Hükümetin, teröristbaşı ile müzakerelere başladığının açıklanmasından itibaren AKP’nin üst düzey yöneticileri ile yandaş gazeteci ve yazarlar koro halinde bazı iddialar ileri sürmeye başladılar. İşte, AKP ve yandaşların koro halinde seslendirdikleri iddiaları:
1-İmralı ile yapılan görüşmeler sadece PKK’ya silah bıraktırmak amacını taşımaktadır.
2-Öcalan ve PKK, demokratik özerklik ve Anayasada Kürtlere statü verilmesi talebinden vazgeçmişlerdir.
3-PKK, silahla bir yere varılamayacağını anladı. Bu sebeple Türkiye’yi bölmek amacından vazgeçti.
4-Hükümetle İmralı arasında müzakere yapılması söz konusu değildir.
5-Öcalan’ın taahhütlerine karşılık Devlet’in de bazı taahhütlerde bulunması diye bir pazarlık kesinlikle yoktur.
6-Öcalan’a ve PKK’lılara kesinlikle özel veya genel af çıkartılmayacaktır.
7-Öcalan, Nevruz’da okunan mesajında PKK’lılara silah bırakma çağrısında bulunmuştur.
8-PKK’lıların ülke dışına çıkmaları için birtakım şartların öne sürülmesi söz konusu değildir.
Yukarıda belirttiğimiz iddialar doğru olmuş olsaydı Öcalan ve PKK tarafından bu iddiaları doğrulayan açıklamaların gelmesi gerekirdi. Oysa, Öcalan ve PKK tarafından yapılan açıklamalar bu iddiaları doğrulamak bir yana tamamen yalanlıyor. Bu konudaki örnekler şunlar:
A)“Kandil’e BDP’ye ve Avrupa’ya üç nüsha mektup yazdım. Heyet ile dünden beri yoğun olarak tartışıyoruz. Özal’dan beri teşebbüs içerisindeyim, akim (akamete uğradı, kesintiye uğradı) kaldı. Şimdi akamete uğramaması lazım. Uğrarsa, tırnak kesilirse felaket olur. Türklerde bunu bilmeli; başarısızlık orta ve üst düzey savaş, isyan, kaos hepimizin hayatı söz konusudur. Şimdi kadar yaşadıklarımız devede kulak kalır. Kesin başarı hedefi ile sonuçlanması lazım. Yeni diyalog sürecine yükleniyorum. Dostlarımızın ve halkımızın eski kalıp mücadeleleri bir kenara atmaları lazım.
Eski yaşam alışkanlıkları top yekun bırakmak gerekir. Neden, çünkü bu bir rejim değişikliği olacak. Tanzimat, Meşrutiyet, Cumhuriyet, 1950 çok partili hayata geçişten çok daha önemli, bu hepsinden daha derinlikli olacak. Başarılı olursak, yepyeni bir Cumhuriyete… Radikal demokrasi, tam demokrasi, Anadolu ve Mezopotamya’nın tam demokratikleşmesi, hazırlığım bu yönde. Şimdiye kadar olanlar ısınma hareketi idi. Bütün felsefi ve örgütsel birikimimi bu yönde PKK’yi hazırlamak ve dönüştürmek için kullanıyorum. Bu en köklü adım. Demokratik kurtuluş ve demokratik yaşam süreci. ben bu deyimi rast gele seçmedim.
Komisyonlar kurulacak. Hakikat komisyonu da kurulacak. Akil adamlar denetiminde olacak. Çekilme o zaman olacak. Köylere geri dönüş olacak. Bunları yapmazlarsa geri çekilme olmaz. Çekildiğimiz alanda gerillayı daha da büyüteceğiz. Çekilirsek gerilla biter görüşüne katılmıyorum. Suriye var, İran var. Şu an Suriye’de 50 bin, Kandil’de 10 bin, İran’da 40 bin var.”
Yukarıda tırnak içinde verdiğim satırlar teröristbaşının İmralı Tutanaklarında yer alan konuşmaları. Öcalan, bu konuşmalarında AKP ve yandaşlarının ileri sürdüğü bütün iddiaları yalanlıyor.
B) “Biz her koşulda savaş istemiyoruz. Eğer egemen devletler hazır ise, biz de barışçıl yollarla Kürdistan’ı özgürleştirmeye hazırız. Herkes bilmeli ki, PKK savaşa da barışa da hazırdır. Bu temelde, Önder Apo’nun başlattığı süreci kararlı bir şekilde hayata geçireceğiz. Bu bir mücadele sürecidir, sadece Batı Kürdistan için değil, tüm Kürdistan için önemlidir. Önderliğimiz bu yeni süreçte Kürt sorununu tüm parçalarda çözmek istiyor. 2013 yılı ya savaşla ya da barışla çözüm yılı olacak. Kürt sorunu artık çözülecek”
Yukarıda verdiğim satırlar da PKK’nın halen başında bulunan Murat KARAYILAN’a ait.
