AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, “Demokrasilerin güzelliği her şekilde konuşmaya, görüşmeye uygun bir zeminin olmasıdır. Milleti, vatanı, devleti, bayrağı tartışmayan herkes ile hangi siyasi görüşten olursa olsun biz her şeyi görüşürüz. Ama bu ülkenin bağımsızlığını, bayrağını, devletinin meşruiyetini, egemenlik haklarını, kurumlarını tartışmaya açanlarla da biz kutuplaşırız ve mücadele ederiz” dedi.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, “Demokrasilerin güzelliği her şekilde konuşmaya, görüşmeye uygun bir zeminin olmasıdır. Milleti, vatanı, devleti, bayrağı tartışmayan herkes ile hangi siyasi görüşten olursa olsun biz her şeyi görüşürüz. Ama bu ülkenin bağımsızlığını, bayrağını, devletinin meşruiyetini, egemenlik haklarını, kurumlarını tartışmaya açanlarla da biz kutuplaşırız ve mücadele ederiz” dedi.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla AKP Genel Merkezinde gazeteciler ile bir araya geldi. Gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Ünal, WhatsApp’ın kişisel verilerin birçok şirketle paylaşımına olanak tanıyan sözleşmesine ilişkin sorulan bir soru üzerine, Eylül ayında bütün arkadaşlarına WhatsApp kullanmayı bıraktığına dair bir mesaj gönderdiğini, açık kaynak kodlu olduğu için Telegram kullanmaya başladığını söyledi.
Ünal, konuya ilişkin sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dijital dünyadaki durumumuz, bugün artık veri madenciliği diye nitelendirdiğimiz, bizim internette günlük işlemlerimizden türeyen bütün verilerimiz bir şekilde veri madenciliği çerçevesinde algoritmalar tarafından işleniyor ve yeniden kendi verilerimiz üzerinden kuşatılıyoruz. Burada mesele sizin verileriniz bilinmesi veya bilinmemesinden daha öncelikli olarak sizin tüketim alışkanlıklarınız, oy verme davranışınız. Sizin tüketici olarak bir reklam malzemesi ya da bir tüketim malzemesi haline zaman içerisinde dönüşmeniz anlamına geliyor. Sizin verileriniz büyük şirketlerin bir süre sonra satış pazarlama departmanlarının elinde sizin hangi tercihleriniz, hangi tüketim alışkanlıklarınız olduğu üzerinden siz veya biz bir ürün haline dönüştürülüyoruz.”
Amerika seçimlerinde sosyal ağların tarafsız platform olma özelliklerini kaybettiklerini belirten Ünal, “ABD iç hukukunda sosyal ağlarla ilgili düzenleme şudur: Buralar tarafsız platformlardır, içerik müdahalesi söz konusu değil, sadece içerik sağlayıcı konumunda buraları bir platform olarak insanların kullanması istenir. Dijital dünya yeni cezalandırma biçimlerini de beraberinde getirdi. Sosyal ağlar, bir ay boyunca veya süresiz hesabı askıya alıyor. İnternet dünyası kendi hukukunu oluşturuyor. ‘Seni cezalandırıyorum, hesabını askıya alıyorum’ diyor. Bunlar yeni ceza biçimleri. Bu ceza biçimlerini hukuki olarak bir devlet mi belirliyor? Hayır. Trump’ın süresiz olarak hem Facebook hem de Twitter hesabı askıya alındı. Suçlama, demokrasi karşıtı davranışlar ve şiddet çağrısında bulunmaktı. Her şiddet çağrısında bulunan ve demokrasi karşıtı davranışlarda bulunanlar ile ilgili Twitter bu uygulamayı yapmıyor. Keşke yapsa” ifadelerini kullandı.
Ünal, “Dijital dönüşümün kaçınılmaz bir sonucu olarak bizler kendi sosyal ağlarımızı, kendi haberleşme araçlarımızı, kendi arama motorlarımızı yani kendi siber vatanımızı kurmak durumundayız” dedi.
