AKP, Yeni Anayasa Konusunda Net Değil

Siyaset, devleti ve toplumu yönetme sanatıdır. Siyaset kurumu hem toplumun, hem de devletin varlığına, bekasına birinci dereceden etki eder. Bu sebeple siyasetçiler de bir devlet ve bir toplum için birinci derecede önem arz eden kişiliklerdir. Bu önemleri dolayısıyla devletin, toplumun kaderi ile siyasetçilerin kalitesi arasında doğru orantılı bir ilişki vardır. Yani, bir ülkedeki siyasetçiler ne kadar kaliteli ve ahlaklı ise o devletin ve toplumun geleceği de o oranda güvencede olacaktır. Kaliteli ve ahlaklı siyasetçilere sahip bir toplum gelişip, kalkınabilecek ve yüksek bir refah düzeyini yakalayabilecektir. Yok eğer bir ülkenin siyasetçileri kalite ve ahlak bakımından zaaf içinde ise o ülkenin de o ülkenin halkının da  geleceği güvencede değil, demektir.

Siyasetçilerin kaliteli ve ahlaklı olarak nitelendirilebilmeleri için en önemli şartlardan birisi söylediklerinin açık ve net olmasıdır. Siyasetçi, topluma her zaman doğruları söylemelidir. Gene, siyasetçinin her sözü açık, anlaşılabilir ve net olmalıdır. Siyasetçi, iddialarını gerekçeleri ve delilleri ile birlikte ileri sürmelidir. Siyasetçi, her yöne çekilebilecek yuvarlak sözler söylemekten kaçınmalıdır. Toplumun en az bilgili sıradan fertleri bile siyasetçinin sözlerinden ne demek ve ne yapmak istediğini anlayabilmelidir.

Başta Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN olmak üzere AKP’li üst düzey siyasetçiler açık ve net davranmıyorlar. AKP’lilerin yuvarlak ve yaldızlı sözlerle halkımızı aldattıkları konuların en başında yeni anayasa geliyor. AKP’li siyasetçiler ilk önce 1982 Anayasasını kötülüyorlar. AKP’li siyasetçilerin 1982 Anayasasına yönelttikleri başlıca suçlamalar şunlar:

1-Mevcut Anayasa, milletimizin demokratik beklentileriyle uyumlu değildir.

2-Mevcut Anayasa, Türkiye’nin ve dünyanın gerçeklerini yansıtan gerçekçi bir metin değildir.

3-Mevcut Anayasa, bünyesinde demokratik ayıplar  barındırmaktadır.

4-Mevcut Anayasa, dışlayıcıdır.

5-Mevcut Anayasa, ötekileştiricidir.

6-Mevcut Anayasa, ayrıştırıcıdır.

7-Mevcut Anayasa, baskıcıdır.

Başbakan’ın sorumluluk mevkiinde bir kişi olarak bu iddialarını somutlaştırması ve gerekçelendirmesi gerekirdi. Şahsen ben, hukukçu olduğum halde Başbakan’ın bu konuşmasından mevcut Anayasanın hangi yönlerden ayıplı olduğunu, hangi maddelerinin, hangi gerekçelerle dışlayıcı, ötekileştirici, ayrıştırıcı, baskıcı olarak nitelendirildiğini anlayabilmiş değilim. Bir hukukçu bile bu konuşmadan bir şey anlayamazken hukuki bilgisi olmayan sade vatandaşların birşeyler anlayabilmelerini beklemek boşuna bir gayret olacaktır.

AKP’li siyasetçiler yeni anayasanın Türkiye ve dünya gerçeklerini yansıtan gerçekçi, kapsayıcı, kucaklayıcı, bütünleştirici, özgürleştirici bir anayasa olacağını vaat ediyorlar. Ancak, bu vaatlerin nasıl yerine getirileceğini, mevcut anayasanın hangi maddelerinin yerine hangi maddelerin getirileceğini, değiştirilemeyecek ve hatta değiştirilmesi teklif edilemeyecek maddelerin değiştirilip değiştirilemeyeceği, temel hak ve özgürlükler konusunda ne gibi düzenlemeler yapılacağı, Devletin yönetim yapısında değişiklik olup olmayacağı vb. konularda yeterli ve gerekli açıklamaları yapmıyorlar. Bunlar yapılmadan önümüzdeki süreçte ortaya çıkacak anayasa taslağının Türkiye ve dünya gerçeklerini yansıtan gerçekçi, kapsayıcı, kucaklayıcı, bütünleştirici, özgürleştirici bir metin olup olmadığını nasıl değerlendireceğiz?

Yeni anayasa konusunda ufuktaki görüntü net değildir. Aksine, ufukta görünen her şeyin birbirine karıştığı bir toz bulutu fırtınasıdır. Bir Türk Milliyetçisi olarak endişem, bu karmaşa içinde bir oldu bittiye getirilerek üniter-ulus devletimizin yerine çok dilli, çok kültürlü, çok milletli, federatif bir devlet yapısının ikame edilmesidir. Bu sebeple Türk Milliyetçileri olarak çok uyanık olmalıyız.
Vekillerimiz TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda üstlerine düşeni yapıyorlar. Ancak, bu yetmez. Esas olarak, milletimizi yeni anayasa konusunda bilinçlendirici, muhtemel tehlikelere karşı uyarıcı sivil toplum çalışmaları yapmalıyız. Bu konuda medyanın bize pek destek olmayacağı aşikar. Bu eksikliği internet imkanlarını çok yoğun kullanmak, panel, konferans vb. faaliyetleri çok yoğun bir şekilde gerçekleştirmek yoluyla aşabileceğimizi düşünüyorum. Bu konuda en önemli iş başarıya inanmak ve bunun için azim ve kararlılıkla çalışmaya başlamaktır. Bunlar yapıldığı takdirde başarılı olacağımızdan kesinlikle şüphem yoktur.  

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!