AKP Döneminde Türkiye – Irak İlişkileri

Bu yazıda AKP’nin Irak Politikası’nı mercek altına alarak başarılı olup olmadığını değerlendirmeye çalışacağım. Sırasıyla önce Irak’ın AKP’nin iktidara gelmesinden önceki durumunu, sonra AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından günümüze kadar meydana gelen gelişmeleri ve AKP’nin bugüne kadar takip ettiği politikaları, en son olarak da bu politikalar üzerindeki değerlendirmelerimi sunacağım.
11 Eylül 2001 tarihinde Newyork’taki Dünya Ticaret Merkezi’ne yapılan terör saldırısından sonra ABD Başkanı George W. BUSH bu saldırıyı bahane ederek önce Afganistan’ı işgal etmiş, arkasından Irak’ı işgal etme hazırlıklarına başlamıştı. ABD’nin Irak’a işgal etmek istemesinin asıl sebebinin Irak’ın sahip olduğu zengin petrol ve doğalgaz kaynakları olduğu herkesin malumudur.
ABD, Irak’ı işgalinde Türkiye’yi de yanında görmek, en azından İncirlik Üssü’nü,  hava sahamızı ve topraklarımızı Irak’a yapacağı saldırı için kullanmak istiyordu. O dönemde işbaşında bulunan DSP-MHP-ANAP Koalisyon Hükümeti, Irak’ın işgaline karşıydı. ABD, Irak’ın işgaline razı edemeyince Başbakan Bülent ECEVİT’in hastalığını bahane ederek perde arkasından kurduğu kirli tezgahlarla Koalisyon Hükümetini yıktı. Bu aşamada Ekonomiden Sorumlu Bakan Kemal DERVİŞ’in oynadığı yıkım rolü hala hafızalardadır.
AKP’nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002 tarihinde ABD, dünya kamuoyunu Irak’ın işgaline hazırlamakla meşguldü. Kontrol ettiği medya ve haber ajansları vasıtasıyla bunu başarıyla yürütüyordu. Yapılan yoğun propagandalar nedeniyle artık dünya kamuoyu Saddam HÜSEYİN’in elinde çok etkili kitle imha silahları ile nükleer silahlar olduğuna ve EL KAİDE ÖRGÜTÜ ile işbirliği yaptığına inanmaya başlamıştı. Saddam HÜSEYİN de akıldışı çıkış ve restleriyle ABD’nin propagandasına haklılık kazandırıyor, adeta BUSH’un değirmenine su taşıyordu.
AKP Hükümeti, ABD’nin Irak’ın işgaline katılma taleplerini kabul etti. Yapılan müzakerelere göre 90.000 ABD askeri ağırlıklarıyla birlikte Güneydoğu Bölgemizde konuşlanacak, Türk Ordusu ABD Ordusu ile birlikte Kuzey Irak’a girecekti. Ancak, bunun için TBMM’den izin alınması gerekiyordu. Hükümet, bu amaçla TBMM’ye bir tezkere gönderdi. Hükümetin tezkeresi 1 Mart 2003 tarihinde reddedildi.
Tezkerenin reddedilmesi sebebi ile ABD Ordusu Türkiye’nin güneyinden Kuzey Irak’a giriş yapamadı. Kara saldırısını Basra Körfezi’nden ve Katar üzerinden yapmak zorunda kaldı. ABD sivil ve askeri yetkilileri tezkere reddedildiği için Hükümeti, destek olmadığı için Genelkurmay’ı suçladılar. Tezkere reddedilse bile AKP Hükümeti, İncirlik Üssü’nün Irak’a yapılacak saldırılar için kullanılması konusunda ABD’ye izin verdi. Gene,  Hükümet, ABD’nin Avrupa’daki askeri üslerinden kalkan ağır bombardıman uçaklarının Türk Havasahası’ndan geçerek Irak’ı bombalamalarına da imkan tanıdı. Sonuç olarak tezkere reddedilmiş olması halinde bile ABD Ordusu Hükümetin izniyle Türk Topraklarını kullanarak Irak’a ölüm yağdırmış oldu.
ABD’nin Irak’ı işgalinin başladığı günlerde Hükümet, sürekli olarak Türkiye’nin Irak konusunda kırmızı çizgileri olduğunu, bunlardan geri adım atmasının mümkün olmadığını belirtiyordu. İlan edilen kırmızı çizgiler, Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması, Kerkük’ün statüsünün bozulmadan devam etmesi ve Türkmenlerin can-mal güvenliğinin sağlanması idi.
2003 yılı içinde ekonomiden sorumlu Ali BABACAN, Dubai’de ABD Hazine Bakanı ile bir anlaşma imzaladı. Anlaşmaya göre  ABD, Türkiye’ye 8,5 milyar dolar kredi veya 1 milyar dolar hibe verecek; buna karşılık Türkiye Kuzey Irak’a askeri müdahalede bulunmayacaktı. Muhalefet, anlaşmanın Türkiye’nin milli çıkarlarına aykırı olduğunu iddia etti. Hükümet, muhalefetin baskısı ve kamuoyundan gelebilecek tepkiler nedeniyle ABD’den bu kredi veya hibeyi almadı.
