Agos, kendi internet sitesinde isminin anlamını şöyle ifade etmektedir: Agos, Ermenice “tohum atmak veya fidan dikmek için açılan oyuk, evlek” anlamına gelmektedir.
Oyuk, Türk Dil Kurumuna göre
Içi boş ve çukur olan demektir. Agos’un çukuruna hangi tohumların atıldığını, hangi fidanların dikildiğini görmek için sayfalarını okumanız yeterlidir…
Dünyanın dört bir tarafından Türk zulmüme uğrayan mazlum Ermenilerin(!) yürek yakan “hikayelerini görürsünüz o sayfalarda ama kendi evinin bahçesinde iki ay önce top ateşiyle Ermenilerce şehit edilen 76 yaşındaki Tovuz sakini Aziz Azizov’dan bahsedilen tek satıra rastlayamazsınız.
1915’de yaşandığı iddia edilen olayların bu gün olmuş gibi anlatıldığı binlerce makaleyi görür okursunuz Agos’ta ama 1992’de Ermeni askeri birlikleri tarafından esir alınarak işkenceye maruz kalan bin iki yüz yetmiş beş Azerbaycanlı hakkında tek kelime bulamazsınız.
2008-2018 yılları arasında Ermenistan Başbakanı olan Serj Sarkisyan’ın araştırmacı Thomas De Waal‘a verdiği röportajda “Azeriler hep şunu düşündüler, Ermeniler masum insanlara el kaldırmazlar… Bunu kırmak lazımdı, öyle de oldu. ..Hocalı’da sivil nüfus vardı. Ama füze siville askeri ayıramıyor ki, gözü yok bunun. Bir etnik temizlik vardı burada, başka türlü de olamazdı…” itirafını kesinlikle hatırlamazlar ama 105 sene öncesine dair Türklerin aleyhinde söylenmiş her türlü anlatımlara çarşaf çarşaf manşet atarlar ve tüm şunları yaparken de kendilerine demokrat derler…
Agos, Ermenistan’ın PKK ile işbirliğini ve Türk Ordusu tarafından zararsızlaştırılan nice nice terör örgütü üyelerinin Ermenistan bayrağına sarılı tabutlarla gönderildiğini gayet iyi biliyor ama bunlardan kesinlikle bahsetmediği gibi, yavuz hırsız, ev sahibini bastırır misali Ermenistan diş işler bakanının Mısır ziyaretindeki “Türkiye Azerbaycan’a yabancı terörist savaşçı gönderiyor” zırvalamasını manşet yapmakta bir sakınca görmüyor!
Agos, Doğu Akdeniz’de ülkemiz aleyhinde ittifaklarda işgüzarlıkla boy gösteren ve Mısır, Yunanistan, Güney Kıbrıs arasında mekik dokuyarak Türkiye’ye karşı hadsiz açıklamalarda bulunan cırttan Ermenistan’ın sözcülüğünü rahatlıkla yapıyor.
Agos gazetesi Türkiye devletinin siyasetine ve Türk hükümet yetkililerinin Karabağ’ın Ermenistan tarafından işgaline gösterdiği tepkili münasebetin ve son Tovuz olayları sonrasındaki net olarak Azerbaycan’la birliktelik açıklamasının aksine, tam gaz işgal kuvvetleri lehinde faaliyet göstermeye devam etmektedir.
Bakınız, İstanbul’da yayın hayatını sürdüren Türkiye’deki Ermeni cemaatinin Agos gazetesi kendisini ve varlık sebebini nasıl tanımlamakta?
“Demokratikleşme, azınlık hakları, geçmişle yüzleşme, Türkiye’deki çoğulculuğun korunması ve geliştirilmesi konularını merkeze alan politik haftalık gazete“…
Oysa demokratikleşmeye hizmet ettiğini iddia eden Agos gazetesi mütemadiyen Ermeni diasporasının sözcülüğünü yaparak Türkiye’yi suçlamak Türk düşmanlığı yapmakla yetinmiyor, Azerbaycan topraklarının Ermenistan tarafından işgaline de hukuksal açıdan haklılık kazandırma çabasının çok daha ötesinde “icraatlara” imza atıyor..
Yüzsüz bir tavırla ve pişkince Azerbaycan’ın bir parçası olan Dağlık Karabağ’ı bağımsız bir Ermeni devleti olarak taktım eden gazetenin “Şuşi’deki Gohar Ağa Camii restore ediliyor” başlıklı yazısında kullandığı ifadelere dikkat ediniz: “Şuşi, Artsakh’daki eşsiz bölgelerinden biridir“…
Şuşa’yı Şuşi yapan Agos zihniyeti tıpkı Sarkisyan gibi Dağlık Karabağ’ı da Artsakh yapmakla yetinmemiş, turistik tarihi Ermeni toprağı olarak taktim etmiş.