KARAYILAN, bu sözleri Suriye’deki teröristlere gönderdiği Nevruz mesajında dile getirmiş. KARAYILAN’ın bu sözleri de AKP ve yandaşlarının ileri sürdüğü “PKK silah bırakacak. Ülke bölünmeyecek.” iddialarını yalanlıyor.
C)PKK’ya yakın Fırat Haber Ajansı, 23 Mart 2013 günü PKK’nın silahlı unsurların sınır dışına çıkmaları için AKP Hükümeti’nden yerine getirilmesi istediği şartları açıkladı. Bu şartlar 4 maddeden oluşuyor. İşte PKK’nın çekilme şartları:
1-Medya savunma alanlarına (Kandil, Hakurk, Zap ve Haftanin gibi Irak’taki PKK kamplarına) yönelik hava saldırıları kesilmelidir. Yani silahların çift taraflı susması için hiçbir komplekse kapılmadan üzerine düşeni yapmalıdır. Çünkü barış sürecinin olmazsa olmaz koşularından birisi, çift taraflı ateşkestir.
2-Abdullah Öcalan’ın sağlık, güvenlik ve “özgürlük” koşulları hızla düzeltilmelidir. İmralı sürecinde öngörüldüğü gibi, Öcalan’ın daha aktif ve direkt olarak sürece katılması için olanaklar oluşturmalıdır. Hükümet, atacağı adımlarla İmralı sistemine artık son verdiğini göstermelidir.
3-‘Silahlı unsurların sınır dışına çekilmesi’ kararının hayat bulması için hükümet tarafından gerekli politik ve yasal güvenceler hızla sağlanmalıdır. Öcalan’ın, “Artık silahlı unsurlarımızın sınır ötesine çekilmesi aşamasına gelinmiştir” sözü bir sürecin başlangıcı olarak algılanmalıdır. Hükümet, üzerinde anlaşılan ‘mutabakat metnini’ bir oyun olarak algılarsa, çekilme başlamadan biter.
4- Hükümet, (İmralı’da başlatılan) süreci ilerletmek için yeni reformlara hızlandıracağının açık sinyallerini vermelidir. Örneğin KCK adı altında yürütülen ve binlerce Kürt siyasetçinin esir alındığı ( tutuklandığı) siyasi soykırım davalarını köktenden düşürmelidir. Rehin tuttuğu DTK eski Eşbaşkanı Hatip Dicle başta olmak üzere, BDP’li tutuklu vekiller (Faysal Sarıyıldız, Selma Irmak, Kemal Aktaş, Gülser Yıldırım ve İbrahım Ayhan) dahil tüm seçilmişleri serbest bırakmalıdır.
Yukarıda belirttiğimiz PKK’nın AKP Hükümeti’ne dayattığı çekilme şartları, AKP ve yandaşlarının “Öcalan’ın PKK’ya silah bırakma çağrısında bulunduğu” iddiası ile “PKK’nın sınır dışına çekilme için şartlar ileri sürmediği” iddialarını yalanlıyor.
Yukarıda açıkladığımız üzere gerek teröristbaşı Öcalan, gerekse PKK’nın açıklamaları, AKP ve yandaşlarının iddialarını tamamen yalanlıyor. Bu durumda AKP yetkilileri ile yandaşlarının yalan söyledikleri gün gibi açığa çıkıyor. Peki, AKP ve yandaşları neden yalan söylüyorlar? Bunu anlamak hiç de zor değil. AKP ve yandaşları, Hükümetin teröristbaşı ile yürüttüğü Türkiye’yi bölme pazarlıklarını kamufle etmek, halkı kandırmak için yalan söylüyorlar. Zira, halk gerçekleri öğrenirse bu hain pazarlıklar ortaya çıkacak, AKP ve PKK emellerine ulaşamayacaklar.
Aziz Türk Milleti, bir an önce Türk Kimliği, Türk Vatanı, Türk Devleti üzerinde PKK ile yapılan hain pazarlıkların farkına varmalı, bu pazarlıkları yapanlara hak ettiği dersi vermelidir. Geç kalındığı takdirde ortada ne Türk Kimliği, ne Türk Vatanı, ne de Türk Devleti diye bir şey kalmayacaktır.