Zamanın iktidar yetkililerinin çözüm dedikleri süreç ‘PKK’nın, önce çatışmasızlık konumuna geçmesi, sonra silahlarını gömerek Türkiye’nin sınırlarının dışına çıkması, son aşamada da silah bırakmasını öngörüyordu. Buna karşın AKP hükümeti de suç işlememiş teröristler için yasal ve yapısal düzenlemeler yapacaktı’.
Öcalan, daha sürecin başında çekilmeyi taktik olarak gördüğünü ve birçok şarta bağladığını açıklamıştı. Hatta terörist başı çekilme olması halinde, “çekildiğimiz alanda gerillayı daha da büyüteceğiz” demişti. Taleplerinin kabul edilmemesi durumunda ise “50 bin kişiyle” yapılacak bir “halk savaşı”ndan söz etmişti.
Zamanın Başbakanı Erdoğan, çözüm sürecinin altıncı ayı içinde PKK/BDP/Öcalan üçlüsünün taleplerine karşılık çekilmenin ‘yüzde on ile yirmiler arasında kaldığını’ açıklamıştı. Buna rağmen AKP, göz göre göre çözüm süreci yıkımını bitirmemiş, üç yıla yakın devam ettirmiştir.
Örgütün bu sürede bölgeye yerleşmesi, halkın üzerinde baskı kurması ve mahalleleri patlayıcı ile doldurmasına iktidar yalnızca izlemiştir.
Cemil Bayık: Türkiye’nin parçalanmasından söz ediyor!
AKP’nin “biz iyi niyetliydik, terör örgütü süreci istismar etti” diyerek işin içinden sıyrılamaz. “Çözüm Süreci” yüzünden verilen şehitlerin, yıkılan kentlerin ve yakılan mahallelerin hesabını eninde sonunda AKP iktidarı verecektir!
TBMM’de 09.04.2014 Günü bu satırların yazarının yaptığı basın toplantısında şunlar söylenmiştir: Dönem AKP iktidarının çözüm sürecinden en fazla söz ettiği ve ümit bağladığı dönemdir. Cemil Bayık, Kandil’den gönderdiği mesaj Diyarbakır Meydanında, Öcalan’ınkiyle birlikte halka okunuyor. Böylece 21 Mart, İmralı/Kandil ikilisinin ortak provokasyon alanı haline getirilmiş oluyor.
Bayık mesajında, ‘Türkiye, sorunların çözümünü istiyorsa, bunun yolu Önder Apo’nun özgürlüğünden geçer… Bu yapılmazsa mücadele daha da büyüyecek ve bu durum Türkiye’nin parçalanmasına yol açacaktır’ diyerek Türkiye’yi tehdit etmiştir.
Saf ya da iktidara göbekten bağlı medya ‘PKK silah bırakacak’ diyor ama gerçekte PKK tam tersini yapıyor ve halka hala silah dağıtıyor.
Öcalan: ‘Bağımsızlığı pratiğe geçirmekten’ söz ediyor!
Öcalan’ın sızan ses kaydında daha ileri şeylerin konuştuğu anlaşılıyor: “…Pratik ilerlemenin olması gereken dönemdeyiz. Gerekirse 50 yasa çıkarılacak. PKK yasadan yararlanıp meşrulaşacak. Amacımız bu yasadışılığı bitirmek. Basına yanlış şeyler yansıyor. Öcalan bağımsızlıktan, federasyondan, özerklikten vazgeçti dediler. Ben hiçbir şeyden vazgeçmedim. …Bağımsızlığı pratiğe geçirecek en uygun konumdayız.”
İş o hale gelmiştir ki ‘İmralı görüşmelerinin yasal çerçeveye oturtulmasının yanlış’ olacağını söyleyen Başbakan Tayyip Erdoğan’ı KCK tehdit edebilmektedir.
KCK Yürütme Konseyi, tehditlerini şöyle sıralamıştır: “Bu durumda halkımızın demokratik özerkliğini kendi iradesiyle inşa etmekten başka seçeneği kalmamıştır. Ya önderliğimizle yasallığa dayalı müzakere sürecine girilecektir ya da kimsenin arzulamadığı yeni bir süreç başlayacak”.
BDP’nin de seçim sonuçlarına dayanarak Güneydoğu’da özerklik ilan edeceği sürekli iddia edilmiştir. BDP cephesi yerelde özerklik inşa sürecine girişeceklerini gizlemeye bile gerek duymuyor.
Bu tehditler yeterince açık değil miydi? Özerklik ilan edeceklerini söyleyenlerle, çözüm sürecini ‘bağımsızlık pratiğine geçilecek en uygun konum’ olarak ilan eden bu adamlarla iktidar hangi çözümü görüştü?
AKP, ‘iyi niyetli olarak başladığımız’ dediği çözüm sürecinin Türkiye’yi götürdüğü yeri göremedi mi?
İktidar yetkilileri “çözüm sürecini PKK istismar etti” diyor. PKK için “Çözüm” denilen şeyin istismar süreci olduğunu anlamayacak kadar iktidar akli melekelerini yitirmiş miydi?
Dahası olanı biteni görenlerin ikazlarına iktidar neden kulak vermedi? Bunun sonucu olarak kentlerin tahrip edilmesine ve onlarca şehit verilmesine sebep oldu!
Yapılan gaflet midir, delalet midir, ihanet midir?
AKP’nin kudret elitleri iktidarı kaybettiği an bu soruların cevabını vermeye hazır olmalıdır!