AKP Hükümeti’nin Suriye Politikası Kimlerin İşine Yarıyor?

Bağımsız olan her devlette dış politikanın esas amacı milli çıkarları korumaktır. Zaten, normal şartlarda olması gereken de budur. Bunun tersini düşünmek eşyanın tabiatına aykırıdır.

On yıldır iktidarda bulunan AKP Hükümeti, takip ettiği dış politika ile milli çıkarlarımızın en yüksek seviyede koruduklarını her fırsatta dile getirmektedir.

 İki yıldır meydana gelen gelişmeleri değerlendirmek suretiyle Hükümetin takip ettiği Suriye Politikası ile milli çıkarlarımızın korunup korunmadığını anlamak mümkündür. Biz de bu gelişmeleri değerlendirerek milli çıkarlarımızın korunup korunmadığını açıklamaya çalışacağız.

İki yıl öncesine kadar Türkiye-Suriye ilişkileri her yönden gelişmekte idi. İki ülke arasındaki ticaret hacmi gün geçtikçe yükseliyordu. Hafız ESAD döneminde PKK’nın ve bölücübaşı Apo’nun karargahı olan Suriye, Beşar ESAD döneminde bir tehdit kaynağı olmaktan çıkmıştı. İki ülke arasındaki siyasi ilişkiler de oldukça iyi yönde gelişiyordu. Siyasi ilişkiler öyle bir ivme kazanmıştı ki, iki ülke arasındaki sınırların kaldırılması ciddi bir biçimde konuşulmaya başlanmıştı. Bu dönemde takip edilen Suriye Politikası’nın milli çıkarlarımızın korunmasına hizmet ettiği tartışmasız  olan bir husustur.

AKP Hükümeti, iki yıl önce bu politikasını 180 derece değiştirdi. Önce, Beşar ESAD yönetimine karşı sert açıklamalar yapılmaya, arkasından muhalifler desteklenmeye başlandı. İlk başlarda bu destek muhaliflerin örgütlenmesine yardımcı olmak aşamasındayken giderek muhaliflere lojistik destek sağlama aşamasına ulaştı. Dış basından öğrendiğimize göre AKP Hükümeti, muhaliflere sağlık ve gıda yardımının yanında silah ve cephane yardımında bulunuyor. Bundan başka Suriyeli muhaliflere ülkemiz sınırları içinde kurulan  kamplarda  askeri eğitim veriliyor.

 Şimdi, AKP Hükümeti’nin politika değişikliğinin milli çıkarlarımızın lehine mi, yoksa aleyhine mi olduğunu yaşanan gelişmeleri tek tek inceleyerek anlamaya çalışalım.

1-AKP Hükümeti’nin bu politikası neticesinde Suriye çok büyük bir kaosun içine girdi. Ülkede kanlı bir iç savaş uzun bir süredir devam ediyor. Yüz binden fazla mülteci sınırlarımızdan girerek sığınma istedi.
Bilindiği üzere sığınmacılar için Güneydoğu ve Doğu Akdeniz illerimizde çok sayıda mülteci kampı kuruldu. Suriyeli mültecilerin ihtiyaçlarını karşılamak için yüz milyonlarca dolar harcandı. Bu meblağın yakın zamanda milyar doları aşması bekleniyor. Orta ve uzun vadede bunun çok daha yüksek miktarlara çıkması muhtemel. Bu masrafların tamamı milli bütçeden karşılanıyor. En ufak dış yardım söz konusu değil.

2-Muhaliflere verilen destek sebebiyle Suriye ile olan dış ticaretimiz durma noktasına geldi. Bundan ülkemiz genel olarak zarar gördüğü gibi özellikle bölge halkı büyük zarar gördü. Sınırdan yapılan bavul ticareti sıfıra indi. Suriye ile  ihracat ve ithalatın durması nedeniyle bölgedeki esnaf çok büyük gelir kaybına uğradı. Bölgede işsizlik yükseldi.

3-Beşar ESAD Yönetimi, gerek askeri bakımdan zora düştüğünden, gerekse taktik nedenlerle Suriye’nin kuzeyinde bulunan bazı şehir ve kasabaları PKK’nın Suriye uzantısı olan PYD’nin denetimine bıraktı. PYD, bu fırsatı kendi lehine değerlendirerek Kürt Özerk Bölgesi oluşturma çalışmalarına başladı. Bu gelişme daha şimdiden ülke güvenliğimizi tehdit eden çok olumsuz bir husus.

4-Bilindiği üzere Rusya ve İran, Beşar ESAD yönetimini destekliyor. Her iki ülke kendi çıkarları açısından bu desteği veriyorlar. Hükümetin Suriyeli muhaliflere verdiği destek ve son günlerde Güneydoğu’ya yerleştirilmesi planlanan Patriot füzeleri sebebiyle her iki ülke ile ilişkilerimiz günden güne kötüleşiyor. İran, Hükümetin Suriye politikası nedeni ile kendisinin de içinde olacağı bölgesel bir savaşla bizi tehdit ediyor.

