AB Diye Sayıklayanlar!

Türklerin Osmanlı dönemindeDuyunu Umumiye”den yakın geçmişte de IMF’den çekmediği kalmamıştır. Osmanlı Devleti’nin yıkılmasında Duyunu Umumiye’nin yeri ve rolü tartışılmaz. Kısacası biz Türkler borçtan çektiğimizi düşmanlardan çekmemişizdir. Buna karşın “borç yiğidin kamçısıdır” sözünü uyduran da biziz!
 
Yunanistan’ı bu bağlamda en iyi anlayacak olan da Türklerdir. Hemen başında söyleyelim bir ülke -ya da birey fark etmez- gelirinden fazla gider yaparsa aradaki farkı şahsiyetinden ve onurundan taviz vererek kapatmak zorunda kalır.
 
Üretmediğini tüketen, kazanmadığını harcatan, ihraç ettiğinden daha fazlasını ithal ettiren bir ekonomi sağlıklı değildir. Üretmeyenin tüketme, kazanmayanın harcama, geliri olmayanın gider yapma, tasarruf etmeyenin yatırım yapma imkânı olmaz. Ekonomide üretim, verimlilik, kârlılık, etkinlik, rasyonellik gibi ilkelerin terki ise ekonomik iflasın ayak sesleridir. Toplumlar ürettikleri kadar özgürdürler.
 
Bu manada bir ülke halkına yapılacak en büyük kötülük o halkı ticaret ve tüketim toplumu olmaya zorlamaktır. Üretmeyen, yalnızca ithal ettiğini ihraç eden ve borçla tüketim ihtiyacını karşılayanlar eninde sonunda alacaklıların önünde diz çökmek zorunda kalırlar.
 
Türkiye’yi AVM toplumu haline getirenler utansın!
 
Şimdi Yunanistan’daki yaşanan krize gelebiliriz. Yunanistan bugün başkalarının parasını harcamanın bedelini ödemekle karşı karşıya kalmıştır. Bugün Yunanistan emekli maaşını en yüksek olan ülkelerden birisidir. Ancak bu maaşı kendi elde ettiği kaynaklardan veren bir ülke değildir. Yunan halkı alıştığı harcamaları yapabilmesi ve buna bağlı yaşantısını sürdürebilmesi için devletin gelirinin olması gerekir. Bugüne kadar Yunan hükümetleri AB ülkelerinden aldığı hibe ve kredilerle işi götürdü. Borçlar geri ödenemez boyutlara ulaştı. Bu durumda gelir yoksa tek seçenek gideri kısmak kalıyor. Ona da “Kemer Sıkma” deniliyor.
 
İşte bu kemer sıkma ya da sıkmama konusunda AB ile Yunan hükümeti anlaşamadılar. Konu referanduma taşındı. Çok açıktır ki, gelinen aşamada Yunanistan’ın ekonomik ya da mali krize düşmesinin nedeni kendi hükümetleridir.
 
Başbakan Çipras ve Partisi Syriza’yı iktidara taşıyan Yunanistan’ın içine düştüğü bu “borç krizi”ydi. Bu kriz Yunanistan’ı çökertmiş durumdaydı. Çipras borç kriziyle ilgili olarak AB ile yaptığı müzakerelerden sonuç alamayınca konuyu halka götürdü. Ekonomik krizden çıkmak için AB’li kreditörlerin nakit akışı sağlamaları karşılığında Yunanistan’dan uygulanmasını istedikleri kemer sıkma politikasına Yunan halkı %61 oranıyla ‘hayır’ dedi.
 
Böylece Yunan hükümetinin AB, IMF, AB Merkez Bankası karşısında eli güçlenmiştir.  
 
Böyle bir durumda Yunanistan’ın iflasından, AB’den çıkmasından ya da Euro’yu terk etmesinden söz edenler var. Bir defa AB şımarık çocuğu olan Yunanistan’dan vaz geçemez. Yunan halkının da AB’den çıkma diye bir düşüncesi de zaten yoktur.
 
Euro’nun dağılma ihtimaline karşı da Almanya ve Fransa gerekli tedbirleri önceden almışlardı. Önümüzdeki süreçte muhtemelen Euro itibar kaybedecek ancak alan kaybetmeyecektir. Avrupa Birliği uzun süredir Avrupa Birleşik Devletlerine dönüşmek için hazırlık yaptığı bir dönemde AB’nin dağılması da söz konusu olmaz.
 
AB’nin amacı, Yunanistan gibi ülkelerdeki israfı engellemek, mali disiplini sağlamak ve para hareketlerini merkezileştirmektir. AB ortaya çıkan şartlarda referanduma aldırmadan Çipras’ın taleplerinin bir kısmını karşılaması durumunda AB-Yunanistan görüşmeleri önümüzdeki süreçte tatlıya bağlanabilir.
 
Bu süreçte olan Yunan halkına olacaktır. Yunan halkı gerçekleriyle yüzleşmek zorunda kalacak ve oldukça sancılı bir dönem geçirecektir. Bundan sonra Yunanistan halkı kemer sıkmayı, üretmeyi ve harcama disiplini içinde kalmaya öğrenmek zorundadır. Yunan halkı yaşadığı acı tecrübeyle AB’nin her şeye kadir olmadığını da böylece öğrenmiş olmaktadır. Darısı Türkiye’de AB diye sayıklayanların başına!

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!