Türkiye devletinin yetkilileri ve bizzat Cumhurbaşkanı tarafından Karabağ’ın işgalinin kabul edilmez olduğu defalarca uluslararası arenada dile getirilmesine, bölgede barışın tesisi için Ermenistan’ın işgal ettiği Azerbaycan topraklarından derhal çekilmesi karşılığında Ermenistan ile diplomatik münasebetlerin gerçekleşmesinin mümkün olduğunun ifade edilmesine yani Türkiye Cumhuriyeti’nin bu konudaki tutumuna ve yürüttüğü siyasete rağmen Agos gazetesi yayınladığı bu tür provakatif yazılar ile bir millet iki devlet arasına nifak sokmayı amaçlasa da başaramayacak.
İstanbul’un göbeğinde yerleşen ve bir tek Ermenistan’a değil, dünyadaki Ermeni lobisine aktif şekilde hizmet eden bu gazeteyi yakinen takip edenler, orada gündeme sunulan konuların büyük devletlerin istihbarat servislerinde Türkiye için uygulanması planlanan senaryoların parçacıklarından müteşekkil olduğunu göre bilirler…
Agos’ta köşe yazarlığı yapanların, genel yayın yönetmenlerinin yolunun bir dönem FETÖ yayın organlarından geçmesi de manidardır.
Zaman gazetesi köşe yazarlığı yapanı mı desem, Taraf gazetesi genel yayın yönetmenliği yapanı mı?
Google’da basit bir arama size Agos’un şimdiki tanıdık simalarının yakın tarihlere kadar FETÖ’nün gazetelerinde esas oğlan rolünde olduğunu gösterecektir.
İlginç olan Hrant Dink’in ölümünden sonra oluşan üzüntülü havayı mağdur edebiyatına başarıyla dönüştüren Agos gazetesinin adeta dokunulmazlık zırhına bürünmüş bir edayla kendisinde Türkiye ve Türklere karşı eleştiri adı altında her türlü aşağılama yetkisini görmesidir.
Agos gazetesini okuyunca “masum HDP’yi mağdur eden, azınlıkları etnik kimlikleri nedeni ile dışlamış, sosyal adaleti katletmiş zorba” bir Türkiye prototipi görüyoruz karşımızda. Hep eleştirilecek çok şeyi olan sözde Ermeni Soykırımını gerçekleştiren bir Türkiye portresi çizmekte Agos…
HDP milletvekili Garo Paylan’ın Ermeni diasporasının toplantılarında Türkiye aleyhinde söylediği tüm ifadelere satırı satırına sütunlarında yer vermekte Agos gazetesi..
Tüm bu faaliyetini Türkiye’de İstanbul’da gerçekleştiren Ermeni cemaatinin gazetesi PKK terör örgütünün ihanetine göz yummakta, şehit haberlerine cimrilikle yer vermekte, Hocalı Soykırımı’ndan hiç bahsetmemekte ve kendisini demokrasi fedaisi addederek Türkiye’nin demokrasisini bol keseden eleştirmekte…
Onyedi aylık Zehra bebeğin Ermenistan tarafından katledilmesini de Agos demokrasisi âmâ (kör) olması nedeni ile göremedi.
Ülkemizde diğer gazetelerde yazılanları ince eleyip sık dokuyan, yazılmış her yazıya onlarca cevap yazan iktidar yanlısı basın mensupları gibi muhalif yanlısı basın da Agos’un şımarık tavrı karşısında susmayı tercih etmekte ne hikmetse…
Hatta Agos gazetesinin Etyen Mahcupyan, Markar Esayan gibi köşe yazarları Türkiye siyasetinin de baş köşesinde ağırlanmakta, TV programlarının vazgeçilmezleri olarak ekranlarda boy göstermekteler… Bu insanlar hepimiz gibi bu ülkenin vatandaşları ve devletin vatandaşlarını sevmesi çok normal ve olması gereken bir husustur fakat Devlet ve vatandaşlık ilişkileri vatandaşın devlete karşı sorumluluklarını gerçekleştirdiği taktirde sağlam zemine oturmaktadır.
Zemin kayarsa çatı çöker, çatını çökertmek için değil zemini sağlamlaştırmak namına faaliyet göstermek her kesin vatandaş sorumluluğudur. Etnik kimliği yahut arkasında güçlü diaspora olması hiçbir kesime ayrıcalıklı davranma hakkı veremez, vermemelidir.
Agos gazetesi çalışanları da buna dahil…Aksi taktirde Agos, kendi çukurunda boğulmaya mahkûm olacaktır.