Irak’ın işgali sırasında ABD askerleri bir milyondan fazla sivili katlettiler. Yüzbinlerce çocuk öksüz ve yetim kaldı. Sayısını tam bilememekle onbinlerce, belki de yüzbinlerce kadın tecavüze uğradı. ABD Askerleri çok sayıda camiye saldırı yaptılar. Birçok camii bu saldırılar yüzünden yıkıldı, kullanılamaz hale geldi. ABD’nin kışkırtmasıyla ülkede etnik ve dini gruplar arasında çatışmalar başladı. Halen de her gün onlarca, bazen de yüzlerce insan terör saldırıları yüzünden ölüyor. ABD’nin yağdırdığı bombalar nedeniyle Irak’ın tüm altyapı ve üstyapı tesisleri tahrip oldu. Amerikan ve İngiliz petrol şirketleri Irak’ın petrol kaynaklarını adeta yağmaladılar. Bu şirketler Irak’ın kukla yönetimiyle çok uzun yılları kapsayan petrol anlaşmaları yaptılar. Gene Amerikan,İngiliz ve Fransız inşaat şirketleri de kendi yıktıkları Irak’ın yeniden inşası için Irak yönetimiyle yüzmilyarlarca dolarlık anlaşmalar yaptılar. Adamlar hem yıkıyorlar, hem de yıktıklarının yerine yapılacak işleri de Irak’ın üstüne yüklüyorlar. Böylece, Irak halkı her yönden eziliyor, sömürülüyor.
ABD askerleri Kuzey Irak’ta görev yapan Özel Kuvvetler Komutanlığına bağlı askerlerimizin kafasına çuval geçirerek esir aldı ve uzun sayılabilecek bir sure elinde tuttu. Amerikan Ordusunun bu onur kırıcı davranışına Hükümetten ciddi bir tepki gösterilmedi. Başbakan, muhalefetin “ABD’ye nota verilsin.” talebine “Ne notası,müzik notası mı?” sözleriyle alaylı bir cevap vererek ciddiyetsizliğini gösterdi.
ABD’nin bastırmasıyla Irak’ta 2005 yılında yeni Anayasa kabul edildi. Anayasanın kabulü ve devamında meydana gelen gelişmelerle Irak 3 bölgeden oluşan federatif  bir devlete dönüştü. Bu bölgeler Kürt Bölgesi, Sünni Bölgesi ve Şii Bölgesi. Bunlardan özellikle Kürt Bölgesi çok önem arzediyor. Kürt Bölgesi Irak’ın kuzeyinde bulunuyor. Kürtler, ABD ve İsrail’in desteğiyle Kuzey Irak’ta fiilen bir Kürt Devleti kurmuşlar. Bu devletin Parlamentosu, Hükümeti, Ordusu, Merkez Bankası, bayrağı velhasıl her şeyi mevcut. Sadece devletin ilanı eksik. Oda yapılırsa Kuzey Irak’ta resmen bir Kürt Devleti kurulmuş olacak.
2002 Ağustos ayında yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında Kuzey Irak’ta “Bir Kürt Devleti ilanının savaş sebebi sayılacağı” kararlaştırıldı. Bu karar halen yürürlükte. Yürürlükte olan bu karara rağmen AKP Hükümeti, Irak’ın hukuken ve fiilen üçe bölünmesine, Kuzey Irak’ta bir Kürt Devleti  kurulmasına ses çıkarmadı. Yani, Hükümet kendi ilan ettiği kırmızı çizgilerin çiğnenmesine seyirci kaldı. Hükümet, seyirci kalmakla kalmadı, Türk Şirketlerinin bölgeye yatırım yapmalarını teşvik ederek Kuzey Irak’ın yeniden imar ve inşasına da katkıda bulundu.
Kuzey Irak Kürt Yönetimi, sahip olduğu zengin petrol ve doğalgaz kaynakları nedeniyle Kerkük’ü de ele geçirmek istiyordu. Kürt Yönetimi, Irak’ın işgalinden bu tarafa  ABD ve İsrail’in desteğiyle Kerkük’e yüzbinlerce Kürt’ün yerleşmesini sağlayarak nüfus dengesini Kürtler lehine çevirerek sonuca ulaşmak için çaba sarfetti. Kürt Yönetimi, çabalarında büyük oranda başarılı oldu. Halen Kerkük’te nüfus dengesi Kürtlerin lehine değişmiş bulunuyor. Kürt Yönetimi, Kerkük’ü hukuken de Kürt Bölgesine katmayı başarabilirse amaçlarını tam olarak elde etmiş olacak. AKP Hükümeti, Kürt Yönetiminin Kerkük’le ilgili yaptıkları karşısında da seyirci kaldı.