Bir gazetecinin, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ü evinde ziyaret etti. Bu ziyaretler, Cumhur İttifakı’nı genişletme çabası olarak yorumlandı. Bu ziyaretlere diğer partiler de eklenecek mi” şeklinde yönelttiği sorusunu yanıtlayan Ünal, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin güzelliği, koalisyonları ortadan kaldırmasıdır. Siyasette kaçınılmaz olarak henüz parlamenter sistemin siyasal kültürüyle düşünülüyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin siyasal kültürü teamülleri oluşurken, diğer taraftan parlamenter sistemin siyasal kültürü ve teamülleri de yavaş yavaş kayboluyor. Birçok insan siyaseti parlamenter sistemin siyasal kültürü ile okuyor ve değerlendiriyor. Artık koalisyonlar yok, ittifaklar var. Koalisyonlar seçimden sonra oluşur, ittifaklar seçimden önce oluşur. İttifak, koalisyon değildir. Siyasette de ittifakların güzel tarafı, sizin çözüm odaklı olarak değişik meselelerde, değişik ittifaklar oluşturabilirsiniz. Cumhur İttifakı bir siyasi ittifaktan ziyade, Cumhur İttifakı masa başında oluşmuş bir ittifaktan ziyade, Cumhur İttifakı pazarlıklarla oluşmuş bir ittifak değildir. Cumhur İttifakı, 15 Temmuz gecesi bu milletin devletini, iradesini, demokrasisini korumak için oluşturduğu ittifakın adıdır. Cumhur İttifakını bir seçim ittifakı gibi değerlendirmeyin. Çünkü Cumhur İttifakı masa başında kurulmuş, pazarlıklarla kurulmuş bir ittifak değildir. Millet İttifakı ile ilgili söylediklerimiz, Millet İttifakı mensuplarını kimi zaman öfkelendiriyor. Millet İttifakı, kendi ifadeleriyle şeffaf değil. Orada ki ittifak bildiğimiz normal bir siyasi ittifaktan ziyade karşıtlık motivasyonu ile yani Erdoğan karşıtlığının oluşturduğu motivasyon ile AK Parti karşıtlığında toplanmış ortak motivasyonları çözüm, icraat, öneri değil; karşıtlık ve düşmanlık olan ve her konuştuklarında meşruiyet krizini gündeme getiren, bu arada İYİ Parti’yi bu meşruiyet krizinin dışında tutuyorum. İYİ Parti gelenek olarak devleti tartışmaya açan bir gelenekten gelmiyor. İYİ Parti, hakimleri, savcıları satılmış ilan eden bir gelenekten gelmiyor, İYİ Parti, gazetecilere sanatçılara, çiftçilere, öğretmenlere ağır hakaretlerin edildiği bir gelenekten gelmiyor. İYİ Parti, Cumhurbaşkanını, Anayasayı gayrimeşru ilan eden bir gelenekten gelmiyor. İYİ Parti, ‘sözde Cumhurbaşkanı’ diyecek kadar millet iradesine hakaret etmeyi göze almış bir gelenekten gelmiyor. Cumhurbaşkanımız kendisi de Sayın Devlet Bahçeli’ye dönük ziyaretinin bir nezaket ziyareti olduğunu ifade etti. Oğuzhan Asiltürk ile yapılan görüşmenin de ne olduğunu Cumhurbaşkanımız ifade etti. Neden olmasın. SP’nin geleneği de, bu HDP, CHP zihinsel kodlarına uygun değil. İYİ Parti ve SP’nin bu yapı içerisinde olması benzemezler ittifakını ortaya çıkarıyor” cevabını verdi.
Erken seçim tartışmalarını da değerlendiren Ünal, şunları kaydetti:
“Bu erken seçim tartışmalarının gündeme getirilmesi kasıtlıdır. Türkiye’nin önünde bir erken seçim söz konusu değil. Bütün dünya salgınla boğuşurken, ekonomik anlamda daralırken, İngiltere, İspanya, İtalya, Almanya’da salgının sonuçları ağır hissedilirken, Türkiye bu salgın sürecini yaklaşık bir yıldan beri iyi bir şekilde yönetiyor. Israrla karşı tarafın, Türkiye’nin gündemini erken seçimde tutmaya çalışması, sürekli bir kavga ve huzursuzluk ortamında tutmaya çalışması, her gün güne başlarken CHP’nin kuyuya bir taş attığını görüyorsunuz. O taşı çıkartıyoruz ve bakıyoruz ki bir taş daha atmış kuyuya. Sürekli kuyuya taş atan ve her seferinde onun öyle olmadığını gösterirken bütün enerjimizi kaybediyoruz. Anti siyaset, demokrasiye müdahale zemini oluşturmak için yapılır. Demokratik siyasetin amacı, ülkeyi geliştirmek, yönetmek ve ülkeyi büyütmektir.”
Bir gazetecinin, “İlerleyen dönemlerde İYİ Parti ile bir temas olacak mı” sorusuna Ünal, “Sonuçta siyasette geçtiğimiz günlerde mesela Devlet Bahçeli yine bir ‘Eve dön’ çağrısı yaptı. Demokrasinin güzel tarafı budur. Demokrasilerde konuşursunuz, meşru zeminde tartışırsınız, değişik noktalarda uzlaşmalar oluşturabilirsiniz. Demokrasilerin zaten güzelliği budur. Güzel olmayan bu anti siyaset ve darbeci dildir” cevabını verdi.
“Bu sözlerinizden İYİ Parti ile görüşebiliriz mi çıkıyor” sorusu üzerine Ünal, şunları söyledi:
“Demokrasilerin güzelliği her şekilde konuşmaya, görüşmeye uygun bir zeminin olmasıdır. Cumhurbaşkanımızın bir ‘Türkiye İttifakı’ çağrısı olmuştu ve demişti ki, ‘tek millet, tek vatan, tek devlet, tek bayrak.’ Bu dördünü tartışmayan, yani milleti, vatanı, devleti, bayrağı tartışmayan herkes ile hangi siyasi görüşten olursa olsun biz her şeyi görüşürüz. Ama bu ülkenin bağımsızlığını, bayrağını, devletinin meşruiyetini, egemenlik haklarını, kurumlarını tartışmaya açanlarla da biz kutuplaşırız ve mücadele ederiz.”