kazandırmak niyetinde olduğumuz bir çok iş var. Önümüzdeki sürece şöyle bir baktığımızda yerli, milli aracı bu ülkeye kazandırmak istiyoruz. Yine uzay teknolojisini bu ülkeye kazandırmak istiyoruz. Bugüne kadar ülkenin 83 milyonuna eşit şekilde hizmet ettik, bundan sonra da etmek istiyoruz. Ekonomi esas gündemimiz, buna yoğunlaşıyoruz, bu konuda uğraş veriyoruz. Bunun dışındaki birtakım konuların siyasette gündem alması, siyaset kurumunu daha kısırlaştırma noktasında bir süreç ortaya çıkarıyor. Burada projelerin, hayallerin, geleceğin yarışması lazım. Bu ülkeye hizmeti böyle yapacağız. Bu ülkeye kazandıracağımız çok hizmetler var. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bugüne kadar çok işler yaptık, daha da yapacağız.”
Hamza Dağ, AKP’nin yeni MKYK’sine ilişkin soru üzerine, Tanıtım ve Medya Başkanlığındaki görevi perşembe günü devraldığını hatırlattı. Dağ, “Parti çalışmalarımızı topluma anlatmak açısından tanıtım ve medyanın birçok boyutu var. Basın vasıtasıyla bunu yapıyoruz. Sosyal medya üzerinden de çalışma yapmak gerekiyor.” diye konuştu.
Pandemi koşullarının sahada bulunmalarını zorlaştırdığını dile getiren Dağ, “2023’e giden yolda milletvekillerimizi ve teşkilatımızı çok daha aktif bir şekilde sahada bulundurmaya devam edeceğiz. Bu anlamda milletvekilleriyle istişare yapıyoruz. 10’ar kişilik gruplar halinde meşveret yapıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Muhalefetin erken seçim çağırısı ve yeni anayasa çalışmalarına ilişkin talepleri değerlendiren Dağ, “Ne zaman pozitif bir gündem olsa, ne zaman ülkenin önünü açacak bir konu olsa, muhalefet, özellikle CHP bunun önüne geçmek için her seferinde engel oluyor. Yeni dönemde de aynısını yapacaklar. 2002’den beri yeni sivil anayasayı söylüyoruz. O zamandan beri muhalefet ‘ne kadar engel olabilirim’ diye baktı olaya ve bakmaya da devam ediyor.” dedi.
Hamza Dağ, “Yeni anayasa konusunda muhalefetin bizi zorlayıp, masaya çekmesi lazım. Ama biz muhalefete çağrı yapıyoruz. Gelin pozitif bir gündemle bundan sonra artık ilk defa Türkiye’nin bir sivil anayasası olsun. 1982’den beri 20 küsur defa değişmiş, yamalı bohça haline gelmiş bir anayasayla bu ülkenin geleceğini daha zor bir hale getirmeyelim diyoruz.” şeklinde konuştu.
Dağ, bir başka soruyu yanıtlarken de “Muhalefetin sonbaharda seçim sözünün hiçbir realitesi yok.” dedi.
Harp okullarıyla ilgili yönetmelik değişikliğiyle tarikat ve cemaatlerin orduda yapılanacağı yönündeki eleştire ilişkin Dağ, “İrtica kelimesi zaten FETÖ gibi yapıların orduda örgütlenmesine sebebiyet verdi. Tecrübeyle sabit. İrtica kelimesi üzerinden üretilen korkular, FETÖ’nün kendi içerisinde propagandası haline geldi.” değerlendirmesinde bulundu.
Dağ, “Cemaatlerin, tarikatların veya diğer yapıların orduya girebilmesinin önünde irtica kelimesinin tek başına engel olmadığını biz tecrübeyle görmüş olduk. Bu konuda atılan adım, ülke açısından tecrübelerle ortaya çıkan ve gerçekten de olması gereken bir adım” dedi.
Hamza Dağ, HDP’ye açılan kapatma davasına ilişkin soru üzerine şunları kaydetti:
“HDP’nin kapatma konusuna üç açıdan bakmak lazım. Siyasi açıdan, biz AK Parti olarak kapatma davalarını zorlaştırma konusunda birçok hamle yaptık. İşin hukuki tarafı da var. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bir iddianame hazırladı. Anayasa Mahkemesi elindeki deliller noktasında karar verecek. Bir de işin ahlaki boyutu var. İddianameye baktığınızda HDP’nin yapmış olduğu eylemlerin tamamı, terörle alakalı işler. HDP’nin almış olduğu karar neticesinde 33 tane insan vefat etti. PKK propagandasıyla ilgili işler yapıyorlar. Bir kere muhalefetin ve Türkiye’nin HDP’yi bu konuda ahlaken mahkum etmesi lazım.”
Kaynak: Veryansın TV