Açıkladığımız üzere şimdiye kadar meydana gelen gelişmeler AKP Hükümeti’nin Suriye Politikası’nın milli çıkarlarımızın lehine değil, aksine aleyhine sonuçlar verdiğini  gösteriyor.

Hükümetin Suriye Politikasının böyle devam etmesi ve  Beşar ESAD yönetiminin devrilmesi durumunda Suriye’nin bölünmesi kaçınılmazdır. Suriye, aynen Irak’ta olduğu gibi ( Kürt Bölgesi,  Sünni Arap Bölgesi,  Nusayri Arap Bölgesi) olmak üzere en az üç parçaya ayrılacaktır. Kürt  Bölgesi’nin önce özerk bir yönetim, daha sonra da Kuzey Irak’ta mevcut Kürt Yönetimi ile birleşerek Bağımsız Kürdistan’ı oluşturması kaçınılmaz bir sonuçtur. Bu aşamadan sonra Doğu ve Güneydoğumuz’un bizden koparılarak Kürdistan’a bağlanması için iç ve dış her türlü baskı, şiddet, zorlama, ayaklanma vb. olumsuz olayların yaşanacağı da kesindir. Bu sebeple Suriye’nin bölünmesinden sonra Türkiye’nin bütünlüğünü korumak neredeyse imkansız hale gelecektir.

Yukarıda açıkladığımız hususları toplu bir şekilde değerlendirirsek, AKP Hükümeti’nin Suriye Politikası, kesinlikle milli çıkarlarımızın korunmasına hizmet eden bir politika değildir. Bu politika, ülkemizin bölünmesine de yol açabilecek çok yanlış ve tehlikeli bir politikadır. 

AKP Hükümeti’nin Suriye Politikasının milli çıkarlarımızın korunmasına hizmet etmediğini yukarıda açıkladık. Bu durumda “Bu politika bizim işimize yaramıyorsa acaba başkalarının işine yarıyor mu?”  diye bir sorunun akla gelmesi muhtemeldir. Bu yüzden bu soruyu da cevaplamak gerekir.

 Suriye’nin bölünerek kuzeyde  bir Kürt Bölgesi’nin oluşması Bağımsız Kürdistan idealini güden Siyasi Kürtçülerin çıkarlarına hizmet edeceği şüphesizdir. Bundan başka bu politikadan yarar sağlayacak en az iki devlet daha var. Nasıl mı? Şöyle:

ABD 2000’li yılların başından beri Büyük Orta Doğu Projesi’ni (BOP) gerçekleştirmeye çalışıyor. Bu projenin esası Kuzey Afrika’dan Orta Asya’ya kadar olan geniş coğrafyada mevcut 22 devletin rejimlerini ve sınırlarını değiştirmekten oluşuyor. ABD, bu proje ile bu coğrafyada kendisine muhalif bir rejim bırakmayacağı gibi kendine kafa tutacak güçlü devletler de olsun istemiyor. Bunun sağlanması için muhalif rejimler devrilirken ileride tehdit olabilecek devletler parçalanıyor. Suriye de rejimin devrilmesi ve küçük parçalara ayrılması planlanan ülkelerden birisi. İşte, AKP Hükümeti iki yıldır uyguladığı Suriye Politikası ile ABD’nin BOP projesinin gerçekleşmesine çok önemli bir katkı sağlamış oluyor.

İsrail, kurulduğu günden beri Orta Doğu Bölgesi’nde huzuru, barışı ve istikrarı bozan bir devlet. Çünkü, İsrail devamlı büyümek arzusunda. İsrail’in büyüyebilmesi için bölgedeki devletlerin zayıflaması ve parçalanması şart. Bölgede güçlü devletler oldukça İsrail’in büyümesi ve güçlenmesi zor. Bu sebeple İsrail, Suriye rejiminin devrilmesini ve Suriye’nin parçalanmasını elbette ister. Suriye’nin parçalanması İsrail’in çok işine gelir. İşte, AKP Hükümeti iki yıldır uyguladığı Suriye Politikası ile  İsrail’in çıkarlarının korunmasına  çok önemli bir katkı sağlamış oluyor.

AKP Hükümeti’nin Suriye Politikası ile Siyasi Kürtçülerin,  ABD’nin, İsrail’in çıkarlarına bilerek ve isteyerek mi katkıda bulunduğunu bilmiyoruz. Böyle bir iddiamız yok. Ancak, bilerek ve isteyerek olmasa dahi bu politika sonuçta Türkiye’nin değil, Siyasi Kürtçülerin, ABD’nin ve İsrail’in işine yarıyor. Bu nedenle AKP Hükümeti’nin acilen bu politikayı terk ederek milli çıkarlarımıza uygun bir politikayı uygulamaya başlaması ülke güvenliği açısından olmazsa olmaz bir husustur.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!