Aile Olmak

 

 

Yeni doğan bir bebek müthiş bir yönetme gücüne sahiptir. Adeta bakışıyla sesiyle, bir nefes alışıyla, küçük bir hareketiyle etrafındakileri elpençe divan durdurabilmektedir. Yeni doğan bebek, uzun bir yolculuktan sonra size ulaşmış hiç tanımadığınız bir misafir gibi karşılanır. Onun kendini anlatma becerisi sadece yeni doğanın anlatma yeteneğinden değil, yetişkinlerinde onu anlama kapasitesinden kaynaklanır. Herkes anneyi hoş tutmaya çalışırken bebeği nasıl tutacağını bilemez.

Bizim kültürümüzde loğusa diye adlandırılan yeni anne yalnız bırakılmaz. Bu zor süreçte ana-babaya yardımcı olunur. Bu da genç çiftlerin ana-babalığı öğrenmesini kolaylaştırır. Anne babanın ebeveynliğe geçişi hem anne hem de baba için önemli bir aşamadır. İlk günden anne babanın ilişkilerini düzene koyması bebeğin yaşaması gereken düzen ortamının oluşmasını kolaylaştırmaktadır. Çünkü bebekler düzenli bir hayat isterler.          

Doğumdan hemen sonra aile bireylerinin her birinin yaşadığı duygu mutluluktur. Bu dönemde yoğun bir duygusallık yaşanır. Bebeğin varlığı ön plana çıkar ve çiftlerin birbiriyle olan ilişkisi ikinci plana atılır. İşte bu süreci uzatmamak gerekir. Ardından beklenti dönemi gelir. Eşlerin yeni rollere hazırlanması ve aile içi iş bölümünün yeniden düzenlenmesi sürecidir. Bu süreçte; Ailedeki her bir bireyin ihtiyaçlarına saygı gösterilmesi, ana-babanın çift olarak ihtiyaçlarının korunması ve karşılanması gerekmektedir. Eşlerin birbirine olan bencil istekleri, olumsuz baskılar eşlerin ebeveynliğe geçişini zorlaştırır… Ana-baba ve bebek arasında, sevgi, güven ve saygıya dayalı, bir birlikteliğin korunması gerekmektedir. Daha önce yaşanan uyum yeni bir bebekle farklılaşacaktır. Bu dengeli tutumu yeniden düzenlemek gerekmektedir. Çünkü; aile bireylerinin her birinin yeni rolünü benimsemesi, aile işleyişinin yeniden gözden geçirilip düzenlemesi ve dengeye oturtması gerekmektedir.

İlk kez ana-baba olan ailelerde yeni bir bebeğin katılması uzaktan zor gibi görünse de, bebeğin de bu uyuma katkısı olmaktadır. Bebeğin bazı reflekslerinin aile bağı kurulmasında etkili olduğu düşünülmektedir. Örneğin; yakalama refleksi baba, kardeş ve ailedeki diğer bireyler için olumlu bağlayıcı unsur olduğu bilinmektedir. Yeni doğanın insan yüzüne bakma isteği yine ailedeki diğer bireylerin bebekle ilgilenmesine neden olmaktadır.

Yeni rollerin benimsenmesinde; ana-babanın takınacağı tutum da önemlidir. Babanın kişisel özellikleri, yaşam deneyimi, aile mutluluğu, eşiyle olan ilişkileri, bebeğini sevip okşarken alacağı duygusal yanıt babanın bebeğine karşı olumlu tutumu etkiler. Babanın bebek bakımı ve ev işlerine yardımcı olma dışında, bebeği eğlendirme, ona ev dışı ortamı gösterme ve tanıtma gibi sosyal görevleri de vardır. Anne işi yürütme sürecine geçinceye kadar yardım etmesi gerekmektedir. Erkeklerin bebeğe bakmayla ilgili yeteneksiz oldukları da yalandır. Erkeği engelleyen en önemli unsur; eğitildiği kültürün baskısıdır. Gerçekte anneden sonra kendi bebeği ile ilgilenmek babanın görevi ve sorumluluğudur.

Annenin bu ilk aşamada; bebeğini tanıma, onunla olan ilişkilerini belirleme, bebeğin gereksinimlerini karşılama ve bebeği ailesine tanıtma, aile bireyleri ile bebeği paylaşma, aile içi dengeyi yeniden yapılandırma gibi önemli görevleri vardır..

Aile olmak güzel bir duygudur. Bu birlikteliği korumak ailedeki her bireyin görevidir. Belki de bebekler ve diğer çocuklar aile birliğinin korunmasında ana ve babadan çok daha fazla çaba sarf etmektedirler. Çünkü çocukların kendi ana-babaları ile birlikte büyümeleri onların en temel ihtiyacıdır..

Türkiyem için dileğim; Aile birliğine saygı duyma, birlikte yaşama ve kutsal olan bu birlikteliği sürdürme gücü vermesidir.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!