ABD Irak’ı işgal ettikten sonra PKK tam olarak Kuzey Irak’a yerleşti. ABD ve Kürt Yönetiminin desteği ile Kandil Dağı PKK’nın eğitim ve yerleşme üssü haline geldi. PKK, sınırımıza yakın kampları da kullanmaya devam ediyor. PKK militanları yakın zamanlara kadar bu kamplardan çıkarak sınırdaki ve sınıra yakın karakollara saldırıp geri dönüyor ve saklanıyorlardı. ABD, Türkiye’nin PKK’ya karşı Kuzey Irak’ta askeri operasyon yapmasına hep mani oldu. Kuzey Irak Kürt Yönetimi, bütün uyarılara rağmen PKK’yı topraklarında barındırmaktan vazgeçmedi. Üstelik, askeri operasyon ihtimaline karşı Türkiye’yi küstahça tehdit etmekten geri kalmadılar. Maalesef, AKP Hükümeti bütün bunlara da seyirci kaldı.
AKP Hükümeti, ülkemiz aleyhine yaptıklarına seyirci kalmanın ötesinde Kuzey Irak Kürt Yönetimini cesaretlendirecek icraatlar da yaptı ve yapmaya devam ediyor. Bu icraatlar özetle şunlar:
·  Erbil şehrine konsolosluk açıldı.
·  Dışişleri Bakanı ile bazı Bakanlar Kuzey Irak’a resmi ziyaretler yaptılar.
·  Bazı devlet yetkilileri Kuzey Irak Kürt Yönetimi yetkilileri ile Türkiye Cumhuriyeti adına resmi temaslar yaptılar.
·  Kuzey Irak Kürt Yönetimi Başkanı Barzani ve diğer Hükümet yetkilileri Türkiye’de bağımsız devlet temsilcileri olarak karşılandılar.
·  Başbakan ERDOĞAN, geçtiğimiz günlerde Kuzey Irak’a resmi bir ziyaret yaptı. Barzani ile bir devlet başkanı gibi görüştü. Barzani’ye Başkan” diye hitap etti.
  ABD’nin Irak’ı işgalinden bu tarafa meydana gelen gelişmeler ve Hükümetin bu gelişmeler karşısındaki tutumunu açıkladıktan sonra bu konularla ilgili değerlendirmelerimi aşağıda açıklıyorum. Şöyle ki;
· AKP Hükümeti, ABD’nin Irak’ı işgaline destek vermekle büyük bir vebal altına girmiştir. Bu sebeble Amerikan Ordusu’nun Irak’ta katlettiği bir milyondan fazla sivilin kanından, yüzbinlerce çocuğun öksüz ve yetim kalmasından, onbinlerce kadının tecavüze uğramasından, çok sayıda caminin yıkılmasından AKP’nin de sorumluluğu vardır. Irak’ın Arap Halkı, bu sonuçtan Türkiye’yi sorumlu tutacaklardır. Türkiye, belki de uzun yıllar Irak’ın Arap halkınca düşman telakki edilecektir.
· AKP Hükümeti’nin aciz poltikası sebebiyle Misak-ı Milli filen ortadan kalkmıştır. Türkmenleri yalnız bırakmakla Türkiye, Irak’taki en büyük gücünü ve dayanağını kaybetmiştir.
· AKP Hükümeti, aciz politikasıyla kendi ilan ettiği kırmızı çizgilerin çiğnenmesine seyirci kalmıştır. Bu sebeble Türkiye’nin uluslar arası itibarı ve saygınlığı yerlerde sürünür hale gelmiştir. Artık, bundan böyle hiçbir devlet Türkiye’yi ciddiye almayacaktır.
· AKP Hükümeti, askerlerimizin başına çuval geçirilmesini sineye çekmekle milli onurumuzun ayaklar altına alınmasına rıza göstermiştir. Bundan böyle başka devletlerin askerleri de askerlerimize karşı benzer davranışlarda bulunurlarsa şaşmamak gerekir.
· AKP Hükümeti, Irak’ın üçe bölünmesine, Kuzey Irak’ta bir Kürt Devleti kurulmasına rıza göstermek, hatta bu Kürt Devleti’nin kurulmasına yardımcı olmak, Kukla Kürt Devleti’ni tanımak anlamına gelecek davranışlarda bulunmakla ülke bütünlüğümüzü, milli çıkarlarımızı tehlikeye atmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde AKP’nin Irak politikasının başarılı olduğunu söylemek mümkün değildir. AKP Hükümeti, beceriksiz ve başarısız Irak politikası ile ülkemizin Cumhuriyet tarihi boyunca elde edilen kazanımlarını büyük oran da  kaybettirmiştir, ülkemizi bölünme tehlikesi ile karşı karşıya bırakmıştır. Ülkemiz AKP’nin bu beceriksiz politikası nedeniyle uluslar arası kamuoyunda itibar kaybetmiştir. Bu sebeblerle AKP’NİN IRAK POLİTİKASINA VERİLECEK NOT 10 ÜZERİNDEN “SIFIR” BİLE DEĞİL, EKSİ BİR NOTTUR.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!