Akif Kadar ve Akif Gibi!..

Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u ebediyete intikalinin 76. Yılında rahmetle anıyoruz. Şairliği ve dindarlığı sıklıkla ifade edilmekle birlikte, “mefkûre sahibi iradi tavır yönü” ile değerlendirilişi ne yazık ki ısrarla ihmal edilmektedir.

M. Akif kadar şair, M. Akif kadar dindar olmak arzusu muhakkak önemlidir. Ama illaki M. Akif gibi “ülkü sahibi insan olmak,” mutlak vurgu konusu olmalıdır…

Günümüz gelişmeleri, bölgemiz üzere tasarlanan hedefler ve Türk Milleti üzerine oynanan oyunlar dikkate alındığında bu hususun elzemliği açıktır.

***

Kutup isimler, kimilerince kendi bakış açılarına hapsedilip, amaçlarına yönelik kalıp içinde tahlil edilir ve sunulur. Asıl olanın, şümulün sınırlandırılması demek olan bu durum, çarpıtmayı beraberinde getirir ki, bu zulümdür.

Ne hazindir ki, Rahmetli Akif’in  ‘Zulmü Alkışlayamam, Zalimi Asla Sevemem’ sözü dahi bu minvalde kullanılır olmuştur.

Esasen İslam değerlerinin milli mefkûre kılınışı, ancak Türk Milletinin uhdesinde vücut bulmuştur. Bu çağa ışık tutan kutlu gerçekliğin muazzam ifadesi Akif’in şiarı olmuştur. Bu Zaman ve mekân olarak bu manzum karakter değerlendirildiğinde hakkının teslim edilmemesi sadece küçüklüktür.

Ne acıdır ki, Akif’in yaşanılan tecrübeler ve tarihi gerçekliklerin ışığında olgunlaşarak, kemale eren milli mefkûre anlayışı bugün indirgenerek dar ve sipariş hesaplara heba edilmek istenmektedir.

Ne acıdır ki, isyan ettiği güdümlü zihniyetler, bugün Milli Şairimizi sahiplenir görüntüsüyle kimlik bulmaktadırlar.

Zamanımızın tüm çarpıklıklarını, çözülüşlerini din maskelemesiyle görmezden gelmek bu şekilde sağlanır olmuştur.

Devşirme düşünce, kurgu davranış akımlarının, çürümüşlüğü husule getiren rüzgârına karşı, müracaat kaynağı burasıdır.

Akif’i bugün özellikle, “vatan, millet, milliyet, şahadet, İslam anlayışının hurafe kalıplardan arındırılışı” yönü ile değerlendirmek esas olmalıdır.

Akif’i bugün “Türk Milletini idrak ve tarifi” ile değerlendirmek gereği vardır.
Akif’i bugün “insanlıktan dönmeyişi” ile değerlendirmek elzemdir.

Milli şairimizin ömrü boyunca uğrunda mücadele ettiği mefahir değerleri katledenler, bugün ismini kullanarak hareket edebiliyorsa, Türk Milleti “asıl olana” sahip çıkma iradesini göstermelidir. 

***

Aziz hatırasına hürmeten, günümüz zavallılıklarına da cevap niteliğinde birkaç hatırat;

Mehmet Akif’in bir dostuna yazdığı mektuptan şu satırlar aktarılıyor:

“Mısır’da on bir yıl kaldım.

Fakat on bir saat daha kalsaydım artık çıldırırdım.

Sana halisane bir fikrimi söyleyeyim mi; insanlık da Türkiye’de, milliyetçilik de

Türkiye’de, Müslümanlık da Türkiye’de, hürriyetçilik de Türkiye’de…

Eğer varsa Allah benim ömrümden alıp (Mustafa Kemal’i kastederek) O’na versin…”
.  .  .
(Çan seslerine davetiye çıkaranlara…)
 
   “Türk eriyiz, silsilemiz kahraman …
  Müslüman’ız, Hakk’a tapan Müslüman.
  Putları Allah tanıyanlar, aman,
  Mescidimin boynuna çan asmasın.”

.  .  .
(Türk Milleti demekten imtina edenlere ve bilmem kaç etnik parçaya bölme derdinde olanlara;)

Akif Kavmiyetten ne anlaşılması gerektiğini şöyle açıklar:

“Binaenaleyh ferdi bir amali (isteği), içtimai (toplumsal) ve siyasi telakki etmek kavmiyeti istemek ve onu kabule icbar etmek (zorlamak) demektir; zira kavmiyet yekdiğerine kaynaşabilen bir takım enasırı içtimaiye (toplumsal unsurlar) ve siyasetin birleşmesi; yani uzun müddet bir arada yaşamış, aynı lisan ile konuşur, müşterek hissiyat ve efkâra(düşünceye) sahip, kendilerine mahsus sanat, bir edebiyat vücuda getirmiş, elhasıl diğer beşer kümelerinden temayüzlerine (yükselmelerine) medar (sebep)olacak ahlaki, ruhani bir hars ibda etmiş (kültür ortaya koymuş) fertlerin ittihadından (birliğinden) başka bir şey değildir. O halde İslami mebdeleri (prensipleri) milliyeti inkâr ediyor, hatta kuvveten düşürüyor, tarzında tefsire hiçbir surette imkân yoktur. Kavmiyete alelıtlak ( genel olarak) muhalif görmek vücudu tasavvur edilecek hataların en büyüklerindendir.” 
.  .  .
(Şehit verirken her gün, bir yandan kıymetsizliği, pişkinlikle solutanlara…)
 
  “Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
   Bir hilâl uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
  Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
  Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.

  . . .
  Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber,
  Sana aguşunu açmış duruyor Peygamber.”

.  .  .
(Din tacirlerine!..)
 
  “Tevekkülün, hele manası hiç de öyle değil..
  Yazık ki beyni örümcekli bir yığın cahil,
  Nihayet oynayarak dine en rezil oyunu,
  Getirdiler ne yapıp yapıp bu hale onu”.

.  .  .
( 2000’ler Türkiye’sine!)
   
  “Hele biçare şeriatla nasıl oynanıyor
  Müslümanlık bu mu yahu? diye insan yanıyor.”

 

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!