Bir zamanların “Akil Adamları”, açılımcıları, çözüm süreci savunucuları HDP’li Mithat Sancar’ın sözleri üzerine harekete geçtiler.
Kimisi “HDP ile asgari müşterekte birleşmek”ten söz ediyor. Kimisi de siyasi partilerin “HDP’den “çözemedikleri” her türlü dışlamaya rağmen orada “çakılı duran” 6 milyon insanı evet “ailesiyle birlikte 10-15 milyon insan”ı ne yapacaklar?” diye soruyor. Bunu çözüm sürecinin bir de bir zamanlar akil olan adamı soruyor.
Önce şu tespiti yapalım: Siz devlet adına HDP/PKK’yı Dolmabahçe/Oslo/İmralı’da meşru muhatap olarak alır ve bir anlamda legalleştirirseniz insanlar da sizin gösterdiğiniz yoldan giderler. Çok açıktır ki çözüm sürecinin ve “Akil Adamlar”ın faaliyetlerinin kitlelerin HDP’nin arkasına takılmasındaki rolü büyük olmuştur. (Bu Fetö’nün okulunu, bankasını devlet olarak törenle açıp sonra da vatandaş çocuğunu bu okullara niye götürüyor, bankasından niye para çekiyor diye sormanıza benziyor!)
Nitekim Çözüm sürecinin hemen akabinde yapılan 2015 seçimlerinde HDP tarihinin en yüksek oyunu %13.1 almıştır.
Durum şudur; Diyarbakır Anneleri hala HDP il binasının önünde bekliyorlar. Anneler ‘bizim çocuklarımız dağa buradan gitti…çocuklarımızı dağdan geri getirin’ diyorlar. Herkesin kanaati de aynı yöndedir.
Terörle iç içe olan bir partiyi sırf şu kadar oy aldı diye dokunulmaz görmek tam akil kafalı adam işidir. Çözüm mü dediniz? Batasuna gibi kapatırsınız biter!
Milletin aklıyla alay etmek!
HDP’nin eş genel başkanı Mithat Sancar, “PKK ile HDP’nin bir irtibatı yok. Olmayan bir şey nasıl kesilir?” demiş. Aslında Sancar, “PKK diye bir şey yok” demiş olsaydı daha inandırıcı olurdu. Devamında da “HDP diye bir parti yok” demiş olsa çok daha fazla doğru söylemiş olurdu.
Gerçeği “PKK/HDP diye bir şey yok BOP ya da CIA/MOSSAD diye bir şey var” demek çok daha doğrudur. PKK doğrudan CIA/Mossad’ın kontrolündeki emperyalist bir enstrümandır. HDP de PKK’nın kravatlı, siyasi/legal görünümlü illegal aparatıdır.
Sancar “PKK ile HDP’nin irtibatı yok” derken milletin aklıyla alay etmiyor ve buna gerçekten kendisi de inanıyorsa o zaman da kendi kendine yalan söylüyor demektir. İnsanın kendi kendine yalan söylemeğe başladığı an hekim yardımına ihtiyaç duyduğu en kritik andır.
PKK’nın Suriye’deki uzantısı olan PYD’ye birileri de sırtlarını dayadıklarını açıklamıştı. Ancak ABD’li yetkililer açıkça “PYD bizim kara kuvvetimizdir” demişti. PYD’ye sırtını dayadıklarını sananlar gerçekte ABD’ye sırtlarını dayadıkları ortaya çıktı. Öyle olmasaydı ABD elli bin TIR’ı aşkın silahı, teçhizatı PKK/PYD’ye verir miydi?
Irak’ta, Suriye’de, Güneydoğu’da dağlarda, mağaralarda, inlerde, tünellerde ellerine verilen ABD/Rus silahlarıyla Mehmetçik’le vuruşan teröristler doğrudan emperyalist emellerin aparatlarıdır. Onlar ABD’den Rusya’ya, Fransa’dan İngiltere’ye oradan BAE’ye kadar uzanan ülkelerin beslemeleridir. Bu yüzden Türk ordusu kamplara operasyon yaptıkça Brüksel’den, Paris’ten, Washington’dan ve Telaviv’den itiraz sesleri gelmektedir.
PKK/PYD/DHKP-C, Cihatçılar ve FETÖ bölgeyi istediği gibi tasarruf etmek üzere strateji üretmiş olan ABD/İsrail ülkelerinin taşeronlarıdır. Taşeron ve aparat kendisi için öngörülen terör ve istikrarsızlaştırma misyonunu yerine getirir. Bu bağlamda PYD/PKK/HDP’nin iradesi yoktur, onları kullananların emelleri vardır.
ABD/Rusya/Fransa/İsrail gibi güçler Ortadoğu’da, silahlandırdığı, himaye ettiği terör örgütleri vasıtasıyla bölge ülkelerini dizayn etmektedir.
Yüzyılın başında aynı dizaynı İngiltere ve Fransa hesabına Arabistanlı Lawrence, Getrude Bell ve Sykes-Picot yapmıştı. ABD ile Fransa tam da şu sıralarda herhalde “demokrasi olsun” diye terörist olarak ilan ettiği PKK dahil Irak ve Suriye’deki yirmibeş Kürt örgütünü bir araya getirmedi!
Akil adamlar azcık akıllı olun!